Ermeni köyü sabırsızlıkla bekliyor
Abone olErmenistan sınırı açılırsa doğuda neler değişir. Aras nehrinin öte yakasında bir köy var ki şimdiden hareketlendi.
Köylüler için dünya, köylerinin hemen güneyinden akan Aras
Nehri'nin kıyısında biter.
Nehrin öte tarafında Türkiye vardır. Bilinmeyen, belki düşman bir
ülke; büyük ve yabancı.
Ama Aras'ın iki yakasını birleştiren bir köprü vardır. Öyle dardır
ki, iki araba yanyana geçemez.
Köprünün korkulukları yeni boyanmış. Ermeni tarafında kırmızıya,
Türk tarafında beyaza.
Köprünün öte tarafını görebilirsiniz. Büyük, kırmızı bir Türk
bayrağı ve Türkiye'nin silueti ile Atatürk'ün büyük bir portresini
gösteren dev bir poster vardır.
Köprüyü geçip bayrak ile posterin yanında durmak için kuzeye, komşu
Gürcistan'a doğru gitmek, Gürcü-Türk sınırını geçmek ve sonra da
Türk tarafından güneye doğru inmek gerekir.
Bir taş atımı yolu katetmek için, yaklaşık 500 kilometre yol
tepersiniz.
Margara köylüleri, Ermenistan-Türkiye sınırını hiç geçmemiş.
Hatta sınırın öte yanındaki komşularını el sallayarak selamlamaları
bile, uluslararası sınır kuralları gereği yasaktır.
Margaralılar artık umutlu
Sovyet döneminde
Aras kıyısındaki bu sınır, en sıkı ve iyi korunan sınırlardan
biriydi. Çünkü SSCB, burada bir Nato ülkesi ile karşılaşıyordu.
Sovyetler Birliği çöktükten sonra Ermeni-Türk sınırı yaklaşık iki
yıllığına açıldı. Ama yine de Margara'dan gelip geçen olmadı.
| (Türkiye-Ermenistan sınırı yakınındaki Margara Köyü'nün sakinleri) |
| Eğer Türkler buraya leziz ve ucuz domateslerle gelirse, biz de salatalık yetiştirmeye başlarız ya da hayvan yetiştiririz. |
Ermenistan başkentine 40, Türkiye'de Iğdır'a 20 kilometre
uzaklıktaki Margara, kendini sınırın açılmasına hazırlıyor.
Margaralı Nikolay "Dedemin evini görmek istiyorum," diyor, "Dedem
çok yakışıklıymış, evi de büyükmüş. Bir defa görmek isterim."
Ancak köylülerin çoğu tarım ürünlerini Iğdır pazarında, hatta
Karadeniz kıyısında nasıl satacaklarını düşünüyor.
"Gürcistan'a mal götürüp satmak zor," diyorlar, "Gürcülerle
ticaret yapacağımıza, Türklerle yapmak daha iyi."
Köylüler, Türk malları ile rekabetten de korkmuyor. "Eğer Türkler
buraya leziz ve ucuz domateslerle gelirse, biz de salatalık
yetiştirmeye başlarız ya da hayvan yetiştiririz." diyorlar.
Margaralılar sıradan Ermeni köylüleri. Ekmeklerini alın terleriyle
kazanıyor, kıt kanaat geçiniyorlar.
Efsanevi Nuh'un tufandan sonra Ağrı Dağı'nın eteklerinde üzüm
bağını diktiği yere uzak olmamalarına rağmen, ellerinde avuçlarında
fazla birşey kalmıyor.
Doğal olarak köyün başlıca ürünü üzüm. Ama tarlalarda şeftaliler,
erikler, armutlar, domatesler, patlıcanlar ve ıspanak da var.
Fakat sınırda yaşamanın cilvelerinden ve sürreel yanlarından biri
de, köylülerin sınıra yakın olan tarlalarına gidebilmek için,
muhafızlardan özel izin kağıtları alması gerekmesi.
Sınır yakınında ev fiyatları artıyor
Nazik, 50 yaşında, adı gibi bir kadın. Sınıra 100 metre uzaklıkta
yaşıyor. Sınır nihayet açıldığında, mümkün olduğunca çok kâr etmek
için planlar yapıyor.
"Kapımın önünde para kazanabilirim" diyor, "Belki birisi arabasını
buraya bırakmak, ya da sigara almak, soda içmek ister..."
Nazik para kazanmanın bir yolu daha olduğunu biliyor. Aras Nehri
üzerindeki köprüye yakın yerlerde emlak fiyatları hızla
artıyormuş.
"Nerdeyse her gün Erivan'dan insanlar gelip evimizi satın almak
istiyorlar. Kimisi 20 bin öneriyor, kimi 50, kimi de daha fazla..."
diyor.
Ancak bütün bunlar şimdilik hayalden ibaret. Nazik'in kapısının
önünde biraz para kazanma fırsatı bulup bulamayacağı, uzak
başkentlerde yaşayan, büyük olasılıkla da Margara köylülerini ve
onların birkaç kuruşluk kazançlarını umursamayan siyasetçilere
kalmış.
Bu arada Ermeni-Türk sınırı yalnızca leyleklere açık. Hemen her
telgraf direğinin üzerinde yuvaları var.
Sınırın Ermeni tarafında yani. Bazıları der ki, Türk tarafında da
öyleymiş.
BBC Türkçe