FETÖ'nün 'mavi otobüs' yalanları deşifre oldu işte gerçek yaşananlar
Abone olFETÖ'nün tam 15 Temmuz haftasında ortaya çıkardığı Mavi Otobüs isimli sözde belgeselinde darbeye katılan öğrencileri masummuş gibi algı oyunuyla duygu sömürüsü yapılmıştı. Aslında 15 Temmuz'da yaşananlar gerçek mağdur ifadelerinde ortaya çıkıyor.
15 Temmuz darbe girişiminde başarısız olan Fetullahçı Terör
Örgütü (FETÖ), bu kez yurtdışına kaçan eski Hava Harp Okulu
öğrencileri ile "Mavi Otobüs" adlı sözde bir belgesel çekti. Kara
propaganda yapıp darbecileri mağdur göstermeye, gerçek dışı algı
oluşturmaya çalışan örgütün gerçek yüzü ise dava dosyalarında geçen
mağdur ifadelerinde tüm çıplaklığıyla yer alıyor. İşte o
otobüslerde yaşananlar...
Darbe girişimi sırasında en kanlı olayların yaşandığı yerler arasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü vardı. Aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişi bu köprüde şehit edildi. Köprüdeki darbeci hainler İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Davada olayın tanıkları ile darbe mağduru gaziler de dinlendi. O tanıklar FETÖ'cü Hava Harp Okulu öğrencilerinin caniliğini mahkemede anlattı. İşte Sabah gazetesinin haberine göre mahkeme tutanaklarına geçen o ifadelerden bazıları şöyle:
Mavi otobüs ezdi Harbiyeliler vurdu
*İhsan Toklucu: Köprü yolunda mavi bir otobüs gördüm. Önce halk
otobüsü sandım. Beni ezerek geçti, ileri gitti. Yanına gittik.
Tanklardan ateş edilince olayın ciddiyetinin farkına vardık.
Meydana çıkınca hiç uyarı yapılmadan bizi taramaya başladılar. Yere
yattım ama yerde vuruldum. Bizi vuranlar Hava Harp Okulu
talebeleriydi.
Tankla TOMA'yı vurdular
*Recep Safi: Köprüye vardığımda askeri öğrencileri taşıyan otobüs
geldi. Otobüsün manevralarıyla yaralandım. Otobüsteki askerleri
darbe yapıldığı konusunda uyarıp "Yapmayın, etmeyin" dedik ve engel
olmaya çalıştık. Onların içinden bir rütbeli bize "Çekilin, yoksa
ateş ederiz" deyip silah doğrulttu. Yaralandım. Hepsinden
şikayetçiyim.
Saniyede 100 kurşun
*Müşteki Yusuf Çiftçi: Köprüye ilk çıkanlardan biriyim. Yaralı
vatandaşlara yardım ettim. Harp Okulu öğrencilerini taşıyan mavi
otobüs tam teçhizatlıydı. Öğrencilerin başında hücum yelekli iki
rütbeli asker vardı. Rütbelilerle konuşup ikna etmeye çalıştık. Bir
tek ayaklarına kapanmadığımız kaldı ama bizi dinlemediler. Biri,
"Çekilin ateş ederim" diyerek kafama G3 doğrulttu. Otobüsü kullanan
şoför sanırım diğer araçlara çarpa çarpa geldiği için yaralanmıştı.
Üzerinde atlet vardı ve yaralıydı. "Yaralıyı bize verin, hastaneye
gönderelim" dedik, vermediler.
Benim silahını almaya çalıştığım bir öğrenci, "Askerliğim yanar" diyordu. Biz ise ona "Memleket yanıyor" dedik. Sakinleştirdik, su verdik. Öğrenciler, rütbelilerin arkasından tek sıra olarak indiler. Engel olamadık çünkü ellerinde silah vardı. Tek sıra halinde diğer askerlere doğru giderlerken, geride kalan birkaç tanesini yakaladık. Silahlarını alıp polise teslim ettik. Kaçanlar diğer askerlere katılıp bize ateş etmeye başladılar. Bu öğrenciler gelmeden önce bize saniyede 100 kurşun sıkılıyorsa, öğrenciler geldikten sonra bu sayı saniyede 200'e çıktı. Yaralılara yardım ederken de vuruldum. Hepsinden şikayetçiyim.
Hakimi çileden çıkardılar
15 Temmuz darbe
girişimi sırasında Yalova'daki askeri kamptan fatih Sultan Mehmet
(FSM) Köprüsü'ne destek amacıyla götürülürken Kavacık'ta yakalanan
70 Hava Harp Okulu öğrencisinin davası ise İstanbul 24. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde görülmüştü. Bu yargılama sırasında sanıkların savunma
ve sorgularında ise ilginç diyaloglar yaşandı. Mahkeme başkanı
Hulusi Pur öğrencilerden tek tek FETÖ ile ilgili bildiklerini
anlatmalarını istedi. İfadesi alınan öğrencilerin tamamı örgüt
üyesi olduklarını reddetti.
Pur ise "Reddedebilirsiniz, alakanız da olmayabilir ancak bildikleriniz vardır. Hava Harp Okulu'nda nasıl bir yapılanma vardı" diyerek bildiklerini anlatmalarını istedi. Öğrenciler, FETÖ konusunda verecekleri bilgileri olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı, araç komutanı Burhanettin Koyuncu'nun çok sayıdaki telefon görüşmelerini sorunca her defasında "Otobüsün arkasındaydım, duymadım" yanıtını alınca, "Vay arkadaş bu otobüsün arkası ne kadar genişmiş, herkes de arkada oturuyormuş. Bu nasıl iş anlamıyorum" dedi. Mahkeme başkanı Pur da "Halkın küfrettiğini, havadaki helikopterin sesini duyuyorsun ama yanındaki komutanın konuşmalarını duymuyorsun" dedi.
Mavi Otobüs'ü askerler de yalanlıyor
Belgeselde, askeri öğrenci Ragıp Enes Katran'ın Boğaziçi
Köprüsü'nde linç edilerek öldürüldüğü iddia edildi. Ancak
Katran'ın(öldü) yanı sıra, Üsteğmen Vedat Yıldız(öldü), Astsubay
İbrahim Gül (öldü) ve Uzman Çavuş Mustafa Çelik'in(öldü)
vatandaşlara silah sıktığı ve tankla top atışı yaptığı bizzat
darbeye katılan askerler tarafından ifade edildi:
* Hava Harp Okulu öğrencisi Mahmut Tokmak: Muhammed Furkan Tepe ve Ragıp Enes Katran bu şahıslara (sivillere) ateşle karşılık verdiler.* Kuleli Askeri Lisesi Hizmet Bölük Komutanlığı Hizmet Bölüğü'nden Mert Hürriyetoğlu: Binbaşı Ahmet Taştan diğer tanklardaki uçaksavarlara mühimmat yerleştirilmesi talimatı verdi. 'Ateş serbest' emri verdi. Üsteğmen Vedat Yıldız halkın üzerine doğru uçaksavarla ateş etti. Ön sıradaki halkın vurularak yere düştüğünü kendi gözümle gördüm. Vedat Yıldız hiç durmadan ateş ediyordu. Binbaşı Ahmet Taşkan G3 Piyade tüfeği, Başçavuş İbrahim Gül, G3 Piyade tüfeğiyle ateş etmeye başladı.
* Er Tunahan Kurt: Karşıdan vatandaşlardan 'teslim olun' çağrısı geldi. Ahmet Taştan 'teslim olun' diye bağıran tarafa top atışı yaptırdı. Top patlayınca ben iki metre uzağa savruldum"
* Er Ali Altıner (Şüpheli): 6-7 arkadaş ünimorkun arkasında otururken İbrahim Gül başçavuş 'Herkes ayağa kalksın, ölmek var, dönmek yok, siper almayanı ben vururum' diye bağırdı. Bir silah sesi geldi. Bizimle oturan askerlerden Kurtuluş isimli bir arkadaşımız öldü. Herhalde komutanlardan biri vurdu. Turgay Ödemiş, Ahmet Taştan, İbrahim Gül isimli komutanlar silah kullandılar. Ben vatandaşa doğru ateş ettiklerini gördüm...
Hava Harp Okulu 2. sınıf öğrencisi Mahmut Tokmak: Muhammed Furkan Tepe ve Ragıp Enes Katran sivillere ateşle karşılık verdiler. Ayrıca bu vatandaşlara olay yerindeki tanklardaki askerler de MG3 makinalı tüfeklerle karşılık veriyordu. Bu sırada bizden herhangi bir kimse yaralanmadı.
Er Kaya'yı darbeciler öldürdü
Kuleli Askeri Lisesi'nde görevli Ali Alanay: Bir askerin vurularak
öldüğünü gördüm. Silah sesi yakından gelmişti. O asker başından
vurularak yere düştü. İsmi Kurtuluş Kaya'dır ve bu arkadaşı ben
komutanlardan birisinin vurduğunu düşündüm.
1.Mekanize Piyade Bölüğü'nde görevli kamyon şoförü Hüseyin Palan: Başımızdaki uzman çavuşa teslim olmak istediğimizi söyledik fakat 'TSK'nın hiçbir üyesi teslim olmaz, gerekirse sabaha kadar savaşır yine de teslim olmaz, siz buradan çıkarsanız rütbelinin teki kafanıza sıkar' dedi. Binbaşının teki de bir arkadaşa silah dayamıştı 'sıkmazsanız kafanıza sıkarım' diyordu.