Ertuğrul Özkök teröre çözüm buldu!
Abone olÜlkede "Tek bölücü" olarak ben kaldım. O zaman yapacağınız iş çok basit: Apo'yu çıkarıp beni İmralı'ya koyarsınız."
Ertuğrul Özkök bugün köşesinde kendi başlattığı
tartışmada gelinen noktayı değerlendiriyor.
"Türklerle Kürtler bir arada yaşamak zorunda
mı?" diye soran ve ardından büyük tepki gören Özkök,
BDP'li Hasip Kaplan'a Özkök 'ırkçılık' suçlaması içinse Liboş
tercihiyle cevap veriyor. Özkök ayrıca, Kürt sorununun çözümü
için de ilginç bir öneri sunuyor.
"Ben memnunum. Bir soru ile tartışma başladı ve "Milli
birlik ve beraberliğin" kıymetini anladık." diyen Özkök,
yazısında tartışmanın sürmesini istemeyen ve kendisini
eleştirenlere de çok sert bir dille
çatıyor:
"Ülkede "Tek bölücü" olarak ben kaldım. O zaman yapacağınız iş çok
basit: Apo'yu çıkarıp beni İmralı'ya koyarsınız. Kürt meselesi de
çözülmüş olur." diyen Özkök, dün Cumhuriyet'in manşetinde
yer alan Hasip Kaplan röportajı sonrasında Kaplan'a, BDP'li
belediye başkanlarına yönelik eleştiriler de getiriyor:
İşte Özkök'ün ilgili yazısı;
Dün Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetini görünce içimden
şöyle dedim:
“Şimdi geldik meselenin özüne...”
Konuşan kişi Hasip Kaplan, BDP milletvekili.
Bir başka özelliği de Abdullah Öcalan’ın eski avukatı olması.
Bakın sözlerini aynen aktarıyorum:
“Türkiye’de tartışılmayacak bir şey varsa o da bu ülkenin birliği
ve bütünlüğüdür.”
Altında da çok duygusal ve etkileyici bir cümle:
“Benim iki çocuğum var, birini Şırnak’a, birini de Kırklareli’ne mi
bırakacak?”
KAPLAN, YAZIMI VUVUZELACILARDAN DİNLEMİŞ
Yazımı okumadığı, sadece bazı liberal vuvuzelacılardan dinlediği
çok belli.
Arkadaş o kadar “birlik ve beraberlikçi” ki, işi, “Birlikte yaşamak
zorunda mıyız” diye sorma cüretini gösteren beni “Hitler’e
benzetmeye” kadar götürmüş.
Ne yapalım, en mantıksız ve vicdansız teşbihte bile hata
aramamamızı söyleyen bir atasözümüz var.
BİR DAHA AĞZINIZA KÜRDİSTAN LAFINI
ALMAYACAKSINIZ
Sevgili kardeşim Hasip,
- Türkiye’nin “birlik ve bütünlüğünü” bu kadar gönülden mi
istiyorsun. Yapacağınız iş çok basit.
Bir daha ağzınıza “Kürdistan” lafını almayacaksınız. Kuzey Irak
için istediğinizi söyleyin, ama Türkiye Cumhuriyeti sınırları
içinde bir “Kürdistan” lafı edilmeyecek.
Bu ülkede kimse “Lazistan”, “Çerkeziztan” istemediğine göre,
batıda, güneyde kimse Karamanoğulları kimliği aramadığına göre,
ülkenin tek ve bölünmez adı Türkiye’dir, tamam mı?
Böyle davranacaksınız ki, Kırklareli’ndeki çocuğun kendini
Türkiye’de yaşıyor hissederken, Şırnak’taki “Kürdistan’da yaşıyor”
hissetmesin.
- Güvenlik görevlilerinin şehit edilmesi meselesine
geliyorum.
Asker ne için savaşıyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünün
korunması için değil mi? Madem siz de ülkenin bütünlüğünü ve
birliğini bu kadar candan biçimde savunuyorsanız; şehit olan her
askerin, her polisin arkasından omuz omza vereceğiz, PKK’yı
lanetleyeceğiz.
Öyle “Silahlar karşılıklı sussun” gibi demagojiler yok, dağdan
gelen teröre amasız mamasız karşı çıkacağız.
Buraya kadar anlaştık mı?
Yazısının sonunda Kürt sorununun çözümü için ilginç bir öneri de bulunan Özkök, 'Tek bölücü ben kaldım. O zaman beni İmralı'ya alın, Öcalan'ı bırakın' diyor.