Facebook'ta nokta yazsanız kaybolmuyor!
Abone olİletişim uzmanı Fatih Akbaba, Facebook ve Twitter'ın aile ve çocuklar üzerindeki etkisini Twit-ül Havadis'e anlattı.
HATİCE KÜBRA
TWİT-ÜL HAVADİS
Sosyal medya bugün bir çok insan için bağımlılık düzeyinde. Saatlerce bilgisayar başında geçirilen zamanlar, ellerden düşmeyen akıllı telefonlar hayatımızın artık bir parçası halini aldı. Peki bu bağımlılık aile hayatını nasıl etkiliyor? Bugün boşanma davalarında delil olarak kullanılabilen Facebook yazışmaları aldatmaları ne kadar artırdı?
İletişim uzmanı Fatih Akbaba, sosyal medyanın aile ve çocuklar üzerindeki etkisini Twit-ül Havadis'e anlattı. Özellikle aile içi iletişim konularında seminerler ve danışmanlık veren Fatih Akbaba her şeyden önce zihinsel sadakatin önemine vurgu yapıyor.
Sosyal medyanın aile
içi iletişime etkileri
nelerdir?
İletişimi engelleyen bir duruma
geldiğinden dolayı aileye ve aile içi iletişime hem fiziksel hem de
ruhsal olumsuz etkileri var. Sosyal medya, ekranda bireyi, farklı
bir konuma ve mecraya yönlendirmektedir. Doğrusu bu sosyal
olmak mı yoksa sosyal olabilme uğruna bizi insan yapan önemli
değerlerin zamanla körelmesine hatta yokolmasına neden mi olmakta
bunu iyi görmek gerekir. Kendi ailesinde sosyal olabilmeyi
sağlayamayan bireylerin bir başkalarıyla ekran vasıtasıyla
sosyalleştim diyebilmesi ciddi bir soru işaretidir.
SOSYALLEŞME DEĞİL AÇLIĞI
BASTIRMA
Ekranda gece 3'lere kadar gezinen, yazışan ve zaman öldüren birisi sabahleyin geç kalkıyor ve günü uykuya emanet ediyorsa burada bir sosyalleşme değil açlığını bastırmak için bir arayış sözkonusudur. Kültürel konumu ne olursa olsun hatta mesleği ne olursa olsun kendini ekran karşısında kontrol altına alamayan bireylere dönüşüyorsak ve bu dönüşümden dolayı aileler zarara uğruyorsa bırakın aile içi iletişimi ailenin sağlam zeminlerden kaygan zeminlere geçmesine neden oluyoruz demektir.
KAFA DİNLEMEK İÇİN ÇOCUĞA SES ÇIKARMIYORLAR
Çocuklar açısından
sosyal medyayı değerlendirebilir misiniz? Bugün 7-8 yaşında
çocukların bile Facebook hesapları var. Bunların sakıncaları
nelerdir?
Yeni dönem aile bireylerinde
çocuklarına bir özgüven kazandırma yarışı başladı. Önce çocuk
olduklarını ve çocukça yaşamaları gerektiğini görmemiz gerekir.
Çocuklar, anne-baba en çok ne ile meşgul ise onlar da aynısını
yapıyorlar. Çocuk çevresinden etkilenerek bu duruma
düşmekteler. Çocuğun en önemli çevresi ise
ailesidir!
Kişilik bozukluğu, birey olamadan bireyselleşme, ikinci hatta bir üçüncü kişiliğe dönüşüm, yaşından ve çağından önce öğrenmemesi gereken durumları öğrenmesinin getirdiği ruhsal çöküntü, aile içerisinde kendini ispata dönük kullanım, özellikle çocuk istismarı ve her türlü tacizin önündeki engellerin kalkması gibi sayabileceğimiz sakıncalar var. Aileler de kafa dinlemek için çocuklarının bu durumuna ses çıkarmıyorlar. Bu hakikaten bir kişinin anneliğin ve babalığın ne demek olduğunu bilmediğini göstermektedir!
ÇOCUKLAR KAÇ YAŞINDA SOSYAL MEDYA KULLANMALI?
Çocuklara kaç yaşına kadar
Facebook-Twitter hesabı almak
sakıncalıdır?
Şimdi akıl-baliğ olmak diye bir
yerleşik kültür ve inancın ortaya koyduğu gerçeklikten bahsetmek
gerekir. Yani bir insanın akıl-baliğ dönemi ile birlikte
evrilmesi başka bir anlam kazanır. Artık hayatın kendisine
yüklediği anlamı ilk o zaman anlar. Doğal olarak fıtraten
de bu dönemle beraber çocukların gençliğe yani ergenliğe geçişini
görmekteyiz. Meselelere bakışı ve çözümlerine yaklaşımı yeni bir
boyut kazanmaktadır. Burada dikkat edilecek husus orta öğretim
sonuna denk gelen süre sonunda en ideali 15-16 yaş
döneminde anne-baba kontrolünde birlikte kullanılan sosyal medya
kullanıcısı olabilir. Ancak bunun da bir süre ile
sınırlandırılması mühimdir.
ZİHİNSEL SADAKATİN ÖNEMİ
Sosyal medyanın boşanmalara etkisi
olduğunu biliyoruz. Bunu önlemek için neler yapmalı? Sosyal ağlarda
hiç yer almamak buna çare
mi?
Asıl konuşulması
gereken bir duruma değindiniz. Ülkemizde her eve internet
sloganıyla başlayan bir süreç yaşadık. Ancak bunun nasıl
kullanılacağı ve güvenli internetin nasıl olduğu gerçeğini çok
sonra hayata geçirmeye başladık.
Her eve internet kazandırmak ne kadar doğrudur ya da ne kadar yanlıştır demiyorum. Her evde kullanılan internet ve sosyal medya mecrası bizi doğruya ve hakikate ulaştırmada ne kadar katkısı oldu bunu görmek gerekir.
Şimdi ev hanımlarının evde sıkılmaması adına ilk bakışta bir oyalama aracı gibi düşünüldü. Çalışan bay-bayan için ise günün yorgunluğu ve stresini atmada hatta evde birbirinden kopuk eşlerin birbirlerini daha az rahatsız etmesinde bir kurtarıcı gibi düşünenler de oldu. Bunların hepsi bir bakış açısı! Ancak bakış açılarımızın tamamı yüksek iradeniz ve aile olma sorumluluğunuzla ciddi bir anlam kazanacaktır. Bakınız tabiat boşluğu kaldırmaz. Özellikle de insanın duygusal boşluğu olmamalı. Bir varlığa inanma ihtiyacı gibidir duygunun kendisi! Burada benim seminerlerimde vurguladığım zihinsel sadakat kavramım ön plana çıkmaktadır.
Eşlerden herhangi birisi eşinden uzun zamandır ya da asla duymadığı nitelendirme ve hitap ile ekrandaki şahıs aracılığıyla karşılaştığında ilk soru işareti hatta ilk savunmasız kalışı başlıyor. Bilmemiz gereken hepimiz güzel ifadelerden ve yakıştırmalardan hoşlanmaktayız. Hele bu da sizin kendinizi iyi hissetmediğiniz döneme denk gelmişse işte savunmasızlığınız karşıya yenik düşmenize neden olacaktır.
YAZDIKLARINIZ ASLA KAYBOLMUYOR!
Bugün Facebook, bırakın boşanmaya sebebiyet vermesini boşanmaların maddi unsur belgesi olmaktadır. Bu oran % 50’lerin yukarısında. Özellikle buradaki yazışmalar ve fotoğraf paylaşımlarına dikkat çekmek istiyorum. Herkes aklını başına alıp iradesini aktifleştirip en önemlisi Allah’tan korkup, kuldan utanıp insanlık onuruna ve ahlakına aykırı bir yaklaşım sergilememeli! Özellikle anne-baba olanların arasında ve toplumun her türlü düşünce ve sınıf katmanlarında bu tür rahatsızlıkların artış gösteriyor olması, sosyal bilimcilerin ve kanun koyucuların dikkat edeceği bir durum arzetmektedir!
Hayır belki korkup çekinen olur diye ciddi bir uyarıda bulunalım; Hanımefendiler ve beyefendiler; Facebook'ta ve Twitter'da nokta yazsanız kaybolmuyor. Hatta eşler birbirlerinin bilgisayarlarına ve akıllı telefonlarına değişik casus yazılımlarla ulaşmaktadır. Anlayacağınız toplumumuzun genel gündemlerinden birisi de aldatıldığına inanan eşlerin bu konuda ki trajik yaklaşım ve tutumlarıdır! Eşler, birbirlerinin duygusal ve fiziksel doyumlarına hitap edemiyorsa bu konuda açıkça konuşmayı denediklerinde sağlıklı sonuç alacağız.
NELER YAPMALI?
Öncelikle taraflar bilgisayarı ihtiyaç dışında
açmamaları gerekir. Kadın olsun erkek olsun çoğunluğumuz ekran
karşısında inanılmaz zaman öldürüp bu zamanı öldürürken aramızdaki
güveni ve sevgiyi de öldürüyoruz! Bir insanın kendi zamanı
değersizse eşine duyduğu varsa duygular onlar da değersiz demektir.
Hiç kimse kendini kandırmasın!
Gece 2 ya da 3 gibi hatta sabaha kadar süren facebook
sohbetlerinde dertleşiyorduk mantığına geziniyorum bahanesine
sığınmamalı! Uyku gecenin nimetidir! Geceyi doğru
beslemezseniz işte sağlıksız günler o zaman başlar. Bugün
itibariyle bırakın Facebook hesabı açmamayı, ailesinden ya da
eşinden sakladığı birkaç değişik hesapla zaman öldüren insanlar
var!
SOSYAL MEDYA ERROR VERİYOR
Üzücü olan bir başka boyut ise evlilerin evlilerle olan facebook aldatmalarıdır ki, karşıdaki evli kadın bunu yapıyorsa benimkisi de yapabilir deyip kendi eşinden şüphelenen hasta ruhlular var. Eşiyle yapmadığı sohbeti bir başka evli bayanla duygusal anlamda yapıp, aynı zamanda eşinden şüphelenip şifrelerini alıp eşinin Facebook'undan diğer evli hanımefendiye yazıp bayan bayana yazışıyoruz havası verenlerin bile olması ne kadar acıtıcı ve insanı karamsarlığa sokan bir durum!
Eğer ki boşanmalarda etken olarak bu kadar oran varsa bu
sosyal medya sağlıksızlık erroru veriyor ve hepimiz muhasebesini
iyi yapmalıyız! Aileniz Facebook'tan önemsizse ya da önemliyse ona
göre tavır alın!
Bazen ortaya tercih sebebi olarak çıksa da aile tercih edilme
durumuna getirilmemeli. Aile bir tercih sebebi değil toplumun
sürekliliği açısından kaçınılmaz bir yapı taşıdır. Zira
aile vatandır! Aile dağılırsa bozulursa vatan dağılır ve elden
çıkar!
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice Kübra