Genelkurmaydan sert açıklama
Abone olAsker, Taraf'ın iddiasını doğrulayan belgeyle ilgili sert konuştu. İşte Genelkurmay'dan yapılan açıklama;
Genelkurmay Başkanlığı, Albay Dursun Çiçek imzasıyla
hazırlandığı iddia edilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' hakkında
yapılan haberleri ihbar kabul eden Askeri Savcılığın yeniden
soruşturma başlattığını açıkladı.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un, yeni deliller bulunursa
tekrar soruşturma açılabileceği ifadesinin de hatırlatıldığı
açıklamada, delil teşkil edecek bir belge varsa, yerinin basın
organları değil soruşturmayla ilgili merci olduğu hatırlatıldı.
Genelkurmay Başkanlığı'dan yapılan açıklamada, 23 Ekim 2009
tarihinden itibaren medyada 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na
ilişkin yeni bazı haberler yer aldığı bildirildi. Söz konusu planın
12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip,
hemen aynı gün saat 10:50'de Genelkurmay Başkanlığı Askeri
Savcılığınca soruşturmaya başladığı bilgisi verilen açıklamada, 24
Haziran 2009 tarihinde sonuçlandığı belirtildi.
İlk soruşturmanın, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki
Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında
bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütüldüğü ifade edildi.
Askeri Savcılığın, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve
bir karara ulaştığı belirtilen ilk soruşturmayla ilgili olarak şu
açıklama yapıldı:
"Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız
bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu
ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar
içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi
yoktur. Soruşturma devam ettiği sırada,
Dz.P.Kur.Alb. Dursun Çiçek, bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay
Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet
Merkezi Akademik Kurulu'nda geçici olarak görevlendirilmiş, 4 Eylül
2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına
atandırılmıştır."
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un 26 Haziran 2009
tarihindeki iletişim toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlı ve saygılı olduğu, bu
ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan
personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmayacağı
açıklamıştı. Hukuk açısından gelinen nokta (26 Haziran 2009
tarihinde) iddia edilenin bir belge olmadığını dile getiren Org.
Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nın kovuşturmaya
yer olmadığı kararı verdiğini bildirmişti. Org. Başbuğ,
kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesin olmadığını, bu belgenin
doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa,
elbette bu soruşturmanın tekrar açılabileceğini belirtmişti.
TSK: DELİL DEĞERİ TAŞIYAN BELGE VARSA YERİ BASIN ORGANLARI
DEĞİL, YETKİLİ MERCİLERDİR
Genelkurmay Başkanlığı, gelinen süreçte konunun basında yapılan
haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesinin bir
ihbar kabul edildiği açıklamada şunlara değinildi: "353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında
askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde
araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim
2009 günü saat 13:30'da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır.
Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun
bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma
makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009
tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan açıklamada; adli
makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın
gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne
amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir
nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.
Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve
kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden
olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller
yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu
husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.
Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet
karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu
kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz
sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı,
soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve
belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri
cezalandırılmalıdır.
Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır
ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir. Türk Silahlı
Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun
üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem
ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam
edecektir."