Taksim Meydanını yayalaştırma projesi kapsamında yapılan
çalışmalar üzerinden oluşturulan “ağaçlar kesiliyor”
propagandası ile gerçekleşen kalkışma devam ediyor ve devam edeceğe
de benziyor.Başka hiçbir ruh emaresi barındırmayan çapulculardan
oluşun bir kitleden söz ediyoruz.
Meselenin ağaç meselesi olmadığını bizzat eylemleri organize eden
çetenin elebaşlarından biri söylemişti. Neler olmuştu çok kısa
hatırlayalım?
Gezi Parkı ve Taksim Meydanı devrimciler (!) tarafından işgal
edilmiş, proletaryanın onyıllardan beridir rüyasını gördüğü
devrimci sosyalizm göz kırpmıştı. Biraz daha “direnilirse” devrimin
çıkıp gelmesi an meselesi idi. Fakat bu işi engelleyen iki şey
vardı, birisi dik duran bir lider diğeri de bizzat kendilerinin
kurduklarını iddia ettikleri bir sistem vardı. Yani Tayyip Erdoğan
ve sivil siyaset, devrim rüyalarını kabusa çeviriyor,
bitiriyordu.Eğer bu iki unsuru bertaraf edebilirlerse devrim
gelecekti. Çok yaklaştıklarını hissediyorlardı.
Herkese çağrıda bulundular, “direnin” birkaç günümüz
kaldı.Polisin asayişi sağlamada zorlandığı günlerdi. O günlerde
ilgili ilgisiz ölenler üzerinden özel bir operasyon yapıldığı çok
açıktı. Zira bu olaylarla ilgisiz bir trafik kazasında vefat
edenler de “Gezi Şehidi” olarak ilan edilmişlerdi. Anlaşılan bu
ruhun en önemli canlılık kaynağı ölümlerdi.Zaten “Halk İktidara
Tayyip Mezara” pankartlarını taşıyordu Gezi Ruhu’nun siyasi kanadı
olan Halk Partisi. Gezi Ruh’unun iki ayağı var, birisi siyaseti
bertaraf etmek diğeri de öç almaktır. Tarihten ve insanlığın
itidalli davranmış olmasından öç almak istediler. Toplumun
yüzyıllardır gösterdiği sağduyudan öç almak istediler. Ez cümle
gezici çapulcular toplumdan öç almak istediler. Ama
başaramadılar.
Ancak bu ruhu yeniden canlandırmak istedikleri bir kez daha
görüldü. Hem ortam da çok uygun. Ayrıca kısa bir süre önce bunun
için gerekli çalışmaları yapıp uygun atmosferi de oluşturdular.
Binlerce kez ayrımcılığa tabi tutulmuş, hakarete uğramış,
aşağılanmış ve toplum içinde kendi kişiliği ile yer edinmesine izin
verilmemiş insanların tüm yaşadıklarını tikel bir “Kabataş” olayı
üzerinden temize çıkarıp kendilerini demokrasi havarisi de ilan
ettiler. Sanki hiçbir başörtülü ’ye saldırı olmamış bugüne kadar bu
müptezeller tarafından.
“Gezi Ruhu”nun biricik dinamik unsuru olan terör örgütleri bu öç
alma işini üstlenmişlerdi. Son derece eğitimli ve organize bir
örgüt vardı. Sosyal medyadan tutun iş makinesini ele geçirip
başbakanlık ofisini yıkmaya, Molotof bombaları ile iş yerlerini ve
kamu binalarını yakmaya kadar her işi yapabilen-yapan bir çete
vardı.Diğerleri de işin siyasi boyutunu organize
ediyorlardı.Düşünün Koç Grubu, devrimcilerin hem yiyecek hem sağlık
ihtiyaçlarını karşıladı. karşıladı. Sivil siyaset sona erecek ve
sosyalizm gelecekti ve kapitalist Koç’un işleri rayına
girecekti…
Gezi ruhu dedikleri toplumsal sağduyuya ve sivil siyasete düşman
unsurların oluşturduğu bir konsorsiyumdur.Bugünlerde tamamen ölmüş
olan bu ruha yeniden canlılık verebilecek bir aktör daha var
piyasada. Paralel çete. Herkes ile her konuda iş tutmaya hazır
beklediğini biliyoruz, görüyoruz.31 Mart yine tarihe geçecektir:
Elektriklerin kesilmesi, Balyoz davasına beraat kararının
verilmesi, KPSS sınavında yapılan yolsuzluklarla ilgili
soruşturmanın derinleştirilmesi, Gülen’in masonluğuna ilişkin
belgelerin yayınlanması, adliyede savcının katledilmesi aynı gün
gerçekleşti.
Aralarında bir illiyet rabıtası kurmak için yeteri kadar delil
var ve tarihsel tecrübeye de sahibiz.