Erkekler neden saldırır 1 haftada 2 cinayet!
Abone olÖzgecan Aslan ve Nuh Köklü cinayetlerine uzmanlardan çarpıcı yorumlar. Erkeklen neden saldırır? Neden sadece hormonlar mı yoksa...
Geçen hafta Özgecan Aslan’ın kafasına levye indi, üzerine benzin
dökülüp ateşe verildi. Dün gece Gazeteci Nuh Köklü’nün kalbine
bıçak saplandı, öldü. Levyeyi indiren de, bıçağı yere düşen birinin
kalbine saplayan da erkek eliydi.
Peki erkekler neden saldırır?
NTV'ye konuşan Psikolog Yrd. Doç. Dr. Ferahim Yeşilyurt’un, ‘Erkekler en küçük bir sinir halinde neden şiddete yöneliyor?’ sorusuna cevap verdi.
“ERKEKLİK HORMONU TESTOSTERON ŞİDDETTE ETKİLİ”
“Bunun birçok açıklaması var. Bunlardan biri; hormonal nedenler.
Yani erkeklerdeki testosteron hormonunun onları daha kolay
öfkelenmeye ve saldırganlığa itebildiği belirtiliyor. Diğer bir
neden de sosyal etkenler.
Çevresinde sıklıkla şiddet ve saldırganlık davranışına şahit olan erkekler, şiddeti daha kolay gösterebiliyorlar. Bu, sosyal öğrenme teorisine dayanıyor. Sosyal anlamda bakıldığında ise özellikle erkekliğe ve erkeklik rolüne çok fazla atıf yapılan toplumlarda şiddet göstermek bir erkeklik gösterisi olarak kabul ediliyor. Bu nedenlerle erkekler daha kolay şiddet ve saldırganlık davranışları gösterebiliyor.”
“HAYVANLARDA DA TESTOSTERON VAR, ONLAR BU KADAR SALDIRGAN DEĞİL”
Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Arıkan ise konunun hormonlarla
ilgili olmadığı görüşünde. “Hayvanlarda da testosteron var,
niye onlarda bu kadar şiddet yok” diyen Prof. Arıkan’a
göre erkeklerin şiddete bu kadar kolay başvurması sosyo-kültürel
nedenlerden kaynaklanıyor.
“TÜRKİYE’DE BOYUN EĞDİRME KÜLTÜRÜ YERLEŞİYOR”
Özellikle Türkiye’de bir ‘boyun eğdirme’ kültürünün yerleştiğine
dikkat çeken Prof. Arıkan’ın yorumu şöyle:
“Türkiye’de ilişkilerde karşı tarafa boyun eğdirme kültürü
başladı. Boyun eğdirirse kişi kendisini güçlü hissediyor,
eğdiremezse kötü hissedip şiddete başvuruyor. Erkek şiddetinde
sosyo-kültürel sebepler vardır. Erkeklerin yetiştiriliş tarzı çok
önemli bir etken. Erkek çocuklar sürekli, ‘sen güçlüsün,
iradelisin, erkeksin’ denerek yetiştiriliyor. Burada
ailenin, olduğu kadar siyasilerin söylemleri de çok etkili.
Toplumumuzda ‘karşı tarafı demokratik yollarla ikna
edeyim’ düşüncesi giderek azalıyor, kaba kuvvet
uygulanıyor. Bu bir kültürel yaradır.”
Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul ise erkekte saldırganlığın
nedeninin yetiştirilme koşullarından itibaren ele alınması
gerektiğine işaret etti.
Evde annesinin veya kardeşlerinin şiddet gördüğüne tanık olan erkek
çocuğunun, kendi evliliğinde ve sosyal ilişkilerinde de şiddete bir
tahakküm aracı olarak başvurduğunu söyleyen Yurdakul, özellikle
kadına yönelen erkek şiddetine değindi, “Erkek egemen
anlayış, kadını, kendine ait bir meta olarak görüyor. Çocuğumu
döverim, eşim lafımı dinlemezse onu da döverim, kendi rızasıyla
benimle birlikte olmazsa zor kullanarak birlikte olurum, en doğal
hakkım diye düşünebiliyorlar. Bu davranış evin sınırlarını aşıp
başka insanlara yöneldiği oranda, şiddetin boyutu artıyor”
dedi.
KADINA ÖFKESİNİ İÇİNDE YAŞAMASI ÖĞRETİLİYOR, YA
ERKEĞE?
Yrd. Doç. Dr. Ferahim Yeşilyurt, şiddet davranışının her zaman güçlü olandan zayıf olana doğru eğilim gösterdiğini belirtiyor. Kadınların da zaman zaman şiddete başvurduğunu söylüyor ve ekliyor: “Toplumsal rol olarak kadın cinsiyetine saldırgan olmak çocukluktan beri yüklenmez. Onun öfkesini bastırması, kendi içinde yaşaması gerektiği öğretilir.”
Yeşilyurt’un bu son cümlesi, erkeklerin şiddet dürtüsünü kontrol etmelerinde ailesel ve toplumsal öğretinin ne kadar kilit rol oynadığının da kanıtı niteliğinde.