Faik Işık’tan şike davasıyla ilgili şok açıklamalar
Abone olŞike davasında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın avukatlığını yapan Faik Işık, davayla ilgili ilk kez duyulan çok önemli açıklamala...
Şike davasında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın
avukatlığını yapan Faik Işık, davayla ilgili ilk kez duyulan çok
önemli açıklamalar yaptı. Işık’ın hedefinde ise “cemaat” vardı.
Twitter hesabından yaptığı açıklamada, şike davasıyla ilgili
cemaati suçlayan Avukat Faik Işık, “Şike dosyasından önce Aziz
Yıldırım, birilerince (hem de ordunun içinde birilerince) askeri
sırları açığa vurmak suçlaması yapıldı. Yani askeri casusluk davası
önce Aziz Yıldırım üzerinde icra edildi. Aziz Yıldırım, zoraki
sanık haline getirildi. Özel yetkiliye havale. İşte benim Aziz
Yıldırım’a yardımcı olmak istediğim an, o andır. Haberleştik ve
Trabzonspor - Fenerbahçe maçını birlikte statta izledik. Av. Şekip
Mosturoğlu ayarladı bu görüşmeyi. Yoksa birbirimizle Siirt
Jetpaspor yüzünden olayı yüzünden tartışmalı idik. V.B.Y tanıktır.
Aziz Yıldırım’ın Ankara Özel Yetkili Mahkemede görülen, üstelik
ordu içindeki birilerince başlatılan davaya ben ve arkadaşlar dahil
olduk. ‘Bu dava çok haksız ve sen mutlaka tahliye olursun başkan’,
dedim. Duruşmalar ilginçleşmeye başladı birden. Serkennnn hop, al
sana 3 Temmuz. Yine şokkk edici bir operasyon ve ortalığa bir anda
yayılan sarsıcı polis-savcı- hakim belgeleri. Bu davaya girmeyi
istemedim. Evde oturdum ve televizyondan, gazetelerden takibe
başladım. Medya savcıları, medya yargıçları, polis ibibikleri şakır
şakır şakıyordu. Ankara’daki dava aklıma geldi. O Özel Yetkili
Mahkemedeki davadan mutlaka beraat edecek konumdaydı. Askeri
ihalelerden yasaklayamayacaklardı. Ama bunca polis, savcı, hakim
dokümanları neyin nesiydi? Gizli soruşturma dosyası daha sanıkların
ifadesi alınmadan havalarda uçuştu. Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin
tabutuna çiviler sağlam çakılmıştı. Hem de operasyon başlar
başlamaz yeri bile belliydi: Metris mezarlığı” ifadelerini
kullandı.
“SAVCI DEĞİL, POLİSLER DOSYALARI KARIŞTIRIP TAPELERİ
ÇIKARTIYORLARDI”
Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin “ya kurtulursa” ihtimalini
değerlendiren kişilerin belgeleri UEFA’ya gönderdiğini anlatan Faik
Işık, “Dakika 1, gol 2: Hemen TFF bu belgeler ile iğfal edildi. Ya
kurtulursa diye bu dosya maalesef Frankofonlarca hemen UEFA’ya
iletildi. Bu şu demekti: Aziz Yıldırım’ın sadece tabutu değil,
mezar yeri ve makul görülecek ölüm sebebi raporu, gömü belgesi
hazırdı. Beraber çalışan avukat arkadaşlarımı gönderdim, ‘insani
bir ihtiyacı var mı’ diye. Bu sırada ilk alınanlar fırtına hızında
tutuklandı. Ben İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gitmedim. Çünkü kafam
allak bullak olmuştu. Ya anlatılanların yarısı doğruysa diye içim
kaldırmadı. Sıralarını bırakıp, geçmiş olsun diye girdiklerinde
Aziz başkan, ‘Faik yanımda olsun’ demiş. Arkadaşlara ‘gereksiz,
bunca meslektaş var’ dedim. Ben ve arkadaşlarıma ihtiyaç olmayacak
diye sevindim. Arkadaşlara sıralarını ısrarla ‘vekaleti olduğunu
söyleyenlere bırakın’ dedim. Bu davaya girmeme isteğimi güçlendiren
ikinci konu, Emniyet müdürlüğünde onlarca avukatın, Yıldırım’ın
avukatı olarak sıra beklemesi idi. Aziz Bey sonunda Beşiktaş’taki
DGM binasına getirildiğinde ben halen evde kafamda tartışmakta
idim. Neler oluyordu? Allak bulak ruh hali. Aziz Beyin Emniyette
kaldığı süre 2 günü geçti. 3, 4 derken süre bitti. Yakınları,
‘Başkan senin avukat olmanı istiyor’ dedi. Zor durumdu. İçeri
girdiğimde sorgu başlamıştı. Odanın içi klasör klasör dosya
doluydu. ‘Başka davalarındır, hepsi bir davanın değildir’ diye
düşündüm. Aziz Bey DGM savcısının yanına girerken, arkadaşlarıma
‘Faik gelsin’ demiş. Sorgu zaptına ismimi avukatı olarak yazdırmış.
kalktım gittim. Savcı değil, polisler dosyaları karıştırıp tapeleri
çıkartıyorlardı. Sorular bilgisayarda bir şablon da hazırdı. Demek,
arkası da hazırdı. Aziz başkan itiraz ettikçe Savcı neyin nerede
olduğunu bilen polisleri içeri çağırıyordu, dosyalara bakılıyordu.
Demek ki, iş başkaydı” dedi.
“BU DOSYANIN KARARI BELLİYDİ”
Aziz Yıldırım tapelere itirazlar edince asıllarının bulunması
gerektiğini anlatan Faik Işık, “Dosyaları hazırlayan polisler hangi
tapenin nerede olduğunu biliyordu. O kadar uzun süreli sorguydu ki,
su içmek, tuvalet ihtiyaçları için ara istedik. o zaman, ‘teslim
olmayalım, sonuna kadar direnelim’ dedim. Örümceğin ağları sağlam
örülmüştü. Dehşete düştüm manzara karşısında. Kafam attı, bu
dosyanın kararı belliydi. Biz de birkaç soru sorduk. Polisler bir
tapeye bulamayınca ben de yardımcı olayım diye dosyaları
karıştırırken hızlıca 4 klasörün içeriğini taramış oldum. HSYK’nın
tutumunu görünce artık özel yetkili hakim ve savcılar, polisteki
hükümeti istediği şekle sokan malum yapılanma, kurgu netleşti.
Uyduruk silahlar ve örgüt yapısı kurularak, çok failli bir suçlama
silahlı çeteye dönüştürülmüştü. HSYK’ya detaylı şikayet hazırladım.
Sonrası Fenerbahçe’nin adalet için isyanına dönüştü. Yasa yeniydi,
spor mahkemesinde değil özel yetkili mahkemeye sokulmak için
zorlanmıştı. Eğer TC hakim ve savcıları; işbirliği içerisinde
yargıyı kuşatmak değil de adaleti yetkinleştirmek isteselerdi;
iktidarlar etkisiz kalırdı. Hakim ve savcıların birbirlerini
kayırdıkları yargıdaki YARSAV-Cemaat ve onların kandırdığı
bakanlık; başka bir iktidar kavgasındalar. Başından beri olayın
içinde hakimler, davaya bakıyordu. yani kendileri pişirmiş,
kendileri yiyorlardı. Yüreği yeten ve sadece Türkiye Cumhuriyeti
savcısı, cumhuriyetin polisi ve milletin hakimleri olmak
isteyenler, susmayın artık, ayıptır. Şike dosyası seçmece
karpuzların sergilendiği dosya olmakla, onu hazırlayan polis, savcı
ve yargıçların da cezalandırılmasını gerektirir” açıklamasını
yaptı.
“HER ŞEYİ ANLATMAYACAĞIM ÇÜNKÜ…”
“Ey Türk Cumhuriyetinin evlatları; TC yargısı kendine hakim olmak
isteyen grupların hakimiyet mücadelesi alanı olmuştur. Uyanın, dur
deyin” diyen Işık şöyle devam etti:
“Dürüstlük mü istiyor bu ülke? İnanmıyorum, yalan. Eğer dürüstlük
isteseydik millet olarak hepimiz: önce yargıdaki örgütleri
temizlerdik. O dosyada birileri mahkum olacak şekilde, birileri
kurtulacak şekilde, birileri hiç olmayacak şekilde ayarlanmıştır.
uyutulan uyutuldu. Bir millet ne kadar dürüstse, polisi, savcısı,
hakimi, bürokratı, politikacısı, hocaefendisi, cemaatı, yurttaşları
o kadar dürüsttür. Ve sonra Fenerbahçe’nin adalet isyanı başladı.
Her şeyi anlatmayacağım çünkü yargıdaki suçlular, bu yüzden beni
yargılarken seyredersiniz. Politik partilerine göre gruplaşmayan ve
hocaefendisine bağlılığı ölümüne olanlara dur artık diyebilecek
yargı/polis var mı, görün artık. Bütün seçimlerden daha önemlidir
dürüst, mert, cemaat bağlısı ve işbirlikçileri olmayan, yürekli,
tek başına adam olabilen yargıçlar. Eşeğini dövemeyen şikesini
döver. Bu süreçte barom dahil, başıma bela olmakla kahraman olacak
çok saygın tip tanıdım. saygı duyamam.”
(İHA)