İslam’ın beş şartlarından biri olan oruç, Ramazan ayına mahsus
bir ibadettir. Ancak öyle bir aydır ki “İnanarak ve
hasetsen Allah rızası için ihya edilirse kişinin geçmişe dönük tüm
günahlarının mağfiretine neden olur.”
Geçende Nur Radyo programına konuk oldum şu cümleler dilime
geldi “Yüce Allah namazı ve orucu üzerimize farz kıldığı
için ne kadar şükür etsek azdır” diye.
Namaz olmazsa günde beş vakit nasıl sevap kazanırız? İlahi
buyruğu yerine getirmenin gururunu yaşarız, kendimize, yakın
çevremize insanlık alemine dua ederiz, ölülerimizin ruhunu şad
ederiz değil mi?
Ya Oruca ne demeli! “Uykusu ibadet, sessizliği tesbih,
ibadeti kat kat makbul olan” bir manevi hal bundan daha
hoş bir zaman dilimi var mı?
Kendimi tanıyalı Ramazan ayının gelişine hep sevinmişimdir,
Bu ayın ihya edenlere ne mutlu,
Hakkını vererek Yüce Allah’ın rızasını elde edenlere ne
mutlu,
Nefsini terbiye ederek mana aleminde bir basamak daha
yükselenlere ne mutlu,
Ya Ramazan’ın sonundaki bayrama ne demeli?
Bayram namazı özel bir ibadet, öyle ki farz namazlarını
kılmayanlar dahi iştirak ediyor,
Tekbiratlarla yüce Allah'ın büyüklüğü gür sesle tasdik
ediliyor,
Özel namaz ve sonrasında okunan hutbe ile o güzel gün başlıyor
yani bayram günü
Ya ödenen fitreye ne demeli onun anlamlarından bir de şu olsa
gerek bu beden Allah’tan kiralanan bir ev o evin kirası ödeniyor,
az olsa da orucun kabul olması onun ödenmesine bağlanmıştır. Az
olması da Yüce Allah’ın çömertliğinden kaynaklanıyor.
Büyüklerinin ellerinin öpüldüğü,
Küçüklerinin kucaklanarak sevildiği,
Yetimlerin, kimsesizlerin başının okşandığı,
Akrabalar arasında karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştiği,
Dostlar arasında ziyaretlerin oluştuğu, bir huzur günü olsa
gerek bayram günü.
Ah ah keşke bu günü daha da huzur içinde, endişesiz ve
mutlulukla geçirebilseydik,
Vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğunu dert edinen bir siyaset,
hizmetinde olan bir bürokrasi, geleceğini düşünüp o konuda kafa
yoran bir sivil toplum,ve Allah rızasını hedef edinmiş bir
toplumumuz olsaydı…
Çok şey mi istiyorum acaba?
İnanın değil;
Dinimizi,
Dilimizi,
Kültürümüzü,
Tarihimizi,
Doğru öğrenip sahiplenseydik bunlar sıradan beklentiler
olurdu.
Gelin bu dört değerimizi sahiplenelim, ölüm bizim için “şeb-i
arus” olsun, Mevlana’nın dediği gibi ne dersiniz?
Hayırlı bayramlar diliyorum.