Genelkurmay'dan 'işkence' için tepki!
Abone olGenelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, Er Uğur Kantar'ın vefatı ile ilgili basında çıkan haberlere yönelik açıklama yapıldı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde, piyade er
Uğur Kantar’ın vefatı ile ilgili olarak basında çıkan haberler
hakkında açıklama yapıldı. Genelkurmay'dan yapılan açıklamada sert
ifadelere yer verildi. Daha önce bir açıklama yapıldığı
hatırlatılan yazıda, basında yer alan haberler üzerine kamuoyunu
bilgilendirmek için açıklama yapma ihtiyacı ortaya çıktığı
bildirildi.
Genelkurmay Başkanlığı, askerlik yaptığı Kıbrıs'ta "disko" denilen
disiplin koğuşunda gördüğü işkence sonucu yaşamını yiterin er Uğur
Kantar ile ilgili açıklama yaptı: "Şiddet ve kötü muameleyi
önlemeye yönelik tedbirler kararlılıkla uygulanıyor."
KAMUOYUNU BİLGİLENDİRME İHTİYACI
Merhum Uğur Kantar ile ilgili, 14 Ekim 2011'de bir açıklama
yapıldığı, ancak bazı basın-yayın organlarında merhumun aile
bireylerine atfen yapılan ve TSK'yı suçlayan açıklamalar
karşısında, ikinci bir açıklama ile kamuoyunun doğru ve şeffaf bir
biçimde bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
HOŞNUTSUZLUK YARATTI
Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümen
Komutanlığı'nda vatani görevini yapan Piyade Er Uğur Kantar'ın,
birliğinde bir arkadaşı ile kavga etmek suretiyle
"hoşnutsuzluk yaratmak" suçundan dolayı bölük
komutanı tarafından 7 gün oda hapsiyle cezalandırıldığı ve
cezasının infazı için 18 Temmuz 2011'de Tümen Disiplin Ceza ve
Tutukevine konulduğu kaydedildi.
Açıklamada, 25 Temmuz 2011'de saat 13.00 sıralarında Tümen Disiplin
Ceza ve Tutukevinden çıkış işlemleri yapılırken fenalaşarak
bayıldığı, vücudundaki epilepsi (sara hastalığı) benzeri kasılmalar
ve yüksek ateş nedeniyle, bir subay refakatinde önce kışla revirine
ve müteakiben de acil olarak Lefkoşa Doktor Nalbantoğlu Devlet
Hastanesine sevk edildiği bildirildi. Tümen Komutanlığınca durum
şüpheli görülerek 25 Temmuz 2011 saat 16.00'da İdari Tahkikat
Heyeti görevlendirildiği ve heyet tarafından 17 personelin
ifadesine başvurulduğu aktarılan açıklamada, Tümen Komutanlığının
26 Temmuz günü saat 04.00'de, Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevinde
görevli altı gardiyanı görevlerinden aldığı ve yerlerine yeni
personel görevlendirdiği kaydedildi.
GARDİYANLAR GÖZALTINDA
Tümen İdari Tahkikat Heyeti'nin hazırladığı rapor doğrultusunda,
Tümen Komutanı'nın 26 Temmuz günü saat 09.10'da Kıbrıs Türk Barış
Kuvvetleri Komutanlığından askeri savcı talep ettiği ve aynı gün
saat 11.00'de askeri savcının duruma el koyduğu ve soruşturmaya
başladığı belirtilen açıklamada, askeri Savcının, soruşturma
kapsamında iki gardiyanı gözaltına aldığı ifade edildi.
GATA'YA SEVK EDİLDİ
Soruşturma devam ederken merhum er Uğur Kantar'ın hayati
tehlikesinin devam etmesi üzerine, Ankara'dan askeri ambulans uçağı
talep edildiği ve 26 Temmuz saat 23.00'de Ankara GATA Hastanesine
sevk edildiği belirtilen açıklamada, Kantar'ın, GATA Hastanesi
Anestezi Yoğun Bakım Ünitesi'nde, 79 gün yoğun olarak her türlü
tıbbi işlem yapılmasına rağmen, 12 Ekim saat 22.30'da vefat ettiği
kaydedildi.
GÜNÜ GÜNÜNE TAKİP ALTINDA
Gözaltına alınan iki gardiyanın 27 Temmuz günü Kıbrıs Türk Barış
Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından tutuklandığı
anımsatılan açıklamada, şöyle denildi: "4 Ağustos 2011
tarihinde merhum Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar, avukatı
Muharrem Kılıç ile birlikte KKTC'ye gelerek Tümen Komutanlığından
bilgi almak istemiştir. Kendileri bizzat Alay, Tabur ve Bölük
Komutanları ile görüştürülmüş ve bilgilendirilmişlerdir. Merhumun
babası ve avukatı, 26 Temmuz tarihinden itibaren bazı aile fertleri
tarafından bölük komutanına açılan tehdit içerikli telefonlardan
dolayı üzüntülerini belirtmişler ve onlar adına özür dilemişlerdir.
Kendilerine KKTC'de bulundukları süre içinde araç tahsis edilmiş,
her konuda yardımcı olunmuştur. Ertesi gün askeri savcı ile
görüşmeyi müteakip Alay Komutanı'nı da telefonla arayarak
gösterilen alaka ve bilgilendirmeden dolayı teşekkür etmişler ve
KKTC'den ayrılmışlardır."
GENELKURMAY BAŞKANI DA DAHİL
Sıralı tüm komutanlıklar (Sn. Genelkurmay Başkanı
dahil) tarafından merhumun sağlık durumu günlük olarak takip
edildiği belirtilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"12 Ekim günü merhum Uğur Kantar'ın hayatını kaybettiği
haberi birliğine ulaşır ulaşmaz, 13 Ekim günü saat 09.30'dan
itibaren Alay, Tabur ve Bölük Komutanı merhumun babasını telefonla
arayarak başsağlığı dileklerinde bulunmuş, babasının tepkili
cevaplarına rağmen olaydan duyulan üzüntü yinelenmiş ve her türlü
yardıma hazır oldukları bildirilmiştir. Ayrıca 'Başsağlığı'
telgrafları da çekilmiştir. 13 Ekim günü Ankara Merkez
Komutanlığınca; müteveffa er için (GATA'da vefat eden her
merhum/merhumeye yapıldığı şekilde) GATA'da bir tören düzenlenmesi
ve cenazenin İstanbul'a naklinin sağlanması yönünde aile ile
görüşülmüş, fakat amca Hamza Kantar tören yapılmasını istememiş ve
nakil için yardım talebini kabul etmemiştir. Ankara Merkez
Komutanlığı ailenin bu tutumunu bir tutanakla tespit etmiştir."
Açıklamada, konuyla ilgili iddianamenin Kıbrıs Türk
Barış Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından
incelendiği, gizli olduğu için avukatlara henüz verilmediği, adli
sürecin devam ettiği, iki gardiyanın tutukluluk hallerinin
sürdüğünün öğrenildiği kaydedildi.
BAŞÖRTÜSÜ ENGEL Mİ OLDU?
"Merhum Uğur Kantar'ın aile fertlerinin GATA
Misafirhanesi'nden istifade ettirilmedikleri ve annesinin başörtüsü
yüzünde hastaneye alınmadığı yönündeki söylem ve yayımlar maksatlı
olup tamamen gerçek dışıdır" denilen açıklamada, aile
fertlerinin GATA misafirhanesinde kaldıklarını, kendi istekleri
dışında misafirhaneden çıkarılmadıklarını gösteren her türlü kaydın
mevcut olduğu ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bu
kayıtlardan bir bölümünün kamuoyu ile paylaşılmasının gerekli
görüldüğü belirtildi.
VATANDAŞI TSK'DAN SOĞUTMA ÇABASI
16 Eylül 2011 tarihinde kendi isteğiyle misafirhaneden ayrılan ve
22 Eylül 2011'de tekrar misafirhaneye giriş yapan baba Aydın
Kantar'ın misafirhaneden çıkarılmasını gerektirecek bir durumun
olmadığının yapılan incelemeler sonunda belirlendiği kaydedilen
açıklamada, şöyle denildi: "Sonuç olarak, TSK komuta
kademelerinde görev yapan tüm personel, insan haklarına ve
özgürlüklerine son derece saygılı ve vicdani sorumluluğunun
bilincinde olarak baba-ağabey şefkatiyle görev yapmaktadır. Şiddeti
ve kötü muameleyi önlemeye yönelik tedbirler kararlılıkla
uygulanmaktadır. Ancak maksatlı kişi ve çevreler tarafından
münferit olayların genelleştirilerek, TSK mensuplarının büyük bir
bölümüne teşmil edilme gayretleri ve buna benzer olayların devamlı
gündemde tutularak vatandaşlarımızı TSK'dan ve yükümlüleri vatan
hizmetinden soğutma ve TSK'yı tartışmalar içine çekme çabalarının,
ülkesini gerçekten seven değerli ve sağduyulu halkımızın
vicdanlarında akamete uğratılacağına ve halkımızın, içinden çıktığı
bu milli ordusuna daima destek vereceğine gönülden
inanılmaktadır."