Fethullah Gülen'in içtiği bardakta kalan suyu...
Abone olEski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı yeni kitabı “Cemaat'in İflası / Hoca'nın Ayağının Kaydığı Yer" adlı kitabı ses getirdi.
Yeni kitabında Fethullah Gülen'e yüklenen kutsiyetinin
ileri derecede abartıldığını yazan Hanefi Avcı, hocanın içtiği
bardakta kalan suyun Cemaat mensupları tarafından içildiğini
söylüyor.
Bugün piyasaya çıkacak olan kitabında Avcı, “17-25 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı, cemaate muhalif kimse kalmayacaktı” diyor.
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Cemaat'in İflası / Hoca'nın Ayağının Kaydığı Yer" isimli yeni kitabında 'paralel yapının' yöntemlerini, yapılanmalarını ve hedeflerini anlattı. Tekin Yayınevi etiketiyle çıkan kitap ilk kez okuruyla İzmir Kitap Fuarı’nda buluşacak.
Paralel yapının hedef seçtikleri kişileri bertaraf etmek için
ilk etapta şahısların telefonlarını dinlediklerini kitabında dile
getiren Avcı, örgütün elde ettiği bilgileri şahsılara karşı şantaj
olarak kullandığını anlattı. Dinlenen şahıslardan elde edilen
istihbari bilgilerin ve sırların karşılıklı olarak kullanıldığını
ifade eden Avcı, amacın insanlar arasında sorun çıkarmak ve bundan
istifade etmek olduğunu dile getirdi.
ÖZEL HAYATI İNTERNETTE YAYDILAR
Paralel yapının dinlediği binlerce insanı özel hayatıyla şantaj
yaptığına kitabında değinen Avcı, özel hayatla ilgili bilgilerin
örgüt tarafından internette yayılarak tehdit aracı olarak
kullanıldığını dile getirdi. İnsanların onurunu zedeleyen
paylaşımlar yapıldığını aktaran Avcı, örgütün çok sayıda makamı
itaate mecbur kılarak, istediğini yaptırdıklarını kaydetti. Avcı,
örgütün dinleme sonrasında elde ettiği bilgileri yargı
mensuplarının aleyhinde kullandığını söylerken, çekilen gizli
fotoğraflar ve kayıtlar ile çok sayıda faaliyet yaptıklarını
söyledi. Avcı kitabında paralel yapının ikinci yöntem olarak ise
telefonlardan elde ettikleri bilgiyi kullanarak ihbarlarda
bulunduklarını yazdı. Dinlenen kişilerin yine kendi taraftarı
müfettişler tarafından incelendiğini ve şahıslara disiplin
işlemleri uygulandığını ifade eden Avcı, disiplin suçları ile çok
sayıda kişinin tayin ve terfi işlemlerine müdahale edildi”
dedi.
ORDU İÇERİSİNDE YARDIMCI GRUP
Cemaatin, Balyoz, Ergenekon, Casusluk, Fuhuş gibi operasyonlarda
ordu içerisinde var olan ciddi bir grubun desteğini alarak
zanlıların adreslerine yüzlerce askeri belge koyulduğunu anlatan
Avcı, Işık Koşaner'in nasıl dinlenildiğini ve servis edildiğini şu
cümlelerle anlattı: “Cemaatin ordu içerisinde ciddi bir güç
oluşturdu. Cemaatin ordu içerisinde meydana gelmiş çok sayıda olayı
eleştirip yazmış olması, gizli yapılan toplantıların dışarıya
sızdırılarak yayınlanması ve Genelkurmay Başkanı'nın dahi
konuşmalarının internette yayınlanmasının bunun göstergesi.”
GÖREVDEN ALMALAR 25 ARALIK'I ÖNLEDİ
18 Aralık'ta İstanbul Emniyeti'nin kilit şube müdürlerinin görevden
alınmasının, 25 Aralık darbe planını önlediğini söyleyen Avcı, 18
Aralık'taki müdürlerin alınmadığı taktirde 25 Aralık planlarını
mutlaka uygulayacaklarını kitabında anlattı. Avcı, planlarda
mahkeme kararını ileri süreceklerini söylediği cemaatin Başbakan'ın
yakınlarını dahi gözaltına alacaklarını ve çoğunun tutuklanacağını
anlattı.
TÜRKİYE CEZAEVİ OLACAKTI
Geniş çaplı tutuklamalarla hükümetinin düşürülmesinin planlandığını
ifade eden Hanefi Avcı, ilk tutuklamalardan sonra büyük davaya
başlama planlarının kurulduğunu yazdı. Yapının Selam-Tevhid
davasını ortaya çıkarmayı planladığını anlatan Avcı, bu planı şu
cümlelerle anlattı: “İkinci adımda üst düzey bürokratlar, bakanlar
ve MİT Müsteşarı dahil hepsi İran casusluğu yapmaktan gözaltına
alınıp tutuklanacaktı. Türkiye genelinde İKK faaliyetleri adı
altında muhalif herkesin susturulacaktı. Belirli suçlar isnat
edilerek tüm toplumun hizaya getirilmesinin planlandı.” Kitapta
anlattıklarının ne abartı ne de rivayet olduğunu yazan Avcı,
İstihbarat Teşkilatı'nın İKK bilgilerinin açtığı taktirde herkesin
planlananları net şekilde göreceğini de dile getirdi.
HER KESİMİ BİLİYORLAR 'MAHREMLERE GİRDİLER'
Türkiye genelinde emniyet istihbarat birimleri, tüm kamu kurumları,
siyasi partiler, STK, üniversiteler, basın mensupları, odalar,
borsalar, dini gruplar, cemaatler ve kanaat önderleri ile ilgili
tüm bilgilerin toplandığını kitabında anlatan Avcı, dinlenen ve
takip edilen şahısların en mahrem sırlarına ulaşıldığını ve
bunların dosyalar halinde hazırlandığını kaydetti. Avcı, İKK
dosyalarında cemaatin hükümetten sonra ikinci planda il, il bütün
toplum kesimlerine yönelik operasyonlarının hazırlık safhalarını da
görmenin ve bunu bir fotoğraf gibi seyretmenin mümkün olduğunu
yazdı.
Başbakanlığı dinleyin talimatı Akkaş'tan
Hanefi Avcı kitabında cemaatin dinleme skandalını ve gerçeğin
ortaya çıktıktan sonraki tavrını şu örnekle açıklıyor: “(Albay
Hüseyin Kurtoğlu görevdeyken) Bir gün yardımcısının kendisine
getirdiği bir evrakta 5 tane telefonun dinlenmesiyle ilgili
mahkemeden dinleme kararı talep ediyorlar. Yardımcısına sorar
“Bunlar neci, neyin nesi, niçin alıyoruz?” yardımcısı da
“Telefonları Savcı Muammer Akkaş verdi, bir örgüt mensuplarıymış,
onlarla ilgili karar alacağız” der. Konu Hüseyin Albay'ın dikkatini
çeker “Peki kime aitmiş, araştırdınız mı, kim kullanıyor, nerede
kullanıyor, nasıl faaliyetleri var?” diye sorar. Onlar da, “Savcı
verdiği için araştırmadık, zaten karar alınmasında bazen zorluk
çekiyoruz. Hiç olmazsa savcının kendisi verdiği için kolay karar
alabiliriz diye öylece hemen, çabukça yazdık, getirdik” derler.
Hüseyin Albay “Bunu araştırın, kim kullanıyor, nasıl kullanıyor,
hangi faaliyetlerde kullanıyor, ondan sonra teklif edelim”der.
Araştırıldığında bu 5 numaranın Başbakanlığa ait olduğu,
Başbakanlık ve onlara yakın çevre tarafından kullanıldığı
anlaşılır. Bunun üzerine öyle bir dinlemenin uygun olmayacağını
düşünerek savcıyı da rahatsız etmemek adına savcıya “Biz Jandarma
Genel Komutanlığı'na her dinlememiz, her faaliyetimiz hakkında
rapor vermek mecburiyetindeyiz. Bunlarla ilgili ne rapor verelim,
ne yazmamız lazım?” diye sorar. Savcı, Jandarma Genel Komutanlığına
böyle bir rapor verileceğini duyunca vazgeçin der ve telefon
dinleme talebi yazısı iptal edilir.”
ÇÖPÜ BİLE KUTSAL
Cemaatin inancında Gülen'in kutsal bir kişi olduğunun düşünüldüğünü
yazan Avcı, hocaya ilahi ilhamlar geldiğine inanıldığını anlatıyor.
Gülen'de olağanüstü bilgiler ve kudret olduğuna inanıldığını
söyleyen Avcı, cemaat içerisinde Gülen için 'O ne diyorsa doğrudur.
Hiç tartışılmaz. Çünkü onda akıl üstü, ilahi irade tarafından ona
verilmiş bilgiler ve kutsanmış şeyler vardır” diye düşünüldüğünü
söyledi. Gülen'e yüklenen kutsiyetinin ileri derecede abartıldığını
da yazan Avcı, hocanın içtiği bardakta kalan suyun dahi
dökülmediğini belirtiyor. Cemaat mensuplarının bardak içerisinde
kalan suyu içmeye çalıştıklarını da söylüyor. Avcı cemaatin
aşırılığını şu örneklerle açıklıyor: “Hoca'nın çayından artan,
bardağın altındaki çay parçası asla dökülmez. O çayı da herkes
gıdım gıdım almak suretiyle bir menfaat sağlamak ister. Hocanın
kullandığı hiçbir eşya boşa atılamaz, çöpe atılamaz. Hoca'nın
dışarı bıraktığı gömleği, Hoca'nın bir tek kazağı, Hoca'nın bir
tişörtü, Hoca'nın bir ceketi, cemaat için o kadar kutsal ve
değerlidir ki onu getirip en değer verilen, en önemseyen bir
kimseye hediye olarak verilecek kadar değerli bir hediye
halindedir. Hoca cemaat içerisinde bu denli kutsaldır. Yaptığı her
hareketin bir manası olduğu kabul edilir.”