Gerçekten hasta mısınız?
Abone olŞikayetlerinizin altında bir hastalık yatıyor olabilir mi? Yoksa stresten kaynaklanan geçici bir sıkıntı mı?
İşte size doktora başvurmak için doğru zamanı gösteren mini bir
rehber.
Kendinizi sürekli halsiz mi hissediyorsunuz? Cildiniz soluk mu?
Çabuk mu yoruluyorsunuz? Yoksa vücudunuzdaki benler mi çoğaldı? Ya
da son zamanlarda saçlarınızda aşırı bir dökülme mi başladı? Bu
sorular, tahmin edebileceğiniz gibi daha da çoğaltılabilir.
Sorulara vereceğiniz cevaplar ise bir hastalık habercisi olabilir.
Hastalık kelimesi sizi korkutmasın. Bu sinyaller sayesinde, ileride
başınıza büyük dert olacak bir sorun hakkında önceden fikir sahibi
olabilirsiniz ve doktora zamanında giderek, erken teşhisin
faydalarından yararlanabilirsiniz. Evet, girişten de anlaşıldığı
gibi, vücudumuz, bize, zaman zaman bir takım sinyaller gönderiyor.
Bu sinyaller de çoğunlukla bir hastalığın belirtisi. Ancak, bizim
onları ne kadar dikkate aldığımız ise tartışılır bir konu. Bütün
uzmanlar vücudumuzu dinlememiz gerektiğini söylüyor. Çünkü her
organımızın bir dili var ve sorunlarını kendi dillerine göre ortaya
koyuyorlar. Yalnız önemsememiz gereken bir başka konu da,
vücudumuzu dinleyeceğiz diye, 'hastalık hastası' bir insana
dönüşmemek.
Demir eksikliği anemisi
Kendinizi sürekli halsiz mi hissediyorsunuz? Çabuk mu
yoruluyorsunuz? Cildiniz soluk mu? Şikayetiniz demir eksikliğinden
kaynaklanıyor olabilir pekala. Pediatrik Hematolojisi ve Onkoloji
Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Canpolat, ülkemizde kadınların yüzde
20'sinin, anne adaylarının yüzde 50'sinin ve erkeklerin yüzde
3'ünün, demir eksikliğinden yakındığına dikkat çekiyor. Demir
eksikliği anemisi; beslenmede az miktarda demir alma, hamilelik,
vejetaryen beslenme ve şiddetli regl kanamaları gibi etkenler
sonucu gelişiyor.
Belirtileri:
Halsizlik, soluk cilt, yorgunluk hissi, üşüme, dilde yanma,
kırılgan tırnaklar, nefes darlığı, psikolojik sorunlar,
dikkatsizlik, algılama duyusunun azalması ve baş ağrıları. Ancak,
hafif bir kansızlık hiçbir belirti vermeyebiliyor.
Ne yapmalısınız?
Demir bakımından zengin besinleri tüketmeye özen gösterin.
Tedavi yöntemi:
Aç karnına yapılan kan tetkikiyle kan sayımı yapılıyor ve kandaki
demir miktarı tespit ediliyor. Tek başına beslenme alışkanlığının
değişmesi, demir anemisi tedavisinde yeterli gelmiyor. Demir
depolarının dolması ve vücudun demir gereksinimini karşılayabilmesi
için, demir takviye ediliyor. Ayrıca demir eksikliğine yol açan bir
hastalık varsa tedavi ediliyor.
Romatizma
Romatizmal hastalıklar; hareket sistemi veya diğer bir deyimle
kas-iskelet sistemi olarak adlandırdığımız kemikler, eklemler,
kaslar ve çevresindeki yumuşak dokulardan oluşan yapıların
ağrıları, iltihapları ve işlev bozukluklarına neden olan tüm
rahatsızlıkları kapsıyor. İltihaplı eklem hastalıkları arasında en
sık görüleni, romatoid artrit. Romatoloji Uzmanı Dr. Mehmet
Karaaslan, her yaşta görülebilen bu hastalığın yüzde 80 oranında 35
- 50 yaş grubundaki kişilerde ortaya çıktığını ifade ediyor.
Belirtileri:
Kireçlenmenin belirgin belirtisi; tutulan eklemde genellikle
hareketle artan ağrı, tutukluk, şekil bozukluğu, eklemde şişlik ve
eklem hareketinin kısıtlanması, hatta ilerlemiş durumlarda tamamen
kaybolması. Romatoid artrit gibi iltihaplı eklem romatizmalarında
en sık görülen belirtiler ise; eklem şişmesi ve tutukluğu, eklem
ısısının artması ve kızarıklığı.
Ne yapmalısınız?
Ağır egzersizlerden kaçınmanızda yarar var. Ancak düzenli olarak,
uzman kontrolünde hafif egzersizler uygulamayı da ihmal
etmeyin.
Tedavi yöntemi:
Antiromatizmal ve ağrı kesici ilaçlar, romatizma ağrılarının
giderilmesini sağlıyor. İleri durumlarda ise cerrahi yöntemlere
başvuruluyor. Romatoid artrit gibi iltihaplı eklem romatizmalarında
"antiromatizmal"ilaçlar, iltihabın yol açtığı şikayetleri bir
miktar giderebiliyor, ancak hastalığın ilerleyişine engel olamıyor.
Şiddetli olduğu durumlarda kortizon tedavisine ve cerrahi
girişimlere başvuruluyor.
Cilt kanseri
Vücudunuzdaki benler çoğalmaya mı başladı? Hemen paniğe kapılmayın.
Çünkü, her ben kansere dönüşmüyor. Cilt üzerinde kişiden kişiye
değişebilen miktarda ve büyüklükte benler bulunması son derece
normal. Ancak bu benlerin büyüklüklerinde ve yapılarında bazı
değişikliklerin olması, cilt kanserine işaret edebiliyor. Deri
yüzeyinde oluşan kanserlerden "malin melanom", dünyada görülme
sıklığı artan kanser türlerinden biri. Dermatoloji Uzmanı Dr.
Gökhan Okan'a göre, malin melanomun artmasının en önemli nedeni
ise, yoğun ultraviyole ışınlara maruz kalınması. Ancak, cilt
kanseri erken teşhis edildiğinde, iyileşme şansı yüzde yüze
ulaşıyor.
Belirtileri:
Benin bir yöne doğru fazla büyümesi, sınırının düzensiz olması en
önemli belirtileri arasında yer alıyor (Yani, derinin koyu ve açık
bölgelerinin birbirinin içine girmesi). Farklı tonlarda kahverengi,
siyah, gri, kırmızı gibi renkleri içermesi ve hızla büyümeye
başlaması da tanıyı kolaylaştırıyor.
Ne yapmalısınız?
Benlerinizi kontrol ederken biçimlerine ve renklerine dikkat edin.
Özellikle çilleriniz ve vücudunuzda fazla sayıda benler varsa,
olabilecek değişiklikleri takip etmek açısından altı ayda bir
doktor kontrolünden geçin. Ayrıca koruyucu güneş ürünleri
kullansanız bile "Nasılsa korunuyorum" düşüncesiyle uzun süre
güneşte kalmamaya özen gösterin. 11.00 ile 15.00 arası
güneşlenmekten kaçının.
Tedavi yöntemi
Melonomları tanımak için el dermatoskopi aletleri, tanıda yardımcı
oluyor. Bu sayede malin melanom erken teşhis edilebiliyor. Melanom
dışında gelişen cilt kanserleri için özel aletlere ihtiyaç
duyulmuyor. Benler, dermatolog tarafından alınıyor ve hasta belirli
aralıklarla kontrol ediliyor.
Tiroid
Kalıtım, iyot eksikliği ya da fazlalığı, mikroplar, yaşlanma,
radyasyon ve kullanılan ilaçlar gibi faktörler, tiroid bezlerinin
düzensiz çalışmasını olumsuz yönde etkiliyor. Bunun sonucunda
tiroid bezlerinin" yavaş" veya "hızlı" çalışması, fiziksel ve
ruhsal dengeyi bir anda altüst edebiliyor. Endokrinoloji Uzmanı Dr.
Aslı Nar, tiroid hastalıklarının kadınlarda daha sık görüldüğünü
belirtiyor. "Hipotiroidi", tiroid bezinin az çalışmasına bağlı
olarak ortaya çıkıyor. Bunun aksine "Hipertiroidi" ise tiroid
bezinin aşırı çalışması sonucu gelişiyor.
Belirtileri
Hipotiroidi; kalp atımı yavaşlaması, çabuk yorulma, soğuğa
hassasiyet, kilo artışı, kabızlık, seste kalınlaşma, göz kapağında
şişme, ciltte kuruluk, dikkat kaybı, uykuya eğilim ve adet
düzensizlikleri gibi pek çok belirtilerle kendini belli ediyor.
Hipertiroidi ise; kalpte çarpıntı, iştah artmasına rağmen kilo
kaybı, el titremesi, yutma güçlüğü, ishal, aşırı terleme, sıcağa
tahammülsüzlük, saç dökülmesi, bağırsakların hızlı çalışması, adet
düzensizlikleri, uyku bozukluğu ve sinirlilik gibi belirtiler
gösteriyor.
Ne yapmalısınız?
İyotlu tuz kullanın. Karalahana gibi guatr yapan ve tiroidin
işleyişini bozan besinlerden kaçının. Ailenizde "tiroid" hastası
varsa sık aralıklarla kan testi yaptırın. Tatillerinizi deniz
kenarında geçirmeyi tercih edin.
Tedavi yöntemi
Hipotiroidi tedavisinde, tiroid hormonları medikal yöntemle takviye
ediliyor. Kısa sürede başarılı sonuçlar elde ediliyor. Hipertiroidi
ise; tiroid bezinin işlevini yavaşlatan ilaçlar, atom tedavisi ya
da ameliyatla tedavi ediliyor.
Diyabet
Pankreasın yeterli miktarda insülin salgılayamaması veya salgılanan
insülinin yeterli derecede kullanılamaması sonucu kan şekerinin
yükselmesiyle ortaya çıkıyor. Hastaların yüzde 10'unu oluşturan ve
çoğunlukla çocukluk ya da gençlik çağlarında başlayan Tip 1
diyabette insülinin çok az salgılanması ya da hiç salgılanamaması
söz konusu. Bunun sonucunda hasta insüline bağımlı kalıyor.
Hastaların yaklaşık yüzde 90 oranında kalan bölümünde görülen
diyabet tipi ise, daha çok erişkin yaşta ortaya çıkan Tip 2
diyabet. Bu diyabet tipinde insülin salgısı az olsa da hiçbir zaman
sıfıra düşmüyor. İç Hastalıkları ve Diyabet Metabolizma Uzmanı
Prof. Dr. İlhan Satman, diyabetin tedavi edilmediği taktirde; kalp,
böbrek, göz gibi organlar ve damarlarda ciddi hasarlar
oluşturabileceği uyarısında bulunuyor.
Belirtileri
Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt
yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, ellerde ve
ayaklarda uyuşma, karıncalanma.
Ne yapmalısınız?
Beslenmenize özen gösterin. Bol bol sebze ve meyve yiyin, aşırı tuz
tüketiminden kaçının. Daha aktif bir yaşam sürdürmeyi de unutmayın.
Düzenli olarak fiziksel aktivitelerde bulunun. Çünkü hareket,
kanınızdaki şeker miktarını daha iyi kontrol altına almanızı
sağlar.
Tedavi yöntemi
"Tip 2 diyabet" tedavisinin ilk adımını, beslenme programının
değiştirilmesi ve egzersiz programına başlanması oluşturuyor. Bu
ilk adımda kan şekeri normal sınırlara getirilemezse, ağızdan hap
olarak alınan "şeker düşürücü ilaçlar" tedaviye ekleniyor. "Tip 1"
diyabetin değişmez kuralı ise hastanın düzenli insülin yapması.
Düzenli diyet ve egzersiz de tedavinin vazgeçilmez adımları.
Vajinal mantar
Vücudun çeşitli bölgelerinde üreyen küçük mikroorganizmaların yol
açtığı mantar enfeksiyonları, günlük yaşamınızda size pek çok
sıkıntı yaratabilir. Özellikle de genital bölgede ortaya
çıkmışlarsa. Cildin üst tabakasında çoğalan enfeksiyonların nedeni
ise, genellikle vücudun sıcak ve nemli bölgelerini seven iyi huylu
küçük organizmaların ortaya çıkması.
Belirtileri
Cinsel ilişki veya idrar yapma sırasında kaşıntı ve yanma hissi
veriyor. Vajinada oluşan mantar enfeksiyonları çoğunlukla akıntıda
beyaz ve peynirimsi bir görünüme neden oluyor. Bu akıntı, vajinanın
dış yüzeyini kaplıyor.
Ne yapmalısınız?
Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan, mantar enfeksiyonunun yeniden
oluşmasını önlemek için kaynatılabilir türde ve sentetik olmayan iç
çamaşırları kullanmanızı öneriyor. Ayrıca, vücudunuzu ve genital
bölgenizi temiz ve mutlaka kuru tutmaya özen gösterin. Dar pantolon
ve kıyafetlerden kaçının, tampon kullanmayın. Enfeksiyon tamamen
geçinceye dek partnerinizle ilişkiden kaçının.
Tedavi yöntemi
Eğer mantar erken dönemde tedavi edilmez ve bulunduğu ortamda
istediği şartları bulursa, kısa sürede başka bölgelere de
yayılabiliyor. Ayrıca kesinlikle kendiliğinden geçmiyor ve
programlı bir tedavi gerektiriyor. Mantar enfeksiyonları ağız
yoluyla alınan haplar veya vajinal bölgeye uygulanan krem ya da
fitillerle tedavi edilebiliyor. Eğer partneriniz varsa,
enfeksiyonun tekrar etmemesi için birlikte tedavi olun.
Kaynak: Formsante