Ezidi vekil: Bize asıl ihaneti Arap kirvelerimiz yaptı! IŞİD’i onlar getirdi!
Abone olEzidi milletvekili Vilan Daxîl, IŞİD'in soykırımıyla yüz yüze kalan Ezidi Kürtlerin Irak'ta yaşadığı trajediyi anlattı: Bize asıl ihaneti Arap komşularımız ve kirvelerimiz yaptı. IŞİD’i onlar getirdi!
Ezidi milletvekili Vilan Daxîl, Irak’ta Irak Şam İslam
Devleti’nin (IŞİD) yaptığı katliamları anlattı. Daxîl, “Bize asıl
ihaneti komşularımız yaptı. IŞİD’i oraya onlar getirdi. Güya
dostlarımız, tanıdıklarımız, kirvelerimizdi. Böyle bir şey
yapmazlar diyorduk. Onlar saldırınca kuvvetimiz kırıldı”
dedi.
Özgür Gündem gazetesinden Ersin Çaksu ve Önder
Elaldı, Ezidi vekil ile, IŞİD’den kaçan Şengal Dağı’ndaki Ezidilere
yardım götüren helikopterin düşmesi sonucu tedavi gördüğü
İstanbul’daki hastanede görüştü.
Özgür Gündem’de yayımlanan röportaj şöyle:
IŞİD'İ ONLAR GETİRDİ
Hastanede görüştüğümüz Êzidî vekil Viyan Daxîl, Şengal katliamına
ilişkin gazetemize çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Katliamın en
büyük sorumlusunun kirveleri olduğuna dikkat çeken Daxîl, ‘Bize
asıl ihaneti komşularımız ve kirvelerimiz yaptı. IŞİD’i onlar
getirdi’ dedi
KİRVELERİMİZ IŞİD'LE BİRLİKTE SALDIRINCA
KUVVETİMİZ KIRILDI!
IŞİD çetesinden kaçarak Şengal Dağı’na sığınan Êzidî halkına
yardıma giderken helikopteri düşen ve yaralanan Daxîl, İstanbul’da
tedavi görüyor. Hasta yatağında gazetemize konuşan Daxîl, “Bize
asıl ihaneti kirvelerimiz yaptı. Onlar IŞİD’le birlikte saldırınca
kuvvetimiz kırıldı” dedi.
TÜM KÜRDİSTAN EZİDİLERİN YARDIMINA
KOŞMALI
Bazı Arap aşiretlerinin saldırıda aktif rol aldıklarını belirten
Daxîl, “Onlar kirvelerimizdi, beklemiyorduk” dedi. Şengal’e özel
statü verilmesi gerektiğini de vurgulayan Daxîl, “Bütün Kürdistan,
Êzidîlerin yardımına koşmalı. Birlik olarak topraklarımızı canla
başla savunmalıyız” dedi.
ASIL İHANETİ KİRVELERİMİZ
YAPTI!
Viyan Daxîl’i Irak Parlementosu’nda Êzidî halkının yaşadığı
katliamı dünyaya duyuran çığlıklarıyla tanıdık. Kendisi de Êzidî
olan Daxîl, halkına yardım ulaştıran bir helikopterin düşmesi
sonucu yaralandı. Tedavi için Türkiye’ye getirilen Daxîl ile
hastanede görüştük. Daxîl, Şengal’deki katliama ve sürgün giden
Êzidî halkı için neler yapılacağına ilişkin değerlendirmelerde
bulundu. Katliamın en büyük sorumlusunun komşularının olduğuna
dikkat çeken Daxîl, katliamlarda hep önümüze çıkan bir trajediyi şu
şekilde özetledi:
“Bize asıl ihaneti komşularımız yaptı. IŞİD’i oraya onlar
getirdi. Güya dostlarımız, tanıdıklarımız, kirvelerimizdi. Böyle
bir şey yapmazlar diyorduk. Onlar saldırınca kuvvetimiz
kırıldı”.
Birçok ülkeye dağılan halkı için de Birleşmiş Milletler öncülüğünde
kampların kurulması gerektiğini söyledi. Ardından da farklı
ülkelere sürgün giden özellikle Müslüman ülkelere dağılan
Êzidîlerin beyaz soykırımla karşı karşıya kalabileceğine vurgu
yaparak inanç özgürlüğünün olduğu yerlere göç etmek istediklerini
ifade etti. Ayrıca Şengal ve Kürdistan’ın birlik ruhuyla
savunulması gerektiğine vurgu yaptı.
Öncelikle sağlık durumunuzu sorarak başlamak istiyoruz.
Durumunuz nasıl, kendinizi iyi hissediyor musunuz?
Şimdi daha iyiyim. Teşekkür ederim.
Helikopter kazası nasıl gerçekleşti, kazaya ilişkin neler
söylemek istersiniz?
Şengal Dağı’nda mahsur kalan halkımız için helikopterle yardım
götürmüştük. Peşhabur’dan yola çıktık. Biraz yiyecek, su ve ilaç
götürmüştük. Bunları teslim edip, oradan da yaşlı, çocuk ve ağır
hasta olan bazı kişileri alacaktık. Duhok’a dönecektik. Orada o
erzağı indirip ve bazı hastaları aldıktan kısa bir süre sonra
helikopterimiz düştü.
SADECE İZLEMEKLE
YETİNDİK!
Şengal’de nasıl bir manzara ile karşılaştınız, oradaki
tabloyu biraz anlatabilir misiniz?
Durum çok kötüydü. Birçok yaşlı, kadın ve çocuk orada perperişan
haldeydi. Dağın zirvesine iniş yaptık. Hâlâ aşağıdaki yamaçlardan
tepeye doğru tırmanış vardı. Halk tepeye doğru çıkmaya çalışıyordu.
Durumları çok kötüydü. Küçücük çocuklar, yaşlılar, hasta ve hamile
kadınlar gördük. Helikopterden hemen hemen çoğunu izledik.
Elimizden bir şey gelmiyordu. Sadece izlemekle yetindik.
Peki orada bir özsavunma gücü var mıydı? Halkın güvenliğini
kim sağlıyordu?
Bulunduğumuz yerde peşmerge vardı, PKK vardı, YPG vardı. Şengalli
gençler vardı. Güvenliği onlar sağlamaya çalışıyorlardı. Ama halkın
çekildiği Şengal Dağı küçük bir dağ veya bölge değil. Geniş bir
alan ve halk bu alana dağılmıştı.
Şimdi IŞİD’in bu saldırılarından sonra Êzidî halkı dört bir
tarafa dağıldı. Güney, Kuzey ve Rojava Kürdistanı’na da dağıldı.
Yine Avrupa’ya gitmeye çalışanlar var.
Evet ortada çok zor bir durum var. Halkımız yerinden yurdundan
edildi. Bu halkın daha fazla dağılmaması için acil olarak kampların
yapılması gerekiyor. Orada kısmi de olsa ihtiyaçları sağlanırsa
belki bu kadar darmadağın olmazlar. Bu Kuzey’de olabilir, Güney’de
olabilir, Rojava’da olabilir. Bu kamplar Birleşmiş Milletler
güvencesinde olursa çok daha iyi olur. Destek gerekiyor. Yardımlar
gerekiyor. Halkımız Zaxo’da, Duhok’ta oraya buraya dağılmış
durumda. Ve durumları da çok kötü. Bizim böyle bir çözüm umudumuz
var. Beş gündür buradayım. Çok sayıda parlamenter, siyasetçi ve
dost ziyaretime geldi. Ben bunları onlara da aktardım. Umuyorum ki
onlar da bunun üzerine düşecekler.
ARAP KOMŞULARIMIZ EVLERİMİZ TALAN ETTİ!
IŞİD'İ ONLAR GETİRDİ
Êzidîlerin tekrar Şengal’e, Şêxan’a veya Laleş’e dönme
durumu nasıl olacak?
Evet, halkın Şêxan, Laleş gibi yerlere dönüşü gerçekleşecektir. Ama
Şengal şimdilik biraz zor görünüyor. Çünkü Şengal’de evlerimizi
yıktılar, halkın evini eşyasını talan ettiler. Kadınlar kaçırıldı.
İnsanlar katledildi. Bunların hepsi çok büyük acılar. Büyük
trajediler. Bizim tek sorunumuz IŞİD olmadı. Bize asıl ihaneti
komşularımız yaptı. O Arap komşularımız bizim evlerimizi talan
etti. Onlar IŞİD’i oraya getirdiler.
Öyle ciddi bir destekleri oldu mu?
Tabi tabi onlar yaptı. Bir IŞİD’liler Afganistan’dan mı gelmiş,
Pakistan’dan mı gelmiş ya da Suudi Arabistan’dan mı gelmiş, onlar
öyle tek başlarına yapamazlardı. Bir kanepeyi veya ev eşyasını alıp
ne yapacaklar. Asıl hainlik içerisinde olan komşularımız oldu.
Halkın eşyalarını çaldılar. Talan ettiler...
750 EZİDİ KADINI
KAÇIRILDI
Daha önce kadınların kaçırıldığını ve pazarlarda
satıldığını söylediniz. Elinizde herhangi bir sayı var
mı?
Oradayken, yani bu hadise olmadan önce, yaklaşık 600 kadın
kaçırılmıştı. Fakat önceki gün Koço Köyü’nde 150 kadının daha
kaçırıldığı bilgisi geldi bize.
Irak Parlamentosu’nda bir çığlığınız oldu dünyaya. Êzidî
halkına karşı çıkarılan 73’üncü fermana karşı bir çığlığınız oldu.
Bu çığlık katliamın görünür kılmada önemli rol
oynadı...
Evet ben bir Kürt partisinin milletvekiliyim ama aynı zamanda Êzidî
halkının temsilcisiyim orada. Parlamento’daki beyanımdan 2 gün önce
Êzidî katliamı başlamıştı. Bu acıyı yakından biliyordum. Çok kötü
şeyler yaşadıklarını biliyordum. Onları orada anlatmak istedim. İyi
de oldu. Bütün parlamento beni destekledi. Bütün siyasi partiler ve
Irak hükümeti ve Kürdistan hükümeti destekledi. Dünya’da da bunun
bir etkisi oldu diye düşünüyorum. Orada elimden gelen oydu.
Êzidî halkımızın göç ettiği yerlerde din değiştirme ve
beyaz soykırım politikalarına maruz bırakılmaya çalışıldığına dair
haberler geliyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Yok yok bunu kabul etmeyiz. Nerede olursa olsun biz bunu kabul
etmeyiz. Eğer bir yerlere gideceksek de inanç özgürlüğünün olduğu
yerlere göç ederiz. Bu da Avrupa gibi ülkeler olabilir ancak. Arap
ve İslam ülkelerine gitmeyiz. İslam ülkelerine gitmek istemiyoruz.
Buralarda da zorluklardan ve baskılardan kurtulacağımızı
düşünmüyorum.
Şengal’e tekrar dönüş sağlanırsa nasıl model
öngörüyorsunuz, Şengal nasıl bir statüde olmalı?
Şimdi benim bazı barış ve insan halkları örgütleriyle görüşmelerim
var. Yine Birleşmiş Milletler nezdinde görüşmelerimiz olacak. Kendi
topraklarımızda güven içerisinde yaşamak için özel bir statü talep
edeceğiz. Uluslararası güvence altında olacak burası. Bu Birleşmiş
Milletler olabilir. Bunlarla görüşmelerim var. Umarım olacak.
TOPRAKLARIMIZI BİRLİKTE
SAVUNMALIYIZ
Şimdi Şengal’de Şengal Direniş Birlikleri kuruldu.
Birliklere ne söylemek istersiniz?
Öncelikle hepsine teşekkür ediyorum. Şimdiye kadar orada bizi
savunan herkese teşekkür ediyorum. Bundan sonra da birlik olmalıyız
artık. Birbirimizin elini tutmalıyız artık. Ve Şengal’imizi
kurtarmalıyız. Bundan sonra da birbirimizin bu birlik elini
bırakmamalıyız. Topraklarımızı el birliğiyle savunmalıyız ve bu
birlik ruhunu yarınlara taşımalıyız.
IŞİD'LE BİR OLUP
SALDIRDILAR
Oradan göçen halkın büyük bir bölümünün silahlarının
olmadığı söylendi. Eğer silahlar olsaydı öyle kolay giremezlerdi
deniliyor. Gerçekten silahlar yok muydu?
Elimizdeki silahlar hafif silahlardı. Küçük bireysel silahlardı.
IŞİD’in gelecek olan gücünün de o kadar fazla olacağını tahmin
etmedik. Gelecek kişilerin sayısı üç yukarı beş aşağı bellidir
diyorduk. Ona göre de silahımızı hazırladık. Çevremizdeki Arap
köylerinin de onlarla birlikte hareket edeceğini tasavvur edemedik.
Onlar da IŞİD ile bir olup saldırdılar. Bunu tahmin etmiyorduk. En
fazla 200-300 kişinin geleceğini düşünüyorduk. Elimizdeki
silahlarla da kendimizi savunur püskürtürüz diye düşünüyorduk.
Fakat o çevremizdeki köyler, güya dostlarımızdı, tanıdıklarımızdı,
kirvelerimizdi. Araplar komşularımızdır, böyle bir şey yapmazlar
diyorduk. Onlar saldırınca kuvvetimiz kırıldı. Kirvelerimizdi
bunlar ama gelip evlerimizi talan ettiler ve insanlarımızı
katlettiler. Beklemiyorduk açıkçası.
Viyan Daxîl kimdir?
1972 yılında Musul’da dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle
Musul, Şengal, Rewandûz ve Hewlêr gibi birçok kenti yaşadı. İlk ve
ortaöğretimini Hewlêr ve Şengal’de tamamladı. Laboratuvar bölümünü
okudu. Masterını da cilt hastalıkları üzerine yaptıktan sonra
Selahaddin Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya
başladı. Son iki dönemdir de Irak parlementosu milletvekilliğini
yapıyor.