Eski mahkumdan Bahçeliye övgü
Abone ol1980'de ülkücülerin reisi Yaşar Yıldırım, Devlet Bahçeli'ye minnet duyduklarını açıkladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partinin başına
geçtiği günden beri ülkücülerin sokağa dökülüp şiddet olaylarına
karışmaması için tabanına sağduyu telkin ediyor.
9 yıldır aynı tavrını sürdüren Bahçeli, dönem dönem sahneye
konulmak istenen oyunu boşa çıkardı. Bahçeli'nin bu politikası her
kesimden takdir toplarken, 12 Eylül öncesini ve sonrasını yaşayan
ülkücülerden de büyük destek görüyor. 12 Eylül darbesinden önce o
günkü adıyla Ülkü Yolu Derneği'nin son genel başkanlığını yapan
Yaşar Yıldırım, bu isimlerin başında geliyor. 1980 Mart'ında
ülkücülerin reisi olan Yıldırım, 6 ay sonra Mamak Askerî
Cezaevi'nin yolunu tutmak zorunda kaldı. Yıldırım, yıllar sonra
1980 öncesini değerlendirirken, o günlerin bir daha yaşanmaması
temennisinde bulunuyor. Bahçeli'ye şükran duyduğunu vurgulayan
Yıldırım, “Ülkücülerin sokağa dökülmeye çalışıldığı dönemde ortaya
çok net tavır koydu. Ben artık, Türkiye'deki iç çatışmaların, etnik
çatışmaların içinde ülkücüleri görmek istemiyorum. Bu yüzden
Bahçeli'ye minnettarım.” diyor.
Her gün onlarca insanın öldüğü bir süreçte önemli bir görevi
üstlenen Yaşar Yıldırım, tecrübelerine dayanarak ülküdaşlarına
önemli uyarılarda bulunuyor. Yıldırım, her şeyden önce 12 Eylül
şartlarının "birileri' tarafından oluşturulduğuna inanıyor. Bu
yüzden birçok olayın üzerinde soru işaretlerini olduğunu düşünüyor.
Buna, Türkiye Komünist Partisi"ne (TKP) atfedilen bombalı eylemleri
örnek veren Yıldırım, “O eylemleri onlar yapmadı. Çünkü TKP'nin
militarist gücü yoktu, sadece bürokratik gücü vardı.” diye
konuşuyor. Ülkü Yolu Derneği eski Genel Başkanı, darbecileri ise
“Niye 2 yıl önce müdahale etmediniz de bu kadar kan aktı?” sorusunu
yöneltiyor.
Yıldırım, ülkücülerin bir dönem "belirli merkezler' tarafından
"ucuz işgücü" olarak kullanıldığını iddia ediyor. Söz konusu
merkezlerin ülkücüye, "birçok işi yaptırırsın, sorumluluğun olmaz.
Ölürse ailesine bakmazsın, cezaevine girse ilgilenmezsin" gözüyle
baktığını savunan Yıldırım, gençlere şu tavsiyeyi yapıyor: "Şimdiye
kadar koltuk hep solculara, zindan ise bize yakıştı. Çatışmaların
içinde olmayın. Ülkenin yönetimine talip olun.” Cezaevi günlerine
de değinen Yıldırım, “Ebu Gıreyb'de ne varsa, Mamak'ta o vardı.”
ifadelerini kullanırken, 6 yıllık mahkumiyetin "devlete bakışını
değiştirdiğini" anlatıyor. 1984'e kadar kendilerine yapılanları
sineye çektiklerini kaydeden Yıldırım, şöyle devam ediyor: “Dövse
de sövse de bizim devletimizdir, diye düşündük. 1984'te
Türkiye'deki hapishaneleri denetlemeye insan hakları heyeti
gelecekti. "Her koğuştan bir kişi çağrılıp istekleri sorulacak'
denildi. Biz karar aldık. "Gelenlere, bu devlet bizimdir, döver de
söver de, sizi ilgilendirmez' diyecektik. Bu tavrı koyduk. Solcular
ise şikâyet etti. "Hava alma hakkımız 15 dakika, bu 45 dakika
olsun. Ziyaret 5 dakika, 15 dakikaya çıksın' dediler. Dayak ve
küfür olaylarını da anlattılar. Heyet gittikten sonra solcuların
bütün istekleri yerine geldi. Biz de oturduk ve şuna karar verdik:
Bu devlet eğer, 45 dakika hava saatini yabancı talimatıyla
veriyorsa, aksakallı babam 800 kilometre öteden gelip beni
"yabancılar istedi diye' 5 yerine 15 dakika görebiliyorsa, böyle
devlet için canımızı niye verelim?”
Yaşar Yıldırım, 12 Eylül darbesinden sonra "MHP ve Ülkücü
Kuruluşlar' davasından yargılandı ve 6 yıl hapis yattı. Bir dönem
MHP'den Kızılcahamam belediye başkanlığı da yapan Yıldırım, şu an
inşaat işleriyle uğraşıyor.
Kaynak: www.zaman.com.tr