Gezi twitçilerine kötü haber!
Abone olGezi Parkı olayları sonrası, sosyal paylaşım sitelerinin hukuki durumu ve bu sitelerde hakaret edilmesi halinde suç olup olmadığı yönündeki tartışmalar halen sürüyor.
Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Özgür Eralp, son günlerin
en çok merak edilen sosyal medya ve hukuki durumu hakkında açıklama
yaptı.
Star gazetesinin haberine göre, Eralp, kamuoyunda facebook ve
twitter gibi sosyal medya uygulamalarının, savcılık ve mahkemelerin
resmi yazışmalarına net olarak cevap vermemesi nedeniyle yanlış bir
algı oluştuğunu belirterek, kişinin kendine ait olduğu başka
delillerle ispat edilen bir sosyal medya hesabı nedeniyle cezai
anlamda sorumlu tutulabileceğini söyledi.
"BASIN YOLUYLA HAKARET"
Ceza hukukunda hakaret vb. suçların internet veya sosyal medya
aracılığıyla işlenmesinin kapsam dışında tutulmadığının altını
çizen Eralp, aksine internet üzerinden yapılacak bu eylemlerde
ağırlaştırıcı hükümlerin mevcut olduğunu kaydetti. Özgür Eralp,
“Yargıtay uygulamasında internet üzerinden işlenen bu tür suçlarda
alenilik şartı oluşmuşsa TCK 125/4 uyarınca artırım yapılması da
öngörülmektedir. Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre 'bir
kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte
somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir
kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki
yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun
gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç
kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Hakaret suçunun kamu
görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde ceza bir
yıldan az olamaz” dedi.
HESAP BENİM DEĞİL DERSENİZ VE SİZİN
ÇIKARSA...
Bir kişinin sosyal medyadaki hesabın kendisine ait olmadığını ileri
sürmesi halinde, hukuki soruşturma ile bilgisayarında yapılacak
incelemelerle bunun tespit edilebileceğini belirten Eralp, “Örneğin
bir kişi sosyal medyadaki hesabın kendisine ait olmadığını ileri
sürdü. Bu durumda hakim kararıyla bu kişinin bilgisayarında
inceleme yapılabilir. Siz 'benim değil' deseniz de eğer
bilgisayarınızda bu hesabın size ait olduğuna yönelik digital delil
bulunursa, cezai yaptırımla karşı karşıya gelebilirsiniz” şeklinde
konuştu.
Genellikle “İnternetten suç işlediğim için evime polis geldi.
Bilgisayarlarımı ve cep telefonumu almak istediler. Vermek zorunda
mıyım” sorusuyla karşılaştığını kaydeden Özgür Eralp, “5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 134. maddesine göre, bir suç nedeniyle
yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkanının
bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine
şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile
bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından
kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin haline
getirilmesine hakim tarafından karar verilir.
TWİTTER UYGULAMALARINA DİKKAT!
İnternet güvenliği, güvenli internet, adli bilişim ve bilişim
hukuku alanındaki çalışmalarıyla tanınan BTK İnternet Kriter Kurulu
ve TEDER Yönetim Kurulu Üyesi Çığır İlbaş da kullanıcıları
“uygulamalar” konusunda uyardı. Sosyal medyada yüklenen bazı
uygulamaların, kişilerin hesaplarını ele geçirip kendi kendine
sanki o kişiden gidiyormuş gibi mesaj gönderdiğini vurgulayarak,
“Sosyal ağ ve sosyal medya sitelerindeki hesaplar için en büyük
risk, hesaba yüklenen uygulamalarla oluşuyor. Örneğin, son olarak
twitter'da bir uygulama tam 30 kez bir siyasi hakkında hakaret
içeren iletiyi ard arda paylaştı. Bu paylaşım sanki hesap sahibi
tarafından yapılıyormuş gibi göründü. Bu uygulamanın gönderdiği
tweet nedeniyle, hesap sahibi hukuki anlamda sorumlu tutulabilir”
dedi.
E- POSTA ADRESLERİNE GELEN SAHTE İLETİLERE KARŞIDA
TEMKİŞNLİ OLMALI
Özellikle facebook ve twitter kullanıcılarının
hesaplarına erişim izni isteyen uygulamalara bu izni vermeden önce
arama motorlarından konuyla ilgili bilgi edinmeleri gerektiğini
vurgulayan İlbaş, “E-posta adreslerine gelen sahte iletilere karşı
da temkinli olmak gerekiyor. Facebook ve twitter sitelerinin sahte
kopyalarının linklerini e-posta mesajlarıyla kullanıcılara gönderen
şifre hırsızları var. Ayrıca bilgisayarda ve akıllı telefonlarda
lisanslı ve güncel bir antivirüs yazılımı kullanmak da bu tür
tehditlere karşı alınabilecek temel önlemler arasında yer
alıyor.
BANKA VE KREDİ KARTI DOLANDIRICILIĞI HALA BİR NUMARALI
SUÇ
İlbaş, sahte banka ve sosyal medya siteleri aracılığıyla şifre
çalma işlemlerinin Türkiye'de ve dünyada en yaygın bilişim suçu
olduğunu, 2011'de Avukat Mehmet Ali Köksal ile birlikte yaptıkları
“Türkiye Bilişim Suçları Haritası (1990-2011)” adlı çalışmalarında
bu konuyu ele aldıklarını söyledi. Mahkemeye intikal eden ilk
bilişim suçunun Kayseri'de işlendiği 1990 yılından günümüze kadar
her yıl en çok işlenen bilişim suçunun internet bankacılığı ve
kredi kartları ile ilgili suçlar olduğunu aktaran İlbaş,
kullanıcıları özellikle sahte banka sitelerine karşı dikkatli
olmaları konusunda uyardı. İlbaş, kullanıcıların bankaların
internet sitesinin tam ismini arama motorlarından değil, adres
çubuğuna eksiksiz yazarak girmelerini istedi.
MODEM PAYLAŞIMI SIKINTI YARATABİLİR
İlbaş, “Türkiye'de modem şifresini paylaşarak kullananların sayısı
oldukça fazla. Paylaşım, büyük bir güvenlik zafiyeti doğuruyor.
Modem şifresinin paylaşılması ciddi bir suç. Elektronik Haberleşme
Kanunu'na göre kendi aboneliğini bir şekilde komşularıyla veya
üçüncü şahıslarla paylaşan kişiler için bin günden 10 bin güne
kadar idari para cezasına çarptırılabiliyor. Kanun, bu kişileri
lisans almadan internet servisi yapan kişi olarak tanımlıyor. Sizin
modeminizle internete giren bir kişi eğer bir suç işlerse bundan da
sorumlu tutuluyorsunuz” şeklinde konuştu.