Eski MİT'çiden İmralı kehanetleri!
Abone olMİT Eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Habertürk ekranlarında yeni İmralı sürecini değerlendirdi.
Söz Sende'de Balçiçek İlter'in
sorularını yanıtlayan Cevat Öneş "PKK meselesi
sadece bir çatışma meselesi, silah meselesi değildir. Kürt
sorunuyla paralel giden bir çatışmadır. Kürt sorunun meselesi de
Türkiye'nin demokratikleşme standartlarıyla bağlı bir olaydır."
diye konuştu.
"2006'YA KADAR ASKER GÖRÜŞÜYORDU, ŞİMDİ SİVİL
İRADE"
"90'lı yıllarda da bu tip görüşmeler oluyordu." diyen Cevat Öneş,
"Öcalan yakalandıktan itibaren 2006 yılına kadar geçen süre askerin
kontrolünün ağırlıkta olduğu bir süreçti. Ancak 2006 yılından
itibaren vesayetçi yapının kırılmasından sonra, sivil yönetim
iradesinin ortaya çıktığı, parlamentonun hakim olduğu bir dönemin
ağırlık kazandığı 2006'dan itibaren Öcalan ile görüşmeler başka bir
boyuta oturdu. Özellikle siyasi iktidarın yönetiminde olan en
önemli devlet kuruluşu olan Milli İstihbarat Teşkilatı'yla
bağlantılı şekilde işleyen bir süreç oluştu. Sivillerin kontrolünde
olan, siyasi iktidarın kontrolünde olan bir yapı ile yeni bir süreç
başladı." şeklinde konuştu.
"DEMOKRATİKLEŞME BOYUTU 2006'DAN SONRA ELE
ALINDI"
Balçiçek İlter'in "2006'dan önceki görüşmelerle şimdiki görüşmeler
arasındaki en temel fark nedir?" sorusuna ise eski müsteşar şöyle
cevap verdi: "Meselenin PKK ile mücadele kısmının dayandığı
güvenlik eksenli bir bakışla meselenin demokratik eksenli bir bakış
arasında bir denge kurulamıyordu. 2006'dan itibaren başlayan
çalışmalarda artık meselenin demokratikleşme boyutu tartışılmaya
başlandı. Hatta yakın zamana kadar 2012'ye kadar olan süreçte dahi
bu iki denge arasında temel bir hazırlığına dayanmayan bir süreç
yaşandı. Yaşanılan 2012 sürecinde güvenlik açısından başarılı
operasyonlar yapıldı, örgüte tarihinin en büyük darbeleri vuruldu.
Fakat bu süreç gösterdi ki bunun demokratikleşme boyutu paralel
şekilde yürütülmezse bu meselenin çözülmesi zor."
DEMOKRATİK ÖZERKLİK GÜNDEMDE Mİ?
PKK'nın ayrı bir vatan özlemi konusundaki bakışı nedir? Başbakan'ın
en hassas olduğu konu bu. Öcalan'ın bir ayrılıkçılık hususu
olmadığını reddettiğini, Türkiye'nin bütünlüğü içerisinde bir çözüm
kararlılığı arayışı olduğu konusunda açıklamalar var. Ve bu
konuşmalar tekzip edilmedi. Türkiye kamuoyunun kafasında da bu
konuyla ilgili sorular vardı.
"BDP ÖNEMLİ BİR AKTÖR"
Ayla Akat Ata, BDP içerisinde önemli bir şahsiyet. Ahmet Türk,
DTK'nın önemli bir aktörü ve BDP çizgisiyle bütünleşen bir yapı.
İmralı'ya bu heyetin gitmesi BDP'nin önemli bir aktör olarak
gitmesi demektir. Barış süreci keskin isimlerle değil, ancak
ifadesiyle, diliyle çözümde daha etkili olabilecek, kamuoyunun daha
fazla benimseyeceği isimlerin seçilmesidir. Bu BDP'den ayrı olduğu
anlamına gelmez. Bu heyet BDP'yi ve hatta KCK yapısını da temsil
ediyor.
"BDP ÇÖZÜME ODAKLANMIŞ HALDE"
6 Aralık'ta yapılan MGK toplantısından sonra medyadaki haberlere
göre bir MİT heyeti Kandil'e gitmiş ve görüşmüş. Ayrıntılardan
ziyade genel prensip ve ilkeler üzerinde konuşulduğu anlaşılıyor...
Esasında İmralı le Kandil arasında paralel bir çalışmanın
yürütüldüğü ve bunun İmralı'nın bilgisi çerçevesinde MİT'in de
ihtiyaç duyduğu çerçevede yapıldığı anlaşılıyor. Ve bu çok önemli
bir konu. BDP'yi bu süreçte çok önemli görüyorum. Bu heyetin gidişi
BDP'nin meselenin içerisindeki öneminin anlaşıldığı ve önemli bir
aktör olarak seçildiği görülüyor. Demirtaş'ın açıklamalarıyla
medyada çıkan bazı tartışmaları bilmeden tartışmanın doğru
olmadığını düşünüyorum. O kendisine göre siyasetin cilveleri içinde
bazı dozajı farklı olan açıklamalar da yapabilir. Ama sürecin
çözümünde sayın Demirtaş da dahil BDP'lilerin son derece hassas ve
çözüme odaklanmış hallerini gözlemleyebiliyorum.