Esad'dan Erdoğan'ı çıldırtacak yanıt
Abone olÜlkesinde zor durumda olan Suriye lideri, bu kez mezhep silahını çekti. Esad, Erdoğan'ın reform talebine kızdıracak bir cevap verdi.
Suriye lideri Esad, kendisini reform çağrısına kulak tıkamakla
eleştiren Başbakan Erdoğan'a "2004’te ‘reform’
demiyordu’. Sonradan vahiy mi geldi kendisine?"
diye sordu.
Suriye lideri, Türk kamuoyuna yönelik tehlikeli mesajlar
veriyor. Esad, Türk Başbakanı’nın mezhepçi duruşunun ilişkileri
kopardığını ileri sürdü. Erdoğan'ın Suriye'deki Müslüman
Kardeşler'e arka çıktığını savunan Esad'e göre Erdoğan, Hamas ile
Hizbullah'ı ayırıyor.
Türk keşif uçağını düşüren Suriye'nin lideri Esad, Cumhuriyet
gazetesine konuştu. Dün "uçağı keşke düşürmeseydik" diyerek gündeme
oturan Esad, bugün de mezhep bombasının fitilini ateşledi.
Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer sordu, Esad
cevapladı.
İLİŞKİLER NEDEN BOZULDU?
Beşşar Esad, “Siz ve Erdoğan ailelerinizle birlikte tatil yapacak kadar yakındınız. Ne oldu da bu hale geldiniz” sorusuna “Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinin seyrine bakarak kendiniz sonuca varabilirsiniz. Tüm bu ülkelerle Ankara’nın arası kötüleşti. Demek ki değişen Erdoğan” yanıtını verdi. Esad, Erdoğan ve ekibinin kafasındaki projenin Suriye’den daha büyük olduğunu söyledi.
ERDOĞAN'A VAHİY Mİ İNDİ?
Esad “Siz Erdoğan’a ne söz verdiniz” sorusuna karşılık olarak da “Bir söz vermedim. Bize şimdi reform tavsiyesinde bulunuyor. ‘2004’te ‘reform’ demiyordu’. Sonradan vahiy mi geldi kendisine?” dedi.
Erdoğan’ın mezhepçi dürtüyle hareket ettiğini öne süren Esad
“Köprüleri attınız mı” sorusunu ise “Evet neredeyse öyle.
Krizden çıkış için öncelikle Ankara hatalarından geri
dönmeli” diye yanıtladı.
RADAR GÖSTERMEDİ UÇAKSVARLA VURDUK
Uçağın nasıl ve nerede düşürüldüğü yönündeki
tartışmalara katılan Esad, Çakırözer'e şunları şunları
söyledi:
Gerçek olan şudur: Bu uçak küçücük bir uçaksavar bataryası tarafından düşürüldü. Bu sistemler asla 2.5 km’den fazla uzaklıktaki bir hedefi vuramaz. Normalde uçak düşüremezler. Tek bir koşulu vardır. O da, çok alçaktan yaklaşıyorsa. Bu uçak çok alçakta uçuyordu ve sahile yaklaştığı anda düşürülmüştür.
Barış zamanında dost bir ülkeden gelirse onu düşürmeye gerek yoktur. Hele Türkiye’den geliyorsa düşürme mantığı hiç yoktur. Ancak herkesin bildiği bir gerçek var: Biz savaş durumundayız. Dolayısıyla kimliğini bilmediğim her uçak düşman uçağıdır. Bu durumda da asla merkezi bir kararla olmamıştır. Çünkü uçak çok alçak uçtuğu için ne bölge ne de merkez radarlar bunu görebildi.
BİZ ARAYIP HABER VERDİK
Biz bu uçağın düştüğü haberini aldığımız anda Türkiye bir uçağının kaybolduğunu söyledi. Türkiye bu açıklamayı yaptıktan sonra yani uçağın kaybolduğu bilgisi geldikten sonra “Bu Türk uçağıdır”dedik. Hiçbir Türk yetkili bizi aramadı. Biz onları aradık. Türk hükümetinin kararıyla bir süredir Türk ordusu ile ilişkilerimiz kesik. Bu yüzden Dışişleri Bakanlığınızı aradık. Saatler sonra bize dönerek cevap verdiler. Arama kurtarma botlarının gönderildiğini söylediler. Bir kez daha belirteyim: Biz uçağı düşürürken kimliği konusunda en ufak bilgimiz yoktu. "
‘KENDİ ÖZEL AJANDASI VARDI’
- Genel anlamda reform dediniz, ama spesifik olarak ne
istiyordu Başbakan?
- Onun ve ekibinin kafasındaki proje daha büyük bir proje.
Suriye’den daha büyük. Hatta benim pozisyonumu da kapsayan bir
proje. Kendi özel ajandası var. Teröristlerin Suriye’de özgür
olmasını, onlara baskı yapılmamasını, tutuklanmamalarını, kendimizi
onlara karşı savunmamızı istiyordu. Bunları yapsak çok da mutlu
olacaktı.
‘ÖNCELİĞİ MÜSLÜMAN KARDEŞLER’
- Kimden bahsediyorsunuz? İhvan (Müslüman Kardeşler)
hareketi mi?
- İhvan bunlardan bir bölümü. İlk görüşmelerimizden beri
Suriye’deki Müslüman Kardeşler hareketi konusunda hep çok
heyecanlıydı. Onlarla o kadar çok ilgiliydi ki, Türkiye-Suriye
ilişkilerinin gelişmesine onların sorunlarına verdiği önemi
göstermezdi. Müslüman Kardeşler’e yardım etme ve onları savunma
içgüdüsü, Erdoğan’ın izlediği Suriye politikasının gerçek çıkış ve
dayanak noktasını oluşturmuştur. Elbette biz bu konuda ne Erdoğan’a
ne de başka birine izin verdik, vermeyeceğiz.
‘ABD’NİN MESAJLARINI GETİRİYORDU’
- Yaptığınız görüşmelerde Türk heyetleri ne mesaj veriyorlardı?
Ziyaretinize gelen CHP heyetine “Erdoğan ve Davutoğlu bize
Amerika’nın mesajlarını getiriyor” dediğinizi duymuştuk.
- Çok yeni mesajlar getirmediler. ABD’nin dillendirdiği konuları
detaylandırarak getiriyorlardı. Genelikle tehdit etmenin ve
korkutmanın ötesinde yeni şeyler değildi getirdikleri.
- Türkiye’de Başbakan’a “Zaten Esad ile ileri bir
ilişki hataydı” diyenler var. Siz de Erdoğan ile ilişkinizi bir
hata olarak görüyor musunuz?
- Ben Erdoğan ile ileri gittiğim kanaatinde değilim. Stratejik
ilişkimi Türk halkı ile kurdum. O kararı alırken de Erdoğan
iktidarda bile değildi. Dostluğu 2000 yılında Ahmet Necdet Sezer
ile başlattık. Sonra Sezer tüm dış baskılara rağmen Suriye’ye
geldiğinde ilişkiler daha da iyileşti. Erdoğan ile ilişki bunlardan
sonra geldi. Erdoğan bir gün gidecek ama Türk halkı ile ilişkimiz
sonsuza kadar kalacak.
‘GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTERDİ’
- Söylediklerinizden Erdoğan değişti anlamı çıkıyor? Tam
olarak neydi değişen?
- Aslında Erdoğan’dan çok koşullar değişti. Ve bu yeni koşullar
Erdoğan’ın gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Şu örneklerle anlatayım:
İsrail, Gazze’ye saldırdığında Erdoğan’ın tavrını hepimiz
biliyoruz. Ancak benzer bir saldırıyı aynı İsrail 2006 yılında
Lübnan’a yaptığında Erdoğan aynı tonda tepki göstermedi. Oysa hem
Gazze hem de Lübnan’dakiler tek düşman olan İsrail’e karşı
savaşıyor. İsrail iki tarafta da neredeyse eşit sayıda, yaklaşık
1600 kişi öldürdü. Neden işin içinde Hamas olunca Gazze’ye sahip
çıkıyor, bağırıp çağırıyor da, konu Hizbullah’ın bulunduğu Lübnan’a
gelince hiç sesi çıkmıyordu?
‘MEZHEPÇİ DÜRTÜSÜYLE HAREKET EDİYOR’
- Size göre neden?
- Mezhepsel dürtülerle hareket ediyor da onun için. Bu çıkışlar hep
zihninin arkasını yansıtıyor. Çünkü Hamas ile Hizbullah arasında
mezhepsel farklılık var. Örneğin ikiyüzlü biçimde Suriye halkı için
ağlıyor da neden Körfez ülkelerinde öldürülenler için ağlamıyor? O
ülkelerin demokrasi sorunlarına neden karışmıyor?
- Hangi ülkelerden bahsediyorsunuz?
- Aralarında Katar’ın da olduğu bazı Körfez ülkeleri
diyebilirsiniz.
‘HEM İSRAİL’E KAFA TUTUYOR HEM DE
KORUYOR’
- Mavi Marmara olayında mesela bağırıp çağırmak dışında neden bir
adım dahi atmadı Türkiye? İsrail’e bu kadar kafa tutmasına rağmen
neden onu koruyacak bir füze kalkanının topraklarında
konuşlanmasına onay verdi? Bu radarı ABD kendisine yönelik bir
tehdit için mi oraya koydu sanıyorsunuz? Bu kadar uzaktan hangi
ülke risk oluşturabilir ki ABD’ye. Tabii ki değil. Yanıt İsrail’i
korumak içindir. Bu olaylar Erdoğan’ın gerçek yüzünü ortaya
çıkardı. Erdoğan değişmedi. Bölgedeki insanların Erdoğan’a bakışı
değişti. Erdoğan ve güvenilirliği artık Arap coğrafyasında tüm
çıplaklığıyla tartışma konusudur.