Gerdanlık krizi, kabak tadı verdi

Abone ol

Son bir kaç gündür medya Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a Rusya'da hediye edilen gerdanlığı konuşuyor. Bu durum Türker Alkan'a göre "kabak tadı" verdi.

Türker Alkan, son günlerde ortaya çıkan gerdanlık krizine ve Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan "Memurların hediye almasının yasak olduğunu" işleyen haberlere köpürdü. Alkan, başlıklı yazısında konuya değindi.

Milliyet gazetesi de saf mıdır, nedir. Dünkü Milliyet'in haberi: "Sıradan memurların hediye almasını yasaklayan bir yasa taslağı hazırlanıyormuş. Buna göre, devlet görevlisinin hediye olarak bir yemek yemesi bile yasaklanacakmış. Ama milletvekilleri, Silahlı Kuvvetler'de görevli olanlar, yargı mensupları ve üniversite öğretim üyeleri kapsam dışı kalacakmış!"
Milliyet demek istiyor ki, "Eee, geriye ne kaldı? Asıl suyun başında olanlar hediyeyi aldıktan sonra?"
Olur mu efendim, büyüklerimize elbette bir ayrıcalık tanımak gerekir. Demokrasilerde herkes eşittir dediysek, o kadar da değil yani. Elbette bazılarımız daha da eşittir!
Kaç gündür sayın Emine Erdoğan'a Moskova'da hediye edilen gerdanlık tartışma konusu yapılıyor. Basının ağzı torba değil ki büzesin! Yok efendim 25 bin dolarmış, hayır, 30 bin dolarmış! Şahsen ben bu açık artırmaya katılmadım. Çünkü sonunda bu işin faturasının basına çıkarılacağından korkuyordum. Nitekim korktuğum başıma geldi, Başbakan açıklama yaptı: "Basın abarttı, gerdanlık 45 bin değil, 10 bin dolar. Aradaki farkı gazetecilere ödeteceğim!"
Bereket susup oturmuşum. Yoksa Erdoğan ailesinin ceremesini ben de çekmek zorunda kalacaktım.
Bence Erdoğan haklı, hem de yerden göğe kadar. Ben de olsam basına kızardım. İşi gücü bırakmışlar, Erdoğanlara verilen 'hedayayı resmiyeyi' tartışıyorlar. Kardeşim başka işiniz yok mu sizin? Gidin Watergate'i tarşın, o kadar cinayet işleniyor, onları manşet yapın! İngiltere'deki seks skandallarını tartışın! Deniz Baykal'ı tartışın! Hayır, sayın Emine Erdoğan'a şöyle mütevazı bir hediye verildi ya, gözler hemen oraya çevriliyor.
Bu, basının ilk suçu değil. Bu konuda basının suçu çok. İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan sonra servetinde büyük bir artış gözlenen Erdoğan'a mahkemede sordular: "Paraların kaynağı nedir?" Erdoğan zabıtlara geçen bir savunma yaptı: "Oğlumun düğünündeki takıları satıp sermaye yaptım!" Basın mal bulmuş mağribi gibi bu haberin üzerine atladı, senelerce yazdı. Taraf tuttukları, Erdoğan'ı yıpratmak istedikleri o zamandan belliydi. Oysa basınımızın unuttuğu bir şey vardı: Aynı soruyla karşılaşan bir Güney Amerika diktatörünün eşi, "Kocam devlet başkanı olduktan sonra sigarayı bıraktı, paraları öyle biriktirdik," diyerek temize çıkabilmişti.
Ama basının saldırıları orada kalmadı. Erdoğan, Güney Kore'ye gitti, ziyaret ettiği bir otomobil fabrikasından hediye olarak otomobil aldı.
Sonra Türkiye'deki bir otobüs fabrikasından hediye verilen bir otobüsü kabul etti. Sonra Almanya'dan alınacak olan 36 Airbus'ın pazarlığını yaparken Maybach marka lüks bir otomobil kopardı. Tabii ki aldığı bu hediyeler devletin malı olarak kayıtlara geçti. Fakat aynı zamanda Başbakanımızın ticari becerisinin de bir kanıtı oldu. Bu kadar çok hediye almayı başaran başka bir devlet büyüğümüz olmuş muydu, hiç sanmıyorum.
Sayın Başbakan, gerdanlık konusunda, "Bunu demirbaş listesine kaydettirecektim zaten, iki gün sabredemediniz," demiş. Öyle sayın Başbakan, basın sabretmeyi sevmiyor. Ya siz iki gün önce bu açıklamayı yapsanız daha iyi olmaz mıydı?
Ama hâlâ kafamı kurcalayan soruyu yöneltmeden edemeyeceğim: "Gerdanlığın ücretini biz fakir gazetecilere ödetme konusunda şaka yapıyordunuz değil mi sayın Erdoğan? Ha değil mi?"

YAZI:Türker ALKAN

Günün Önemli Haberleri