Gençlik; kişinin belirleyeceği bir hedef, sosyal bağlantılar
kurabileceği ve kimliğini ispat etme davranışlarına yönelik
hareketli bir dönemdir.
Bu yüzden, yönetici, statü belirleyici alanlarda toplumsal veya
siyasi ilişkiler düzleminde yer alması gerektiğine inanır.
Ya siyasi realitenin meydan okumalar düzleminde hayatla
bağlantısına vasıtalar arar.
Ya da emperyalizmin yönlendirmesiyle hamasi tavır ve davranışlar
bağlamında statü vasıtaları oluşturur ve militan ruhlu birey
olur.
Demem o ki; gençlik dönemi şahsiyet belirleme ve
kazanma dönemidir.
Şahsiyet ve kimlik aşamasının yoğunluğundan dolayı doğruyu
görememe ya da yanlışa yönlendirilme bittabi mümkündür.
Olumlu ya da olumsuz meselelerle yüz yüze geldiğinde akıl,
sabır, derinlik ve ufuk aksamaları olabileceği gibi aksine
başarıları edinim olarak hayatına geçirmesi de mümkündür.
Doğru yolda ilerlemek kaydıyla bu tür hedeflerin taliplileri
elbette gençler olmalıdır.
Genç her türlü muhatabiyette fiziki ve zihni dinamiklerinin
gücünden yararlanabilecek güç ve kuvvettedir.
Büyük meselelerde dahi büyüklerin gençlerin dinamizmini hayata
geçirmesi gerekir.
Gençten de böyle bir role soyunmasına istendiğinde ya da
kendisinin arzulaması durumunda muvaffak olabilecek hazırlığın
zemini oluşturulmuş olması elzemdir.
Siyaset, hayatla ilgili önemli bir meseledir.
Gencin siyasi partinin ya da hareketin fikrî eylemsel içeriğinin
karakterini incelemesi ve ihata etmesi gerekir.
Kendi fikri ve ideolojik tutumuna uygunluğunun diğer bir yandan
da kendisine koymuş olduğu hedef istikametinin çizgisinde olup
olmadığına bakmak zorundadır.
Hedef olarak belirlemiş olan siyasi hareketin gizli ve açık
karakterinin özelliklerini de bilmesi gerekir.
Sadece statü, makam ya da desinler hamaseti girdabına yönelmesi,
kolay lokma olarak boğulacağına delalettir.
Siyaset arenası kişinin kendi menfaatlerini tamamen
yok saymasını gerektiren bir hizmet arenasıdır.
Önceliğini şahsi menfaatinde tutanlara “hakkın adaleti” hem
medyanın tokadı hem de milletin tokadını aşkettirir ki bu değişmez
bir kuraldır.
Kişisel arzularını tatmin etmek adına hareket edilirse, temiz ve
halis çabaları gösterenlere de engel olunacaktır.
Sadece maddi gücün vermiş olduğu haksız özgüven ile siyasi
arenada yer almak ya da güzel konuşabilmenin dışında bir özelliğe
sahip olmaksızın bu arenada yer almak boşadır.
Siyasi realitenin bütün boyutlarının kavranması ve meselelerin
dikkatle irdelenmesi şarttır.
Ülkemiz ve bütün dünyada siyasi zemin kaygan durumdadır. Her an
yükselmenin gözlenebileceği gibi bu zeminde duramayarak yok olmak
da mümkündür.
Çünkü siyaset harmanının katmanları, girdapları, karanlık
dehlizleri ve uçurumları söz konusudur.
Böyle bir zemin üzerinde yol almak istenildiğinde her adımın
sağlam bir tespitle atılması gerektiği aşikârdır.
Müslüman insan ve genç, Allah’ın gücü ve kudretiyle bu arenada
siyaset bağlantılarını sağlamlaştırabiliyorsa olumsuz durumlar
olumlu sona ulaşır.
Allah’ın hesaba katılmadığı bir sorumluluğun çöküşü
hesapsızca olacaktır.
Din hayatın bütün aşamalarını kapsadığı yaşam tarzıdır.
Siyaset insanın yaşamıyla sınır koyabileceği bir alan
değildir.
Bu noktada dini kültür kavramları ile siyasi kültür kavramları
bütünleştirilerek uzman olunabilir kanaatindeyim.
Dinin, siyasetin bütününe yönelik bir kapsayıcılığı
olduğu gibi siyasi rolünde dinin sufleleriyle boyut
kazanabileceğini söyleyebiliriz.
Çünkü din, muhtevasında siyasi boyutunda bulunduğu hayatın
bütününü kapsayan rollerin sahibidir. Pek tabi siyasette içinde
dini rolün olduğu hayat standardıdır.
Nedeni ne olursa olsun fırsatçılık yapmak yerine analizlerle
hakkaniyetli bir bakış açısıyla yola çıkan hiçbir genç
kaybetmez…
Bu arena menfaatin değil insana ve vatana hizmet
etmenin yeridir vesselam.