Esed’le mümkün değil
Abone olResmi temasları kapsamında Washington’da bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşmanın ardından basın me...
Resmi temasları kapsamında Washington’da bulunan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Brookings Enstitüsü’nde yaptığı konuşmanın ardından
basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Başbakan Erdoğan, Suriyeli mültecilerin sayısının BM’nin verilerine
göre 1,5-2 milyona ulaştığının ifade edilmesi üzerine yalnızca
Türkiye’de 300 bine yakın mültecinin bulunduğunu söyleyerek şöyle
konuştu:
“Bunların yaklaşık 200 bini çadır kentlerde yaşıyor. Yaklaşık bir
20-25 bini konteynır kentlerde yaşıyor ve 70 bin civarında da
kiralık olarak değişik evlerde, ama 11 vilayete dağılmış vaziyette
oralarda yaşıyorlar. Ama Ürdün’de çok ciddi sayıda şuanda Suriyeli
var. Lübnan’da aynı şekilde dağılmış olan bir Suriye nüfusu var.
Bütün bunların yanında Suriye içerisinde şuanda farklı illere göç
etmiş durumda olan Suriye vatandaşı var.”
“UÇUŞA YASAK BÖLGE KARARININ BMGK’DAN DA GEÇMESİ GEREKİYOR”
Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasının yalnızca Amerika
ile Türkiye arasında alınabilecek bir karar olmadığını söyleyen
Başbakan Erdoğan, “Bunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden
geçmesi gerekiyor. Şimdi Cenevre 1’i, Cenevre 2 ile devam ettirmek
gibi bir süreç söz konusu. Bu konuda şuanda Rusya’nın Cenevre
sürecinin devamından yana olduğunu biliyoruz. Ve gerek Amerika,
gerek Çin, Türkiye, Arap Ligi ülkeleri hep birlikte bu sürecin
içerisinde yer alarak, fakat takvimin açıklanması lazım ve bu
takvim içerisinde Cenevre sürecini devam ettirerek buradan böyle
bir kararın çıkması halinde biz Türkiye olarak üzerimize düşeni
yaparız, yapmamız lazım. Fakat bütün bunların ötesinde şuanda zaten
Suriye’deki muhalif güçler aslında karadaki mücadelede hakimler.
Suriye’deki sıkıntı hava hakimiyeti noktasında Suriyelilerde. Çünkü
füze kullanıyor. Şuana kadar NATO’nun tespitlerine baktığımızda 283
füze atışı yapmış vaziyetteler. Ve yine elde edilen bazı bilgiler
var ki, ‘Sarin’ diye ifade edilen kimyasal da kullanıyor. Bütün
bunlar insanlığın önüne getirilmeli, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi’nin önüne getirilmeli, hatta hatta Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu’nda tartışılmalı. Nitekim biliyorsunuz son olarak bu
konuyla ilgili bir oylama da yapıldı. Ve bu oylamada da Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu’nun böyle bir incelemenin başlatılması
sürecine olumlu baktığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
“İRAN’DAN İTHAL ETTİĞİMİZ PETROL CİDDİ BİR ORANDA DÜŞMÜŞTÜR”
Başbakan Erdoğan, İran’ın nükleer silah politikası yüzünden ülkeye
uygulanan sert yaptırımlar kapsamında Türkiye’nin ham petrol
ithalatını daha da azaltıp azaltmayacağının sorulması üzerine
şunları söyledi:
“ABD ve Avrupa Birliği’nin İran’a yaptırımlar konusunda bu uygulama
süreci içerisinde bizim de özellikle ham petrol ithalindeki bir
yaklaşımımız vardı. Ve bu ham petrol ithalini bizler de ciddi
manada azaltmış durumdayız. Bunun birçok nedeni var. Fakat şuandaki
süreçte de bu azalma zaten devam ediyor. Takdir edersiniz ki
milletler kendi menfaatlerini gözeterek bu tür adımları atarlar.
Ben şuanda ham petrolü nereden daha ucuz alıyorsam oraya döneceğim.
Doğalgazı nereden daha ucuz alıyorsam oraya yöneleceğim. Bu benim
en tabi, en doğal hakkımdır ülke olarak. Yeter ki bunu bulabileyim.
Şuanda ham petrol noktasında hakikaten İran’dan ithal ettiğimiz
petrol ciddi bir oranda düşmüştür. Nitekim geçenlerde Petrol Bakanı
da geldiklerinde kendileriyle bu konuyu görüştük. ‘Bu yaklaşım
içerisinde zaten böyle bir sürecin devamı da mümkün değil’ dedik
kendilerine. Bundan sonra daha da azalır mı konusuna gelince, bunu
tabi ki gerek ihtiyacımız gerekse zaman gösterecektir
diyebilirim.”
“ESED’İN OLDUĞU BİR GEÇİŞ HÜKÜMETİYLE BU İŞİN ÇÖZÜLMESİ MÜMKÜN
DEĞİL”
Erdoğan, Cenevre sürecinin uzatılması diye tanımlanacak süreçte
asıl hedefin Rusya’yla Çin’in de bu sürece katılımını sağlamak
olduğunu dile getirerek, “Eğer Cenevre süreci, ki biliyorsunuz dün
de Sayın Obama bir ifade kullandı, Esed’siz bir süreçten bahsetti.
Yani Esed’in olmadığı bir süreç zaten birinci Cenevre sürecinin de
ana başlıklarından bir tanesiydi. Yoksa Esed’in olduğu bir geçiş
hükümetiyle veya onun yönlendireceği bir geçiş hükümetiyle bu işin
çözülmesi mümkün değil. Bunu zaten muhalifler de kabul etmez. Böyle
bir şeye yaklaşmaları zaten söz konusu değil. Ama şuanda burada
atılan adımlar içerisinde dikkat edilirse, Hür Suriye Ordusu’nun
ortaya koyduğu tavır ortadadır. Özellikle Suriye’deki koalisyon
güçlerinin belirlendiği andan itibaren çok daha farklı bir dönem
başlayacaktır. Ve bu farklı dönem içerisinde Rusya ile Çin’in de bu
sürece katılımını getirecek bir ikinci Cenevre süreci bizim
açımızdan da destek bulmuştur” açıklamalarında bulundu.