Bazı şeyler vardır asla söylenmemesi gereken, söylendiği zaman
tamir edilemez yara açan. Eğer birisi bunu yapıyorsa bilinmesi
gerekir ki niyetler çok farklıdır. Hele bir de bu yapılırken
“toptancı” bir zihniyetle yapılırsa artık orada akıl sağlığından da
şüphe etmek gerekir.
Geçtiğimiz günlerde bir kadın yazar “Baba evini derhal terk
edin kızlar” başlıklı bütün babaları töhmet altında bırakan
bir yazı kaleme aldı. Yazıyı okuyunca tüylerim diken diken
oldu.
Bu yazıyı yazan kişi nasıl bir travma yaşamış veya yaşıyor ki
bütün babaları aynı kefeye koyarak ayrım gözetmeksizin
“aile” kavramını merkeze alarak böyle bir yazı alabiliyor,
akıl alır gibi değil.
Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda tereddüt ettim. Birçok dostla
istişare mahiyetinde münazaralar yaptım. Bu yazının
sahibini muhatap almak aslında doğru bir şey değil ama yazı o kadar
iğrenç bir yazı ki kötüye kötü dememeyi vicdanım
kaldırmadı.
“Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır.” darb-ı
meselince malum kişi ve yazı hakkında dikkatleri çekmek gereğini
hissettim.
Bir taraftan da yazının neresinden tutacağım konusuna da karar
veremiyorum. O kadar tutarsız, o kadar cahilce, o kadar art niyetle
yazılmış bir yazı ki…
Her kelimesi hatta her harfi “kin” ve “nefret”
kokuyor. Yazının vermeye çalıştığı ana mesaj ise ayan
beyan ortada: Gelin aileyi terk edelim!
Toplumsal bütünleşmenin ve büyümenin temel yapı taşı ve dahi her
şeyi “aile”dir. İnsanlık tarihinin her daim en
kıymetli öğesi olan aile, toplumsal değişiklikler olsa dahi yerini,
önemini ve değerini kaybetmemiştir.
İlk Türk sosyologlarından Ziya Gökalp’a göre aile,
“içtimai müesseselerin en eskisi olan milletin dirlik ve
birliğinin yegâne sağlayıcısı bir evlilik/aile
kurumudur.”
Aslında onu ve onun gibileri kudurtan, “aile” mefhumunun ta
kendisi. İstanbul Sözleşmesi kapsamında arzu ettikleri
ailenin ifsat olması değil mi?
Düşman oldukları ne babalar ne de dost oldukları kızlar. Hedef
direkt aile mefhumu. Ailenin ta kendisi.
Bunu bir nebze olsa da başarmış durumdalar! Zira "büyük aile"
bitti. Şimdi hedef en küçük birim: çekirdek aile!
Çünkü biliyorlar ki “aile” var olduğu sürece
hedeflerine ulaşamayacaklar. Gaye ve amaçlarını
gerçekleştiremeyecekler.
Amaç ve gayeleri ise oldukça açık: Dinsiz ve ahlaksız bir
nesil…
Bunun için neler yapmadılar ki…
Ellerinden geleni artlarına koymadılar…
Ama geldikleri noktada Müslüman ve Türk aile yapısı hala
karşılarında en büyük engel.
Aileyi yok etmeden hedeflerine ulaşamayacaklarını çok iyi
biliyorlar.
Onun için kuduz köpek misali aileye her zaman ve her fırsatta
topyekûn saldırıyorlar.
Onlar için ne “babalık” ne “annelik” ne de “evlat” olma
müessesesi değerli.
Aileye ait ne varsa ne kadar değer ne kadar sevgi ne kadar saygı
varsa hepsi önemsiz.
Hele hele dini değerler ve ahlaki değerler hepten önemsiz.
Zaten malum yazıdan da bunlar çok açık bir şekilde
anlaşılabiliyor.
Onlar için önemli olan ailenin olmaması…
Evet, evet yanlış okumadınız…
Ailenin olmaması onları daha çok sevindiriyor.
Onların özlemi aile, anne, baba ve evladın olmadığı bir
dünya…
Aile olmasın da ne olursa olsun… Yeter ki aile olmasın…
Ama size, bizim için iyi, sizin için kötü bir haberim var.
Bu topraklarda aile her zaman vardı ve her zaman var olacak. Din
ve ahlak her zaman vardı her zaman var olacak.
Siz bir yerlerinizi yırtsanız da çatlasanız da patlasanız da
yazı üstüne yazı yazsanız da proje üstüne proje geliştirseniz de
bütün bu değerler her zaman vardı ve var olacak…
Bu da zaten size dert olarak yeter de artar…
Kininizde boğulun…