Garip bir milletiz vesselam. Herşeyin gerçeği bizdeyken gider
başkalarının hayalleriyle yaşarız.
Tarihe yön vermiş kahramanlar biz de ama biz
Batı’nın mitolojik kahramanlarının
hayranlarıyızdır.
Tarihin en büyük zaferleri bizde ama biz gidip evrenin
bilmem neresinde yaşanan hayali zaferleri seyrederiz.
Gerçek hayatta büyük işler başarmış insanlar
bizdedir ama gider biz hayali süper
kahramanların hayali işlerine hayranlık duyarız.
Sözü geçtiğimiz günlerde vefat eden rahmetli Naim
Süleymanoğlu’na getirmek istiyorum. O, etiyle
buduyla gerçek bir kahramandı.
Batı’nın hayali süper
kahramanları gibi değil gerçek, canlı
kanlı bir kahramandı. Hayali şehirlerde ve hayali
zamanlarda değil bizim içimizde, bizim zamanımızda
yaşamıştı.
Hayali ağırlıklar değil gerçek ağırlıklar
kaldırmıştı. Hayali başarılar değil gerçek
başarılar kazanmıştı. Hayali düşmanları değil
gerçek düşmanları alt etmişti.
Aslında o gerçek bir kahraman ve gerçek bir
idol. Kısa boyuna ve kısa ömrüne inat hayatına tam
44 dünya rekoru sığdırmıştı.
Çalışınca dünyanın en iyisi olunabileceğinin, üstelik bunun
sürekli hale getirilebileceğinin kanıtıydı.
Başarıların tesadüflerin eseri değil, çok
çalışmanın sonucu olduğunun deliliydi.
Benim yaşımdakiler bilir onun hayat hikâyesini.
Bulgaristan’dan Türkiye’ye
gelişini, daha sonra olimpiyat ve dünya
şampiyonalarında kaldırdığı ağırlıkları, kırdığı
rekorları…
Tüm dünyaya dinlettiğimiz İstiklal marşımızı ve
göndere çektirdiğimiz bayrağı bilirler benim yaşımdakiler.
Gururu, sevinci, mutluluğu, gözyaşlarını bilirler benim
yaşımdakiler. Ama peki 10-15 yaş arasındaki gençlerimiz
bilirler mi aynı şeyleri?
Maalesef bilmezler…
Dedim ya biz, bizim değil hayali kahramanların
hayranıyız…
Maalesef elimizdeki “tüm zamanların en iyi
sporcusu” gibi bir değeri rol model haline
getiremedik şu ana kadar.
Ne bir filmi var, ne de bir çizgi romanı…
Oysa Batı’da olsaydı Naim,
şimdiye kadar çoktan filmi çekilirdi, çoktan çizgi romanları, çizgi
filmleri yapılırdı…
Hatta ders kitaplarına bile konurdu…
Kendi çocuklarımıza ve gençlerimize gerçek ve
bizden rol modeller göstermek istiyorsak “Cep
Herkülü” bulunmaz bir fırsat.
Vatan sevgisi, fedakârlık, çalışma, başarıyı “küçük dev
adam”ın şahsında çok rahat anlatabiliriz
gençlerimize.
Her bitiş bir başlangıçtır aslında.
"Kültür emperyalizminin en büyük silahı olan sinema,
karakterler üzerinden dünyaya rol modeller
sunuyor" demiştik bir kaç yazı öncesinde.
Ve devamında gene;
"İngiltere James
Bond, Sherlock
Holmes gibi karakterler üzerinden rol modeller
sunarken Amerika ise Süpermen,
Batman, Örümcek Adam gibi bilumum
hayali süper kahramanlar üzerinden rol modeller
sunuyor dünya insanlarına" demiştik.
Biz "gençlerimize rol model olarak hırsızları, mafya
babalarını, aldatan kadın ve erkekleri
sunarsak çocuklarımızın ahlakı bozulur tabi"
demiştik.
Naim Süleymanoğlu’nun hayatının sonlanmasını
aslında onu ebedileştirmenin bir vesilesi
yapabiliriz. O yaşarken yapılamayanları, onun arkasından yaparak
kendi içimizden bir rol model, bir kahraman sunabiliriz
insanımıza-gençlerimize.
Gerek devlet destekli, gerek özel kurum destekli, gerekse sivil
toplum destekli çalışmalarla milletimizin göğsünü defalarca
kabartmış bu insana vefa borcumuzu ödemenin yanında
kendi kahramanımızı hem kendi insanımıza
hem de dünyaya duyurabiliriz.
Mekânın Cennet olsun Naim Süleymanoğlu…