Filmler/diziler kadınlarımızın ve gençlerimizin hayatında önemli
bir yer ediniyor…
1-2 ay içinde, komedyenler tarafından bol argo ve küfürle dolu
filmlerden -gişe rekoru kırsa da-toplumun bir şey alması zaten
mümkün değil…
Çünkü; “ahlak, Türkçe, değerler, kültür, saygı v.b.” önem
verilmiyor…
Dolayısı ile popüler kültür adına bir süre
konuşuluyor/yazılıyor, sonra esamesi okunmuyor…
Artık, ailelerin hayatında dizilerin önemi çok…
Evlerde kumanda savaşları verildiğini biliyoruz…
Özellikle doğu/güneydoğu konulu filmler daha uzun süre/ilgiyle
devam etmekte…
Bu dizilerde yörelerimizin geleneksel değerlerini de
öğreniyoruz, ancak yanlış değerlerde değişimi yakalayabiliyor
muyuz?
Yanlışları vurgulayabiliyor muyuz?
Araştırmacılar ve sosyologlar bu konuda ne düşünüyor, ne
yapıyorlar bilmiyoruz…
Örneğin, “Dila hanım” adlı bir dizi var ekranlarda…
İlk çevrildiği yıllarda rekor kırmıştı…
Yenilendi, dizi tutunca –hemen- uzatmalara geçildi ve
seyircisini kaybetti…
1. sırayı kaptırmayan “Karagül” de öyle; Fırat nehrinin
kenarında ki Halfeti’de (Urfa), küçük bir yerleşim de bu kadar
kötülük, yanlış nasıl olur? Bir “gendal”
kötülükte/vahşilikte/kadına işkencede sınır tanımıyor…
Gelelim dizilerimize;
Ağalar “istediğini yaptırıyor,”
“Belinden silah” eksik olmuyor,
İstediğini ortadan “kaldırtıyor,”
İstekleri karşısında sürekli para dağıtıyor, hisse veriyor
ve hiç önemsemiyor,
“Erkek çocuğun eşlinde silah olur” diye küçük yaşta silah hediye
ediliyor,
“Erkek çocuk vermediği” için kadın aşağılanıyor,
“Küçük bir dedikodu, yanlış görme ile” kadınlar itham
ediliyor/suçlanıyor,
Savcının “odası basılıyor, ağzı burnu kırılıyor,”
“Kadın ağanın baskıları” ile, gizlice para karşılığı kirli işler
yaptırıyor,
“İnsanlar katledilip”, ortadan kaldırılıyor,
“Savcı evraklarda sahtecilik” yapıyor,
“Kadına sürekli taciz, baskı, zulüm”,
“Hapistekilerde kirli oyunların parçası” oluyor,
“Kan davaları” devam ettiriliyor,
“İfadeler sık sık değiştirilip”, hapisler yatılıyor, özgürlükler
kazanılıyor,
Çalışanlar “para karşılığı kirli işlere katılmaya”
zorlanıyor…
Ama;
Bu kadar işin içinde “polis, jandarma” yok!...
Herkes “kendi işini kendi görmeye” çalışıyor…
Bu anlayış, “geleneksel”, “töre” diye sunuluyor izleyenlere…
Diziler “böyle olmalı, böyle yapılmalı, bu bölgede yaptırımlar
böyle”, “böyle yapacaksın”, “ailenin yüzünü yere baktırmayacaksın”
v.b. vurgusunu yapıyor…
“Bu uygulamalar yanlıştır” adına bir tek söz/uygulama/sahne
yok…
Senaryo yazarları yüzünden dizilerde “kanunlar, yetkililer
sus pus!…
Sürekli “kavga, silah, öldürme, kadına dayak/korku” v.b. genç
beyinlere sunuluyor…
O zaman demokrasinin vazgeçilmezleri “yasama, yürütme,
yargı” nerde kalıyor?
Toplumun üzerindeki “ağalık baskısı” nasıl kırılacak?
“Toplum ne zaman ve nasıl” değişecek?…
Bu dizileri en çok izleyen kadınlar, "ne zaman 2. sınıf
vatandaşı” olmayacak…
Kadınlar ne zaman “okuyup, iş/söz sahibi” olacak?
“Özgürlükler, insanca yaşam”; doğu ve güneydoğuya ne zaman
gelecek…
Doğuyu temsil ettiğini söyleyen siyasi partilerimizin bu konuda
“öncü çalışmaları/çözümleri var mı/olacak mı?”
Kısaca; bu bölgede “insan hakları, hak, hukuk, ne zaman değer
kazanacak?”
Yoksa;
Böyle gelmiş, böyle mi gidecek?
Biz, ümitli olmak istiyoruz…
Not: 15 gün öncesine kadar Mecidiyeköy’den
Vezneciler’e/Bayazıt’a gitmek işkenceydi. Kasımpaşa’nın dar
yollarında tıkanır, bir saate yakın zaman harcardık. Artık,
Yenikapı Metrosu ve Haliç köprüsü açıldı, 15’-20’ ya
konforlu, temiz ve hızlı bir şekilde gidebiliyoruz. Üstelik
Yenikapı-Marmaray bağlantısı ile Üsküdar’a geçilmesi müthiş bir
proje…
Yine, en son Ekim başında gitmiştim Alibeyköy’e. Dün, geçtiğimiz
aylarda açılan “Alibeyköy Cep Otogarını” görünce hizmet bu işte
dedim. Gerçekten de temiz, otobüsler rahatça girip-çıkıyor, sıcak,
her türlü ihtiyaç düşünülmüş, yani, medeni bir yer olmuş. Üstelik
sigara yasağı nedeniyle temiz bir hava…Sadece; kapı önünde,
bulunduğu yere sigara izmaritini, çekirdek kabuklarını,
çöplerini bırakan, çevre kirliliği yaratan ve bundan rahatsız
olmayan, “temizlesinler işleri ne” diyen insanlarımızın bu kötü
alışkanlığını gidermek için bir şeyler yapmak
lazım…
Bu çalışmaları projelendiren ve uygulayan Sn. Kadir Topbaş’a ve
emeği geçenlere teşekkür
ediyoruz.