Az gittik uz gittik, dere tepe düz
gittik...
Dönüp arkamıza bir de baktık ki bir arpa boyu yol
gittik.
Dış mihrak, iç mihrak, faiz lobisi bilmem
ama sisi dağılmamış bu manzarada net bir görüntü varsa
ötekileştirme lobisinin hala iş başında
olduğudur.
Bizi dirhem dirhem bölüp, DNA'larımıza kadar
ayıran bu ötekileştirme hastalığı bütün
hücrelerimizi ele geçirmiş durumda.
Yenilenen hücrelerin umut olacağını düşünmek de
kar etmedi.
"Onlar bir şeyden anlamaz"
denilen 90'lı kuşak her ne kadar ters köşe yaptıysa
da ötekileştirme lobisinin kurbanı olmaktan
kurtulamadı.
Ne devlet dili, ne muhalefetin dili, ne
eylemcilerin dili, ne her gün televizyonlara çıkıp bir şekilde
ahkam kesen yazar, çizer, bilir tayfasının dili, hiç biri
değişmedi.
"onlar, bunlar, şunlar" olmaktan
kurtulamadık.
Nasıl ki bütün başörtülüler senelerce aynı torbaya
kondu, Geziciler de torbadan nasibini aldı.
Anlayacağınız ötekileştirme lobisi sıkı
çalışıyor.
Çünkü biliyor ki; ne zaman biz "öteki"
olmaktan çıkarız işte o zaman tüm düğümlerimiz bir bir
çözülür.
GENÇ BAŞÖRTÜLÜLER
RAHATSIZ!
Kemal Kılıçdaroğlu "Eğitimli başörtülü
kadınımız, kızımız da rahatsız. Onların öncüleri
Taksim'de. "diyerek bir başka kronik hastalığımızın en
güzel örneklerinden birini vermiş oldu.
"Genelleme" dediğimiz bu hastalık
"ötekileştirme"yle kardeş aslında.
Evet artık Genç Başörtülüler de
rahatsız!
Ama rahatsız olanları "eğitimli"
olanları, aman Dikkat!
Peki hangi eğitimli başörtülü
kadınlar?
Taksim de eylem yapanlar, nasıl oluyor da
eğitimli başörtülü kadınların öncüsü
olabiliyor?
Bu nasıl bir akıl tutulması
bilemiyorum.
Gezi eylemlerine destek veren bazı başörtülü
kadınlardan bahsediyorsa, onlar bütün eğitimli başörtülü
kadınları temsil etme misyonu falan üstlenmiş
değil.
Antikapitalist müslümanlar
dediğimiz grubun orada, içlerinde başörtülü kadınlarla eyleme
destek vermesi bütün eğitimli başörtülü kadınların da alkış
tuttuğu bir durum olmadı.
Kaldı ki Taksim Dayanışma,
Gezi'nin taleplerini iletmek için gittiğinde taleplerin arasına
"başörtüsüne özgürlük" maddesi konulmasını
istedikleri halde bu talebi kabul
etmedi.
Hadi bunları gözardı etti Kılıçdaroğlu
bari genelleme yaparken "ötekileştirme"seydi.
Yapmışsın bir genelleme niye içinde özeline
ayırıyorsun?
Bırak dağınık kalsın.
Aslında Kılıçdaroğlu'nun bu söylemi
bile klasikleşen CHP zihniyetinin kodlarını barındır mıyor
mu?
Muhalefet eden "eğitimli"
oluyor, AK Parti'ye oy veren "eğitimsiz"
koyun oluyor. CHP'nin bu ezberi bozulmuyor,
biliyoruz.
Bu elitist, tepeden bakan, eğitim almamış-alamamış
insanları küçümseyen tavrı nedeniyle yıllardır iktidar olamıyor
zaten.
Şimdi de aynı tutumu başörtülüler için
gösteriyor.
CHP'nin bu eğitimli-eğitimsiz vurgusuna alıştık da
başörtülüleri buna alet etmeyeydi
iyiydi.
Evet! Eğitimli başörtülü kadınlar
rahatsızlar Sayın Kılıçdaroğlu!
Yıllardır verdikleri başörtüsü mücadelesiyle, kah
peruk takarak, kah başını açarak, kah şapka takarak bir şekilde
eğitim almayı başaran "eğitimli başörtülüler"
şimdi kamuda başörtüleriyle çalışamadıkları için
çok rahatsızlar.
Başörtülü kadınların ( tabi eğitimli
olanlarının ) rahatsızlıklarıyla bu kadar ilgilisiniz diye diyorum;
yakında bu konuya da el atarsınız heralde, galiba,
sanırım...
RAMAZAN'A ÖZEL FETVA HABERİ!
Ramazan'da "sakız, parfüm, kıl, tüy,
vs. orucu bozar mı?" haberlerine hepimiz
aşinayız.
Artık okunabilitesi kalmayan bu haberlerin farklı
bir versiyonu henüz Ramazan gelmemişken ortaya çıktı.
"Biber gazı" orucu bozar
mı?
Bozmuyormuş efenim, caizmiş, içiniz rahat
olsun.
Hem gündemi yaklaşan mübarek Ramazan ayıyla
harmanlayıp hem "yok artık" dedirtsin diye mi
yoksa "Padişah Tayyip!" dememiş miydik
işte bu da fetvası, alın seyreleyin" dedirtsin diye mi
bilemiyorum ama Yeni Çağ Gazetesi'nin Diyanet tarafından
yalanlanan bu haberi, "oruç bozar mı?" haberlerine "çağ"
atlattı!