Eskiden 'bayram gazetesi' vardı
Abone olEskiden bayram gazetesi vardı. Partiler üstü, gazeteler üstü, renksiz, kokusuz, tam tarafsız bir gazeteydi o. Mehmet Barlas Bayram Gazetelerini yazdı
Sabah yazarı bugün eski 'Eski bayramlarda bayram gazetesi"
vardı... diye yazarak özlemini dile getirdi.
Arada bir nostaljik takılmakta yarar var. Üstelik bayramlar,
nostaljiye en uygun zamanlardır.
Eski bayramlarda mutlaka "Dargınlar barışmalı, kin ve nefret
duyguları rafa kaldırılmalı, kırgınlar birbirlerini affetmeli"
içerikli mesajlar yayınlanır, konuşmalar yapılırdı.
Bayram gelince siyasi kavgalara ara verilir, bir çeşit ateşkes ilan
edilirdi.
Bayramdan sonra her şey kaldığı yerden devam etse bile, 3-4 günlük
bir nefes alma süresi yaşanırdı.
Belki de bunun sebebi, Ramazan ve Kurban bayramlarında, günlük
gazetelerin yayınlanmamasıydı. Gazeteciler Cemiyeti'nin "Bayram
Gazetesi" yayınlanırdı bayram süresince. Bayram Gazetesi, hem
partiler üstü, hem de gazeteler üstü, renksiz, kokusuz, tam
tarafsız bir yayın organıydı. Genellikle iktidar ve muhalefet
liderlerinin yazıları da yayınlanırdı Bayram Gazetesi'nde.
Tabii bir de tek kanallı TRT televizyonu vardı o zamanlar.
Bayramda da seyranda da günlük gazeteler yayınlanmaya başladığından
beri, ne siyasi kavgalara, ne de toplumsal ve bireysel öfkelere ara
verilir oldu ülkemizde.
Çünkü siyasetçiler mesleklerini günde 2-3 saat icra etseler bile,
bu medya aracılığıyla tüm günü kapsayan ve ertesi güne de aktarılan
bir faaliyete dönüşüyor. Bir siyasetçinin tek cümlesi, üzerinde
günlerce tartışmalar yapılan bir kavga konusu oluşturuyor.
Bir de inkâr edilmesi mümkün olmayan sosyopolitik gerçeğimiz var.
Türkiye'de insanların genellikle yüzde 30'u, diğer yüzde 70'e
karşı. Yüzde 70 de kendi içindeki bölünmüşlüklerle, diğer görüşlere
ve kesimlere öfkeli.
Kısacası hiçbir konuda, toplumun yüzde 50'nin üzerinde ortak sevgi,
görüş, uzlaşma içinde olması mümkün değil.
İstanbul'un fethinin yorumlanması da, Atatürk de, Kürt Sorunu da,
Avrupa Birliği üyeliği de, askerin siyasetteki rolü de, laiklik de,
ekonomik kalkınmışlığın tarifi de, gökdelenler de, kentleşme olgusu
da, yüzlerce benzer konu gibi, uzlaşmasızlıkların odağında
"Medyatik toplum" da bu uzlaşmasızlıkların amplifikatörü,
gazetelerdir, televizyonlardır ve şimdi internet siteleridir
de.
Alın bir gazeteyi elinize. Gazetenin genel çizgisinin ötesinde, bir
de köşelerde yansıyan uzlaşmasızlıkları görürsünüz. Aynı gazetenin
içinde birbirlerine dönük öfkelerini her gün seslendiren yazarları
okuyarak çevirirsiniz sayfaları.
İşte eski bayramlarda, bu gerginliğe bayram süresince ara
verilirdi.
"Nerede o eski bayramlar" söylemini tekrarlamak istemiyorum.
Ama birbirlerine karşı besledikleri bazen nefrete dayanan öfkelerle
birbirleri ile ortak kader paylaşan bir toplum olmanın zorluklarını
hatırlatmak istiyorum sadece.
Bayram Gazetesi, hiç olmazsa 3-4 gün, bu zorluğu askıya alırdı.