Eşinin ağzından Tayyip Erdoğan
Abone olGöz önünde olmayı pek sevmeyen Emine Erdoğan, Zaman Gazetesi'nden Emine Dolmacı'ya konuştu.
Emine Erdoğan, eşinin “Abdullah Gül’ü başbakan seçerek kendine
olan güvenini gösterdiğini” vurguladı. "Parti bölünür mü?" yönünde
hiçbir endişe taşımadıklarını söyleyen Emine Hanım, Siirt’ten
milletvekili seçilmesi halinde Tayyip Erdoğan’ı zor günlerin
beklediğini; ancak eşine güvendiğini belirtti. Emine Erdoğan, eşi
Tayyip Erdoğan’ı, ‘idealist ve tuttuğunu koparan’ biri olarak
nitelendirdi. Türkiye’nin şu an 1990’lı yılların İstanbul’una
benzediğini ifade eden Emine Hanım, “İçimde büyük bir ümit var. Ben
kocama güveniyorum. Başarılı olacak.” dedi. Bayan Erdoğan, seçim
çalışmalarına katılmak üzere eşiyle birlikte geldiği memleketi
Siirt’te, Zaman’a konuştu. Emine Hanım, hükümete ‘yurtdışına asker
gönderme ve yabancı asker bulundurma’ yetkisini veren tezkere
konusunda ise, “Tezkere çok uzadı.” değerlendirmesinde bulundu.
Emine Hanım, Başbakan Abdullah Gül’ün eşiyle ilişkilerini ise,
“Hayrünnisa Hanım’la çok iyi dostuz, hiçbir problemimiz yok.” diye
anlattı. AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 9
Mart’tan sonra Türkiye’nin düzlüğe çıkacağına inandığını söyledi.
Türkiye’nin şu andaki durumu ile Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı’nı karşılaştıran Emine Hanım, “Ben kocama
güveniyorum. Dürüst ve idealist bir insan olduğunu biliyorum.
Tuttuğunu koparıyor. İstanbul’u nasıl düzlüğe çıkardıysa Türkiye’yi
de çıkaracaktır.” dedi. Emine Hanım, Tayyip Erdoğan’ın, “Abdullah
Gül’ü başbakan seçerek kendine olan güvenini gösterdiğini” de
vurguluyor: “Kendisi inandı, başkalarına da inandırdı. Bende (Parti
bölünür mü?) yönünde hiç şüphe olmadı. (Başkaları acaba çok gayret
eder mi?) diye düşündüm. Birliktelik zirveye çıktığında bile
(çatırdıyor) diyorlar. Bu doğru değil.” Emine Erdoğan, seçim
çalışmalarına katılmak üzere eşiyle birlikte geldiği memleketi
Siirt’te ZAMAN’ın sorularını cevapladı. Eşinin, 9 Mart’ta Meclis’e
girerek başbakanlık yolunun açılması için aktif olarak çalışan
Emine Hanım, ABD’nin Irak’a yapacağı müdahale öncesinde Türkiye’nin
çok zor günler yaşadığını kaydediyor. Siirt’ten milletvekili
seçilmesi halinde Tayyip Erdoğan’ı da zor günlerin beklediğini
ifade ediyor. Ancak, eşine güvendiğinin altını çiziyor. Türkiye’nin
yaşadığı sorunlarla, 1990’lı yılların İstanbul’unu benzeştiren
Emine Erdoğan, şu değerlendirmede bulunuyor: “Tayyip Bey,
belediyeyi de böyle almıştı. Ben bunları çok iyi hatırlıyorum.
(Hadi canım siz mi düzelteceksiniz, artık batmış bu şehir.)
diyorlardı. Türkiye de böyle. Ama içimde büyük bir ümit var.
İnanmak çok önemli. Yeteri kadar inanırsanız birçok şeyi
başarırsınız. Ben kocama güveniyorum. Dürüst ve çok idealist bir
insan olduğunu biliyorum. İnançlı, samimi, dürüst ve genç.
Tuttuğunu koparıyor. Ekibini çok iyi kurdu, yetki verdi. Ekibine
güveniyor. Abdullah Bey’i başbakan seçmesinden kendine ne kadar
güvenli olduğunu anlıyorsunuz. Kendine güven ve iyi niyetin eseri
bu. Kendisi inandı, başkalarına da inandırdı. Bende (Parti bölünür
mü?) yönünde hiç şüphe olmadı. (Başkaları acaba çok gayret eder
mi?) diye düşündüm. Birliktelik zirveye çıktığında bile
(çatırdıyor) diyorlar. Bu doğru değil.” ‘Şeceremi merak ediyorum’
Siirtli kadınlarla akşam yemeğinde bir araya gelen Emine Erdoğan,
baba tarafından bir akrabasıyla karşılaşınca, aile şeceresi
konusundaki merakını dile getirdi. Siirt polisevinde garson olarak
çalışan Metin Özkaya’nın baba tarafından akraba olduğunu söylemesi
üzerine, Emine Hanım, aile şeceresini çıkarmak için yardım istedi.
İstanbul’da yaşayan babası Cemal Gülbaran’ın şeceresini merak eden
Emine Erdoğan, “Burada Gülbaran soyadı hiç yok, Soyadı Kanunu’nda
değişmiş. Sonunda birini buldum çok şükür. Kütükten bana şecereyi
bulun. Şecere nereye dayanıyor çok merak ediyorum.” dedi. Annesini
1,5 yıl önce kaybeden Emine Erdoğan, anne ve baba tarafından
Siirtli. 3 kuşaktır İstanbul’da olduğunu ifade eden Emine Hanım’ın
babasının babası İstanbul, annesinin babası ise Siirt doğumlu.
‘Türkiye uzatmasa savaş çoktan olup biterdi’ Emine Erdoğan, Irak
krizi konusunda AK Parti’nin izlediği politikadan memnun.
Yurtdışına asker gönderme ve yabancı kuvvetleri Türkiye’de
bulundurma tezkeresinin Meclis’ten çıkmasını değerlendiren Emine
Hanım, “Tezkere çok uzadı. Türkiye savaşı erteletti aslında. Yoksa
şu anda çoktan olup bitecekti.” dedi. ‘Her şey kader biz sadece
figüranız’ Her şeyin kendisi dışında geliştiğine ve kaderin bir
sonucu olduğuna inandığını vurgulayan Emine Hanım, AK Parti lideri
Tayyip Erdoğan’ın Siirtli birisiyle evlenmesi, Siirt’te okuduğu
şiir sebebiyle siyasi yasaklı olması ve ardından yine Siirt’ten
başbakanlık yolunun açılmasına dikkat çekiyor. “Artık hiçbir şeyi
yeteri kadar isteyemediğini ve sevemediğini” anlatan Emine Erdoğan,
kadere teslim olduğunu belirtiyor: “Tüm olaylar bizim dışımızda
gelişiyor. Biz sadece figüranız. Kader anlamında bize verilen
rolleri oynuyoruz. Rolümüz çok az aslında. Fazla teslimiyetçiyim.
Ne olursa sonunda hayır gelir, her şerde hayır vardır; ben, buna
çok inanıyorum. Düşüncede bile olsa şartları zorlamıyorum. Fazla
üzülmek de zorlamaktır aslında. Tabii ki, elimizden geleni
yapıyoruz. Ama onun dışında fazla şartları zorlamamak lazım. Her
şerrin arkasında bir hayır vardır. Şimdiye kadar hep öyle oldu.
Siirt’in bizim üzerimizdeki rolü çok enteresan, garip bir şey.
Hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu. Ben 3 göbek İstanbulluyum;
ama çocukluğumdan beri Siirtliyim, derim. Mesela evliliğimiz, o
Rizeli ben Siirtli ne alaka... Siirt’te seçim iptal edildi ve
Tayyip Bey aday oldu. Bu bizim dışımızda gelişiyor. Siirtliler
söylenecek sözü bulmuşlar: Yiğit düştüğü yerden kalkar.” ‘Kıskanç
biri değilim, Hayrünnisa Hanım’la çok iyi dostuz’ Emine Erdoğan,
Başbakan Abdullah Gül’ün eşiyle ilişkilerini, “Hayrünnisa Hanım’la
çok iyi dostuz, hiçbir problemimiz yok.” sözleriyle özetliyor.
Kıskanç bir insan olmadığını ve herkesle çok iyi anlaştığını
belirten Emine Hanım, Dışişleri Bakanlığı Konutu’na taşınması için
Hayrünnisa Gül’e önayak olduğunu kaydediyor: “Hayrünnisa Hanım
başta biraz rahatsızlık duyuyordu. Ben kendisini rahatlattım.
Konuta taşınmak istediğinde kendisini teşvik ettim. (Neden
taşınmıyorsun? O senin hakkın.) dedim. Ben makam, mevkiye hiç önem
veren bir insan değilim. Umurumda bile değil.”