Türkiye 24 Haziran erken seçim sürecine girdi ya, bu
günlerde Ankara’ya kim giderse gitsin mutlak aday gözüyle
değerlendiriliyor. Benim de siyasi geçmişimdeki girişimlerimden
dolayı olsa gerek son 2 gündür Ankara’da bulunmam doğrudan bu tür
değerlendirmelere yol açmış.
Evet adaylık için kulis de yaptım diyebilirim. Ama kendim
için değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan için.
Çünkü son birkaç günün en önemli gündemi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı
devirmeye yönelik ittifak arayışlarında şer cephesinin oluşması ve
bir dönem kader birlikteliği yaptığı eski Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün çıkarılmak istenmesi.
Oyun içinde oyun var. Pensilvanya’nın müdahalesi var.
Dolayısıyla böyle bir dönemde hepimizin karınca kararınca
Cumhurbaşkanımıza ve onun nezdinde devletimize sahip çıkması
gerekiyor.
Biz de bu amaçla Ankara yollarına düştük. Aynı zamanda
Kılıçdaroğlu’na da tepkimizi gösterelim istedik.
Zira;
CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Pazar günü
Silifke’deki Yörük Türkmen Çalıştay’ında “Osmanlının zulmüne
karşı bu çadırlarda ne mücadeleler verildi” sözlerini bu milletin
ferdi ve bir yörük kızı olarak kabul etmemiz mümkün değil.
Yörükler ve Türkmenler Osmanlının kurucu mayasıdır. Asla
ve asla devletine karşı başkaldırmamış, yokluğuna, yoksunluğuna,
ihmalkarlığına rağmen dimdik her daim devletinin ve milletinin
yanında canla başla yer almıştır. Kılıçdaroğlu tarihi çarpıtan
sözleriyle halkı ayrıştırmaya, kin ve nefret tohumu ekmeye yönelik
eylem ve çaba içine girmiştir.
İşte Kılıçdaroğlu’nun tarihi çarpıtan bu sözlerine istinaden
salı günü Osmangazi Yörük Türkmen Dernekleri olarak
Cumhurbaşkanımıza destek için yörük kıyafetlerimizle AK Parti Grup
Toplantısı’na katıldık. Burada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’a, yörükler olarak Devlet Başkanımızın yanında
olduğumuzu, ayrıştırıcı değil, birleştirici unsuru olarak
milletimizin yanında olduğumuzu söyledik. Kılıçdaroğlu’nun
sözlerine öyle içerlemişiz ki, hayatımda ilk defa kendimi elleri
havada Grup Toplantısı’nda tribünden “Yörükler burada Reisinin
yanında” sloganını atarken buldum.
O da bizim yöresel kıyafetli olarak salonda bulunmamızdan
ve kendisine mesajımızı iletmemizden öyle memnun kaldı ki,
yüzünde haftalardır yer etmiş olan sert ve yorgun ifadenin
bir an da olsa kaybolduğunu görmek bize memnunluk verdi.
******
******
******
Bizim gibi Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden rahatsız olan
birisi de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül
Sayan’dı. Kendisiyle ikinci gün Birlik Vakfı ile Türk Tarih
Kurumu‘nun başkanlığında gerçekleştirilen Anadolu Kadınları
Teşkilatı Bacıyan_ı Rum izinde Türk Kadını konulu programında
görüştük.
Dedi ki: “Ben de bir yörük kızı olarak Kılıçdaroğlu’nun
sözlerini kabul etmem mümkün değil. Derhal kendisinden özür
dilemesini bekliyorum”.
Aynen öyle…
******
******
******
Ankara’nın siyasi havasına gelince;
Parçalı bulutlu ve dağınık dersek abartmamış oluruz.
Orada kaldığım iki gün hem Meclis hem de AK Parti Genel Merkezi
ile değişik kurum ve kuruluşlar ile STK’larda temaslarda da
bulundum. Erken seçim istemelerine rağmen 24 Haziran tarihine
hazırlıksız yakalanan muhalefetin hala ittifak kurma çabalarında ve
Cumhurbaşkanı adayı çıkaramayışı ile Abdullah Gül’e götürülen
teklif en önemli gündem maddesini oluştururken, özellikle Ak Parti
cephesinde ve ittifak oluşumunda bir tek kişinin yeri garanti idi,
o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın.
Şu bir gerçek ki, ister Abdullah Gül isterse bir başka isim
Erdoğan’ın karşısına çıkarılsın bu millet yoluna Erdoğan ile devam
etme kararlılığında. Aklı selim hiçbir vatandaş, ülkenin içeriden
ve dışarıdan ablukaya alındığı böylesine kritik bir dönemde
şoför değiştirerek yol kazasına maruz kalmak istemiyor.