Her şeyden önce 12 Eylül Anayasası'ndan az daha kurtulmuş
olacağız fena mı olacak?
Ne hikmetse bu 12 Eylül anayasası ülkemizin üzerinde kabus gibi
bir korku oluşturmuş, neredeyse herkes bu yasayı değiştirmek lazım
dediği halde bir türlü değiştirilemiyor tam da 35 yıllık bu
anayasayı yamalı bohça haline getirdik, ama bu milleti bir türlü
onun aksaklıklarından kurtaramadık.
12 Eylül Anayasası'na göre yetkileri fazla, sorumluluğu az bir
Cumhurbaşkanımız vardı, bu paketle Cumhurbaşkanı sorgulanabilir bir
konuma geliyor.
Eskiden Cumhurbaşkanı meclisi feshedebilirken şimdi seçim
yenilme kararını alabilir ama kendisi de seçime gitmek durumunda
kalır, üstelik ikinci defa seçim yenileme kararını verirse kendisi
cumhurbaşkanlığına aday bile olamaz, nerde kaldı canı istedi diye
meclisi feshetme uydurması.
Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarılarak devletin işleyişi
hızlanacak ancak KHK yürürlükte olan kanunlara aykırı olamaz.
Bütçeyi Cumhurbaşkanlığı yapar, ama onayı meclisten
alır.
Dolayısıyla halk adına ikili katkı alır, hem cumhurbaşkanlığı
hazırlar hem de vekillerin onayından geçiyor. Eskiden Hükümet
vekillerin parmak hesabıyla bütçe yapıyordu üstelik Devlet Planlama
onayından da geçmek durumundaydı, neyin nesiyse bu Meclis üstü
kurum onu vesayetçilere sorun, “hayır”cılara
sorun, şimdiye kadar muhalefetin bunu dile getirdiğine hiç şahit
oldunuz mu?
Askeri mahkeme ve sıkıyönetim artık yok, OHAL kararı da meclis
onayıyla olabiliyor.
Bakanlar dışarıdan atanıyor, yani alanının profesyonel
elemanları kurumların bakanı durumuna geriliyorlar, fena mı
oluyor.
Vekil Bakan olmak isterse istifa etmesi lazım, bir daha dönüşü
de yok, dolayısıyla yürütme erki meclisin dışına çıkıyor.
Artık Cumhurbaşkanı ile Başbakanlar arasındaki didişmeleri
yaşamayacağız çünkü bu sistemde Başbakan yok. Cumhurbaşkanı
yardımcıları var. Bürokratlar Cumhurbaşkanlarının emrinde işini
yapmayan/yapamayan gider, o kadar.
17 Nisan’dan tez yok aslında bizim seçim yasası üzerinde
durmamız lazım. Şaka bir yana eğer vekil adayları şimdiye kadar
olduğu gibi liste usulü ile aday olurlarsa asıl felaket orada.
Ya %10 barajına ne demeli, malum Türkiye geneli %5 oy alan bir
partinin lideri Cumhurbaşkanı adayı olabiliyor, seçim barajı bir an
evvel bu düzeye çekilmelidir. Ayrıca vekil adaylarının sıralaması
eskisi gibi genel başkanın iki dudağı arasında olursa vay halimize.
Bari liste olsa da sıralama ya kura ile olsun, ya da tercih sistemi
ile vekil seçilsin, o zaman nispeten lehimize olacak, meclisin
kalitesine katkı yapacak.
Aslına bakarsanız vekil seçimi açısından daraltılmış bölge usulü
vekillerin seçimini sağlamak en iyisidir. Bir vatandaş olarak
özellikle ve öncelikle daraltılmış bölge seçim sistemi üzerinde
durmamız lazım.
Daraltılmış bölge sisteminde bir şehrin kaç vekili olursa her
vekil adayının bir seçim bölgesi olur ve her vekil partisi
açısından birinci sıra vekil adayıdır. Yani tabir yerindeyse muhtar
seçer gibi vekil seçilecektir. Böyle bir seçimi
gerçekleştirebilirsek bir yandan meclise nitelikli vekil gönderme
imkanımız olacak, diğer yandan bağımsız bir çok vekil meclise
gitmiş olacak diye düşünüyorum.
Zaman içinde referanduma sunulan anayasa paketinin diğer
maddelerini de ele alacağız inşallah. İncelediğim kadarıyla 18
madde arasında bu maddeye hayır diyebileceğimiz sakıncalı bir madde
yoktur.
Belki eksikleri vardır, eğer ana muhalefet, yavru muhalefet
paketin hazırlanmasına katkıda bulunsaydı bir yandan paket daha
zengin bir hale gelirdi, diğer yandan bekli referanduma bile
gitmeye gerek kalmazdı.
Referandumun “evet” in leyine çıkması
dileğiyle…