Erdoğanın sevmediği kelime!
Abone olBaşbakan Erdoğan ulusa seslendi. "O kelime lügatimizde yoktur" dedi. Bakın Erdoğan'ın sevmediği o kelime hangisi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ulusa seslendi:
"Türkiye'yi yeniden istikrarsız, güvensiz bir ortama çekmek
isteyenlere asla prim vermiyoruz. Bizim sözlüğümüzde, bizim
lügatimizde artık 'kriz' kelimesi yoktur" dedi. GAP'ın 2012'de
hizmete gireceğini söyledi ve Milli Takım'ın başarısı
övdü.
Erdoğan Ulusa Sesleniş konuşmasında şunları söyledi:
MESLEKİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Eğitim sistemimiz sadece nicelik açısından değil,
nitelik açısından da çıtasını her geçen gün yükseltmektedir.
Hükümet olarak biz alınan bu mesafeyi, yakalanan bu gelişme
çizgisini son derece önemli görüyoruz.
Bakınız 2002 yılında 7,5 milyar YTL olan Milli Eğitim Bakanlığı
bütçesini, bu yıl itibariyle yaklaşık 23 milyar YTL'ye yükselterek,
2002 yılına göre tam yüzde 207'lik bir artış sağlamış
durumdayız.
414 adet yeni ilköğretim ve ortaöğretim, 55 adet yüksek öğretim
olmak üzere toplam 469 adet öğrenci yurdu hizmete açtık. 501 adet
spor salonunun ve 93 adet çok amaçlı salonun yapımını tamamlayarak
öğrencilerimizin hizmetine sunduk.”
OKULLAR DEPREME KARŞI GÜÇLENDİRİLDİ
Okullarımızın depreme karşı güçlendirilmesi için 2000-2002
yılları arasında toplam 1 milyon 10 bin YTL ödenek ayrılmıştı. Biz
bu rakamı 2003-2008 yılları arasında toplam 135 milyon 776 bin
YTL'ye kadar artırdık. 2008 yılında eğitim yatırımları için 235
milyon YTL ek ödenek tahsis ettik.
ÖZÜRLÜLERE AYLIK 406 YTL
Bunun için özellikle bir şeyi hatırlatmam gerekiyor. Özürlülerimizi
bu programın içine aldık, onları da asla unutmadık,
unutmuyoruz.”
Sosyal güvencesi olsun olmasın özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerine devam eden tüm özürlülerin özel eğitim giderlerinin
ilk defa hükümetleri döneminde karşılanmaya başlandığını kaydeden
Erdoğan, bu adımın AK Parti iktidarı döneminde atılan en önemli
adımlardan bir tanesi olduğunu vurguladı.
Başbakan Erdoğan, özürlülerin eğitimi için ailelerine kişi başına
aylık 406 YTL tutarında bir ödeme yaptıklarını da hatırlattı.
“ENFLASYON CANAVARININ HORTLAMASINA İZİN
VERMEYECEĞİZ”
Türkiye'nin bugün dünyanın 17., Avrupa'nın da 6. büyük ekonomisi
olduğunu vurgulayan Erdoğan, yine bu sayede Türkiye'nin bugün 121
milyar doları aşan bir ihracat rakamına ulaştığını ifade etti.
Türkiye'nin bugün 659 milyar dolar milli gelir üreten, kişi başına
gelirini de 9 bin 330 dolara yükselten bir ülke olduğunu belirten
Erdoğan, 79 senede 230 milyar Dolar olan Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya
5 yılda AK Parti iktidarının 429 milyar dolar ilave ettiğini dile
getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
LUGATİMİZDE KRİZ KELİMESİ YOKTUR
“Türkiye'yi karartmak isteyenlere, Türkiye'nin başarılarına
gölge düşürmek isteyenlere, Türkiye'yi yeniden istikrarsız,
güvensiz bir ortama çekmek isteyenlere asla prim vermiyoruz.
Bizim sözlüğümüzde, bizim lügatimizde artık 'kriz' kelimesi
yoktur, bir daha da asla olmamalıdır.
Beş buçuk yıl boyunca istikrar ve güven ortamına daima vurgu
yaptım. Şu içinden geçtiğimiz günlerde, bu iki kavramın ne derece
hayati olduğu bir kez daha ispatlanmıştır.
Türkiye'de yeniden enflasyon canavarının hortlamasına izin
vermeyeceğiz, bunun mücadelesini veriyoruz.
Türkiye'nin toplam ihracatının yeniden 30 milyar dolarlı rakamlara
gerilemesine müsaade etmeyeceğiz, biz ihracatı 250 milyar dolara
ulaştırmanın gayreti içinde olacağız. Biz Türkiye'yi büyütme
hedefimizden, milli gelirimizi 1 trilyon dolara yükseltme
hedefimizden asla taviz vermeyeceğiz. Bunu 70 milyonluk bir millet
olarak inşallah Cumhuriyetimizin 100. yılı 2023'te gerçekleştirmeyi
hedefliyoruz.
Türkiye, dünyaya kapılarını kapatamayacak kadar büyük, o kadar
önemli, geleceği o kadar parlak bir ülkedir. Küresel yatırımları
artırmaya, küresel ticarette ağırlığımızı koymaya devam
edeceğiz.
Önümüz açık, yolumuz aydınlık. İnanıyorum ki, biz hep birlikte
Türkiye'yi şahlandırmaya, Türkiye'ye yeni rekorlar yaşatmaya,
Türkiye'ye tarihi başarılar yaşatmaya devam edeceğiz. Bundan hiç
kimsenin şüphesi, endişesi olmasın. Türkiye'nin pusulası sadece
aydınlık ufukları gösteriyor, buna da her insanımızın inanmasını,
güvenmesini istiyorum.”
BARIŞA KATKIYA DEVAM
“Sadece kendi dış meselelerimize değil, dünya meselelerine
de duyarsız değiliz. Türkiye'nin tarafı olduğu
anlaşmazlıkların çözümünde nasıl aktif bir barış diplomasisi
yürütüyorsak, dünyadaki çeşitli anlaşmazlıklara çözüm arama
çabalarına da en aktif şekilde katılmanın gayreti içindeyiz. Bu
konuda yardımı, desteği, ara buluculuğu talep edilen bir konuma
ulaşmış bulunuyoruz.
Bunun bir örneği olarak Suriye ile İsrail arasında ilk
etabı Mayıs ayında başlayan barış görüşmelerine hem aracılık, hem
de ev sahipliği yaptık. Bu görüşmelerin ikinci etabı yine
Türkiye'nin gözetimi ve ev sahipliği ile bu ayın 15 ve 16'sında
gerçekleştirildi. Her iki tarafın ifadelerine de yansıdığı üzere
görüşmeler yapıcı ve yararlı bir doğrultuda sürdürülüyor.
Orta Doğu'daki çatışmaların sona ermesi ve sürdürülebilir barış
ortamının tesisi için böyle diyalog zeminlerinin son derece önemli
olduğu bugün bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. Türkiye'nin
bu diyalog zemininin oluşmasındaki rolünü bütün dünya yakından
biliyor ve takdir ediyor.
Bölgemizde ve dünyada barışın tesisine yönelik çabalarımızı her
seviyede sürdürmekte, barış çabalarına katkılarımızı devam
ettirmekte kararlıyız. Bunu, üzerimize düşen bölgesel, tarihi ve
insani bir sorumluluk olarak görüyoruz.”
AB VE BAZI ÜLKELERİN İÇ SİYASİ GELİŞMELERİ
“Aynı anlayışla medeniyetlerin yakınlaşmasına çok önemli katkılar
sağlayacağına inandığımız Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda da
samimiyetle çaba gösteriyoruz” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını
şöyle sürdürdü:
“Zaman zaman uğradığımız haksızlıklara karşı dik duruyor,
itirazlarımızı muhataplarımıza iletiyor ama üyelik yolunda üstümüze
düşeni yapmaya da devam ediyoruz. Bu ayın 17'sinde
gerçekleştirilen Türkiye-AB Katılım Konferansı'nın bakanlar
düzeyindeki beşinci toplantısında bu tutumumuzu, üyelik konusundaki
ciddiyetimizi bir kere daha ortaya koyduk. Dışişleri
Bakanımız ve beraberindeki heyet, müzakere sürecinin geldiği her
yeni noktada AB yetkilileri ile görüşmeleri aynı kararlılık içinde
sürdürüyorlar. Ben de geçen hafta Avusturya'da bulunduğum süre
içinde Avusturya Cumhurbaşkanı, Başbakanı ile bu konuları açık, net
görüşme fırsatını buldum ve görüşlerimizi de kendilerine
aktardım.
Bazı ülkelerin genellikle iç siyasi gelişmeleriyle bağlantılı
olarak Türkiye'ye karşı takındıkları haksız tutumları kendilerine
de ifade ettim. İnanıyorum ki bu türden temaslar Türkiye'nin yoluna
çıkarılan engellerin bertaraf edilmesine olumlu katkılar
sağlayacaktır.”
GAP 2012'DE DEVREDE
Erdoğan, GAP'ın 2012 yılında tamamen devreye girmesiyle doğu
illerinde önemli bir canlılık yaşanacağı, bu bölgelerdeki kalkınma
hızının hissedilir biçimde artacağı konusunda çok umutlu
olduklarını söyledi.
ATAK PROJESİ
“İnşallah bu şehirlerimizin makus talihi artık değişecektir, bu
güzel günlerin ilk işaretlerini şimdiden görüyor, hissediyoruz”
diye konuşan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizim muradımız Türkiye'nin bütün şehirleriyle kalkınması,
bölgesel gelişme farklarının ortadan kalkmasıdır. İnşallah
önümüzdeki dönemde bu hedefimizi önemli ölçüde yakalayacağız.
Haziran ayı içinde her geçen gün büyüyen, gelişen savunma
sanayimiz açısından çok önemli, çok değerli bir projeye, ATAK
projesine de ilk adımı atmış olduk. Bu proje kapsamında T-129
olarak bilinen, üstün niteliklere sahip, üstün hareket kabiliyetine
sahip helikopterleri üretmeye başlayacağız. Bu heyecan
verici proje, savunma sanayi alanında son birkaç yılda
gerçekleştirilen atılıma yeni bir boyut kazandırmış oluyor.
Göreve geldiğimizde 800 milyon dolar seviyelerinde bir ciroya sahip
olan savunma sanayimiz, 2007 yılı sonu itibarıyla cirosunu 2 milyar
doların üstüne çıkarmış, ihracatını da 420 milyon dolar seviyesine
yükseltmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının yurt
içinden karşılanma oranı 2003 yılında yüzde 25 seviyelerinde iken,
2007 yılı itibarıyla bu oran yüzde 42'ye kadar ulaşmıştır. Bu oranı
2011 yılında yüzde 50 seviyelerine ulaştırmayı hedefliyoruz. Bunlar
Türkiye için son derece önemli açılımlar, önemli ilerlemelerdir,
emeği geçen herkesi bir kere daha kutluyorum.”
MİLLİ TAKIM'IN BAŞARISI
Başbakan Erdoğan, Haziran ayı boyunca Türk Milli Futbol Takımı'nın
herkese tatlı ve tatlı olduğu kadar da heyecanlı, müthiş coşkular
yaşattığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sporcularımızın Avrupa 2008 maçlarında gösterdikleri sıra dışı
performans, sadece bizim değil, bütün dünyanın takdirini kazandı.
Maçların son anlarına kadar mücadeleyi bırakmayarak
hedeflerine ulaşan gençlerimizin azmi, inancı, kararlılığı ve
elbette kabiliyetleri her türlü takdirin üstündedir. Ben
de Viyana'da çeyrek final karşılaşmasında onları tribünden
izleyenler arasındaydım.
Sadece bizler değil, bütün eksiklerine ve zorluklarına rağmen
futbolcularımızın saha içindeki mücadelesinden ilham alan
milyonlarca dünya insanı da ayyıldızlı takımımızla gurur duydu.
Ülkemizi başarıyla temsil eden milli takım ailemize, teknik
heyetimiz ve futbolcularımıza, federasyon başkanımıza ve tüm diğer
federasyon yetkililerimize burada bir kere daha teşekkür ediyorum.
Yarı finalde çok üstün bir oyun sergilememize rağmen bu kez
olmadı.
Tarihinde ilk defa yarı final oynamak, ilk dörde girmek elbette
milli takımımız için çok önemli bir başarıdır ama çıkardığımız
oyunla unutulmaz heyecanlar yaşatarak daha iyisini hak ettiğimizi
de ortaya koyduk. İnşallah daha iyi başarıları hep birlikte
kutlayacağız. Bunlar, Türkiye'nin aydınlık yarınlarının
işaretleridir, çok daha güzel günler bizi bekliyor ve olacak
diyorum. İnanıyoruz ve olacak, başaracağız.”