Gandi seçmene ananı da al gel dedi!
Abone olCHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan'ı Hz.Ömer'le vurdu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup
toplantısında Başbakan Erdoğan'ın geçmişte Mersinli çiftçiyle
yaptığı diyaloğa atıfta bulunarak vatandaşlara seslendi: Ananızı,
babanızı, bacınızı, kardeşinizi alın sandığa gidin ve bu iktidarı
sandığa gömün...
CHP Genel Başkanı konuşmasında Birleşmiş Milletler'in İsrail'i
kınayan karar almadığını iddia ederek, "Estik gürledik ama
BM İsrail'i kınayan bir karar almadı. AKP yanlış bir tercümenin
arkasına sığınarak mı Türkiye'nin onurunu kurtarmaya
çalışıyor?" diye sordu.
DÜNYA KÜÇÜK RECEP BEY
Kılıçdaroğlu konuşmasında Başbakan Erdoğan'a sık sık 'Recep Bey'
diye seslenmesi dikkat çekti. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: AKP
hükümeti biz bağıralım çağıralım, nasıl olsa diğer ülkelerde ne
olduğundan Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarının haberi olmaz
diye düşündü. Dünya küçük Recep Bey, dünya küçük bilmeniz lazım....
Sayın Başbakan dış politikayı iç politikayı alet ederseniz duvara
çarptınız. Şu anda geldiler duvara çarptınız. AKP'nin kurmayları
birbirinden farklı demeçler vermeye başladılar.
AK PARTİ DUVARA ÇARPTI
CHP Lideri hükümetin üyelerinin birbiriyle taban tabana zıt
görüşlerinden örnekler vererek eleştirilerine devam etti:
AK Parti kurmayları İsrail'e karşı adımlar konusunda farklı
açıklamalar yapıyor. Bir bakan kalktı dedi ki Manavgat'taki su
projesini askıya almışlar. Bu proje zaten reddedilmişti. Bir bakan
da 'herşeyi bir anda yok edemeyiz' diyor. Çark edecekler ya! Bir
başka bakan da şunu söylüyor "Türkiye ile İsrail arasında
çok sayıda anlaşma var konu hükümete gelirse görüşürüz. Sanki
hükümet başka birisi"
KARANLIK NOKTALAR AYDINLANSIN!
Kılıçdaroğlu İsrail'le ilişkilerin karanlık noktaları olduğunu
iddia ederek şöyle konuştu: Bu süreçte hiç sonuç alınmadı mı?
Haksızlık yapmayalım alındı. Bizim uçaklarımız gitti yaralılarımızı
aldı geldi. Eğer bu başarıysa kabul etmek lazım. Bu olay bu
söylemlerle sınırlı bir olay değildir. Bu olayın bilinmeyen
karanlık noktaları vardır. AKP bulanık sulardadır demiştik. Belli
şeylerin mutlaka aydınlığa kavuşması lazım. Bizim de,
milletvekillerinin ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının...
DIŞARIDA ONE MİNUTE İÇERİDE YES PLEASE
CHP Lideri geçen yıl Davos'a damgasını vuran 'one minites' sözünden
kalkışarak ilginç bir polemik açtı:
Şimdi mütevazı bir soru soralım: Filistin hükümetinin bütün
itirazlarına rağmen OECD'ye İsrail'in üyeliğine Türkiye niçin
'evet' dedi? Ne zaman? 20 Mayıs 2010'da onay veriyorsunuz. Yani
kameraların önünde one minute kameraların arkasında yes
please...
İSRAİL'LE YAZIŞMALAR AÇIKLASIN
İsrail'le yazışmaların açıklanmasını isteyen Kılıçdaroğlu şöyle
seslendi: Hükümetin İsrail hükümeti ile yapılan yazışmaları
açıklamasını bekliyoruz. Sayın Başbakan haklılığını açıklamak
istiyorsa İsrail'le yapılan yazışmaları kamuoyuna açıklar. Eğer
açıklanmazsa AKP 9 yurtdışının ölümünde rol üstlenen parti haline
gelecektir.
İNSANLARI ÖLÜME GÖNDERDİNİZ!
Konuşmasının bu bölümde iyice sertleşen CHP Lideri Kılıçdaroğlu
hükümete sert suçlamalar yöneltti:
Comor adalarına bağlı bir gemiye neden Türkiye bayrağı çekildi?
İsrail'in 'göndermeyin' demesine rağmen biz yurttaşlarımızı gemiye
bindirip gönderdik. Bu uyarılar neden dikkate alınmamıştır. İsrail
göndermeyin diyor, siz kendi insanlarınızı ölüme gönderiyorsunuz. O
zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık nedeni ne? Kendi insanlarını
mı ölüme göndermektir.
VEKİLLERİ KURTAR FURKAN'I ÖLDÜR
Kılıçdaroğlu'nun eleştirileri bununla da sınırlı değildi. Başbakan
Erdoğan'ın kendi vekillerinin gemiye binmekten kurtarıp Furkan'ı
ölüme gönderdiğini iddia etti. İşte Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki
günlerde çok tartışılacak sözleri:
Efendim gemiye AKP milletvekilleri binmekten son anda vazgeçmiş.
Peki Recep Bey, sen gariban Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını
gemiye bindiriyorsun, vekillerini bindirmiyorsun, 'sen dur diyorsun
orada ölüm var'. Bu çifte standardı hangi kritere bağlğyorsun?
Furkan'ı bindireceksin orada öldüreceksin, kendi milletvekillerini
kurtaracaksın. Bunu şiddetle ve şiddetle itiraz ediyorum.
ESİYOR GÜRLÜYOR AMA TEK DAMLA YOK!
Kılıçdaroğlu iddialarını sürdürerek, Başbakan Erdoğan'ı yakınına
ihale vermekle suçladı ve şöyle konuştu. Lafa gelince esiyor
gürlüyor ama toprağa tek bir damla düşmüyor. Diyoruz zaten bu AKP
kısır bir parti, milleti perişan etti bu parti. Anadolu'yu gezince
bu tabloyu görüyoruz. Kendi ülkenizin saygınlığını koruyamayacaksın
başbakan olarak esip gürleyeceksin. Samsun Ceyhan Hattı sayın
Başbakan'ın yakını olan bir firmaya ihalesiz verildi. Bunun ucu
İsrail'e kadar uzanıyor. Şimdi merak ediyoruz bu projeyi AKP iptal
edecek mi etmeyecek mi? Bunun da takipçisi olacağız?
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından diğer başlıklar
KADINLAR SİYASETİN MERKEZİNE OTURDU
Geçen gün Trakya'ya gittim. İki önemli gözlemim var. Kadınlar artık
siyasetin merkezine oturmuş durumdalar. Karamsarlıklarını atmışlar,
umutla bakıyorlar dünyaya. İkinci gözlemim gençlerin siyasete uzak
durmadıklarıdır. Siyasete mücadele, kararlılık ve devrimci
ruhlarıyla giriyorlar, hiçbir beklentisi olmaksızın giriyorlar.
RECEP BEY'İN DÜZENİNİ BOZACAĞIZ
Gittiğim yerlerde söylüyorum Recep Bey'in ezberini bozduk artık
Recep Bey'in düzenini bozacağız. Recep Bey'in düzenini kadınlar ve
gençler bozacak. Bundan kesinlikle eminim ben.Tenceresi kaynamayan
kadın hayatı artık görmeye başladı. Her coğrafyada her yerde
insanlarımız gerçekten de umutlarını yitirmişlerdi. Şimdi umut var,
heyecan var, dalga var halkın iktidarını kurma zamanı var.
ÇALIŞACAK TARLA MI BIRAKTIN?
Trakya'da çiftçinin nefes almadığını gördük. Sayın Başbakan
tarlalarda çalışacak adam yok diyor. Recep Bey Allah aşkına sen
çalışacak tarla mı bıraktın? Hükümetin varlık nedeni vatandaşla
ilgilenmek değil mi? Bunların zeminleri kaydı, bunlar farklı
yerdeler?
RECEP BEY ALIŞ VERİŞ YAPMIYOR
Recep Bey alışveriş yapmadığı için halk gibi. Recep Bey'e göre
herşey güllük gülistanlık. Tütünü de bitirdiler. Artık Bitlis'te,
Adıyaman'da, Trakya'da tütün kalmadı. Bunun nedeni yanlış
özelleştirme politikalarıdır. Özelleştirmeyi yaparken onun türevini
de düşünmeniz lazım. Bugün Trakya köylüsünün yaşadığı felaketin
nedenlerinden birisi de budur.
ANANI DA AL AKP'Yİ SANDIĞA GÖM!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri için ikinci sayfaya
geçin
Ben biliyorum çiftçilerle Recep Bey'in arası iyi değil. Mersin'deki
bir çiftçi ile Recep Bey'in nasıl konuştuğunu biliyorsunuz. Bir
daha ki seçimde ananızı alacaksınız, kardeşinizi alacaksınız,
babanızı alacaksınız, bacınızı alacaksınız sandığa gideceksiniz ve
AKP iktidarını sandığa gömeceksiniz. AKP memleketin üretmesini
istemiyor, sanayinin gelişmesini de istemiyor, esnafa da tahammül
edemiyor. AKP toplumun bütün katmanlarına karşı politika üretiyor.
Üretmeyin sadece tüketin diyor. Ne olacak, borçlanarak yapacak?
AK PARTİ HALKI BÖYLE ALDATTI!
Sadece tarımı değil hayvancılığı da mahvetik.. Bir dönem ortadoğuya
hayvan ihraç eden Türkiye gitti şimdi hayvan ithal eden Türkiye
geldi. Size çok çarpıcı bir şey daha anlatmak istiyorum. 2006'da
AKP bir kanun getirdi. Çiftçi kardeşlerimin dikkatle dinlemesini
istiyorum. Bu kanunun 21. maddesi kamusal destekleme fonunun
finansmanı bütçe kaynaklarından ya da dış kaynaklardan sağlanır.
Çiftçi kardeşlerime söylüyorum. Bu kanunun bu maddesi hiç
uygulanmadı. Sizi aldattılar, sizi kandırdılar.
İŞTE SİZE REÇETE SAYIN BAŞBAKAN
Sayın Başbakan reçete arayışına çıktı. Bu ülkeyi 8 sene
yöneteceksiniz sonra reçete arayacaksınız. Biz kendisine reçeteyi
verelim. Biz çiftçiye her yıl 10 milyar teşvik vereceğiz.
Kesinlikle mazotta ÖTV'yi kaldıracağız. Lüks yatlara mazot
veriyorsunuz ÖTV'siz, çiftçiye veriyorsunuz ÖTV'li. Çiftçinin
günahı ne? Üretiyor diye mi, çalışıyor diye mi cezalandırıyorsunuz.
AKP'nin adalet anlayışı budur. Halkçı bir partinin adalet anlayışı
köylüye ÖTV'siz mazot vermektir. Bunu bilmenizi isterim. Çiftçiye
zarar ettirmeyeceğiz.
HAVUZLU VİLLADA OTURMAYACAĞIZ!
Yırtık ayakkabıyla siyasete girip havuzlu villada da oturmayacağız.
Bunu çiftçi kardeşlerimin çok iyi bilmesi gerekir. Diyar ki sayın
başbakan halkımızın özellikle de gençlerimizin çevre konusundaki
mbilinç ve hassasiyetlerinin arttığını gururla görüyoruz. Acaba
Ergene nehrini gördü mü sayın Başbakan? Sipsiyah akıyor arkadaşlar,
bir tek canlı yaşamıyor?
BAĞDAT'TAKİ BEBELERİ NEDEN KORUMADIN?
Sayın Başbakan 'Kudüs üzülürse Ankara üzülür. Filistin acı çekerse
Bursa acı çeker' dedi. Söylediklerine katılırız. Kudüs semavi
dinlerde önemli bir merkez. Kudüs'ün şöyle veya bu şekilde
kullanılması doğru değil. Sayın Başbakana şunu söylemek isterim:
Acaba Bağdat yanarken, çocukların üzerine bombalar atılırken bu
Başbakan neredeydi? Bağdat işgal edilirken işgal kuvvetleri
müslüman kadınlara tecavüz ederken ey sayın Başbakan sen tezkereyi
geçirmek için çaba harcamıyor muydun? O projenin eş başkanı sen
değil miydin? Ateş bacayı sardı, seçim yaklaşıyor...
SENİN ÖLÇME YETKİN Mİ VAR?
Gazze'deki müslümanları oya tahvil etmek istiyor. Yedirmezler sana
sayın Başbakan yedirmezler. Biz Bağdat'taki müslümana da sahip
çıkarız Gazze'deki müslümana da sahip çıkarız. Bizim anlayışımızın
odağında insan vardır. İnançlarıyla, etnik kimliğiyle hepimizin
saygı göstermesi gereken insan vardır. Sayın Başbakan dini
kitapları okuduğunu bize de tavsiye ediyor. Biz de okuduk,
biliyoruz ama anlayamadığımız bir şey var. Kur'an'ı defalarca
okuduysan benim Allah'la aramdaki manevi ilişkiyi senin ölçme
yetkin nereden kaynaklanıyor?
BİZ SADECE ALLAH'A HESAP VERİRİZ
Benim Allah'la aramdaki manevi ilişkinin gerekçelendirilmesi,
sorgulandırılması yetkisini sen nereden ve kimden alıyorsun? Senin
eline bu teraziyi kim verdi? Sormak lazım: Recep Bey şirk koşmak
deyimini biliyor musun bilmiyor musun? Recep Bey'in anlayamadığı
bir şey var biz inançlarımızı siyasete ve ticarete maletmeyiz,
kendi dünyamızda yaşarız. Kimseye hesap vermeyiz zaten dini
inançlarımıza göre kimse bizden hesap da soramaz. Neden
inançlarımızı siyasete alet etmeyiz; çünkü biz Allah'tan
korkarız.
BİZ EŞLERİMİZİ KATAR'A GÖNDERMEYİZ!
Çalmayacaksın diyoruz kızıyorlar. Peki niye gocunuyor Recep Bey? Bu
deniz feneri olayını unuttuğumuzu mu sanıyor? Ben okudum farklı
anladım Recep Bey farklı anlıyor. Bizim inancımıza göre Hz. Ömer
kendi işini yaparken şahsi mumunu devletin işini yaparken devletin
mumunu yakar. Bizim inancımız bu. Biz Katar'a eşlerimizi devletin
uçağını göndermeyiz. Bizim inancımız bu...