Paralel Devletin ihmali olmakla beraber, Terör örgütü
14 Kürt ilini istila ederek sokaklara, duvarların dibine, kapı
eşiklerine bombalar, mayınlar yerleştirdi ve “buralar benden
sorulur” dedi.
Bu durumun devlet tarafından da millet tarafından da
kabul edilemeyeceğini hiç düşünmediler mi? Düşünmediniz mi? Niye
size soruyorum çünkü ilgisiz kalarak bu faciaya göz yumdunuz,
günahına ortak oldunuz.
Ben bir Kürt vatandaş olarak bunun böyle
sürmeyeceğini adım gibi biliyordum. Çünkü şundan emindim ki devlet
bu işi başarmazsa şayet halk bunları bu diyarından kovacaktır.
Bunlar ruhen Kürt olan kimseler değildi.
Her nedense o zamanlar onların yanında duruyormuş
gibi bir duruş sergilediniz yani devlet onları tuzağa çeker gibi
bir duruşla hata yaptı, siz de onların ölümüne rıza gösterir gibi
bir yaklaşımla onlara cesaret verdiniz Onların ölümünden
mesulsünüz, suç ortağısınız.
Çukur siyasetinin başladığı günden bu güne kadar
öldürülen insanların günahı %50 kandilinse %50 de sizin ve FETÖ
tipi devlet yapılanmasının olduğuna inanıyorum.
Ben o zaman hendeğin önünden de arkasından da sorumlu
olduğumuzu söyleyerek, üzüntülerimi ifade etmiştim.
Seni başkan yaptırmayacağız dediniz
başaramadınız,
Tek adam yönetimini istemiyoruz dediniz
başaramadınız,
Öz savunma, öz yönetim dediniz başaramadınız,
Neden başaramıyoruz diye kendinizi hiç sorguladınız
mı? Cevabını bilmiyorsanız ben söyleyeyim çünkü bunların hiç biri
Kürt halkının talepleri değildi de ondan başaramadınız.
Siz de biliyorsunuz ki barış ve huzur sürecinin
mimarı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır ve ona düşmanlık
yaparak bu konuda mesafe almak mümkün değildir. Peki hal böyleyken
niye işi yokuşa sürüklediniz?
Benim HDP yönetiminden talebim şudur. Senin bu
ülkenin geleceğiyle ilgili, Kürtlerin geleceğiyle ilgili plan
projen nedir? Barış derken neyi kast ediyorsun? Bunun cevabını
bilmem lazım ki ona göre sizinle ilgili yorum ve değerlendirme
yapabileyim.
16 Nisan referandumunda neye “hayır” dediğinize anlam
veremedim, kampanyanızın da elle tutulu yanı yoktu.
Ya “yetmez ama evet” deseydiniz ya da “boykot”
etseydiniz bir derece anlam anlaşılır olabilirdi.
Siyasi oluşumlar toplumsal sorunların çözümü için
birer araçtır. Baktınız ki tarzınız tutmuyor genel kurulla
değiştireceksiniz ve kendini yenileyeceksiniz.
*Mesela bu eş başkan belası bu partiyi en başında
vuruyor.
Vazgeçeceksin arkadaş!
*Kanton komün belası tutmadı vazgeç kardeşim!
*Öz yönetim, öz savunma gücü işe yaramadı vazgeç
kardeşim!
Bunların hangisi Kürtlerin derdiyle, değerleriyle,
kültürüyle bir alakası var soruyorum.
Siyaset iş olsun diye yapılmaz? Baksanıza her geçen
gün geriliyorsunuz? 10 bin genci ve milyar dolarları yanlışınıza
kurban ettiniz, hala da yanlışta diretiyorsunuz siz kime
yeminlisiniz diye sormadan edemiyorum.
Kürtlere öyle yanlış yalan şeyler ürettiniz ki ne
dünyada ne de ahrette işlerine yarar yanı var. Yani meşhur deyimle
“xesireddünya velaxireh” yani dünyada da ahrette de Kürtleri zarara
soktunuz.
Bence bu yanlıştan dönün ve Hak ve halk için siyaset
yapın (elo/celo)’nun peşine düşmeyin!
Siyasetinizi kandilden indirin, dağdan indirin, genel
kurulunuza taşıyın, orada şekillendirin, ama’sın değerlendirin ta
ki Mecliste varlığınız hissedilsin.
Benden söylemesi.