Erdoğan'ın o sözleri CHP'yi çıldırtmış
Abone olCHP'yi PKK'yı desteklemekle suçlayan Başbakan Erdoğan'a, ana muhalefet partisi, Oslo belgeleriyle misillemede bulunmuş.
Haluk Koç'a göre bu Oslo çıkışının nedeni, Aygün olayı
ve Sosyalist Enternasyonale yönelik Erdoğan'ın tavrı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, yaptığı Oslo çıkışıyla
gündeme damgasını vurdu. CHP’nin gidişatını etkileyecek, Merkez
Yürütme Kurulu’nda (MYK) tartışılmayan, olumlu ya da olumsuz bir
şekilde değerlendirilmeyen bu çıkış nerden çıktı? Radikal yazarı
Koray Çalışkan, CHP'li Koç'u telefonla aradı ve söylediklerini
taşıdı.
OSLO AÇIKLAMALARI TEPKİNİN TEZAHÜRÜ
(...)Dün aradım, konuyu konuştuk. Öncelikle Koç’a göre bu çıkış
“çok büyük bir çıkış” değil. Esas nedeni Erdoğan’ın Sosyalist
Enternasyonel’de CHP’nin PKK’yı dolaylı olarak destekleyen bir
tavır aldığını söylemesi. Bir de önceki Hüseyin Aygün ile ilgili
açıklamaları...
Parti tabanında tepki topladığına inandığı bu hasarları tamir
etmek için CHP’nin bir şey yapması gerektiğini düşünüyor. Koç’a
göre yaptığı Oslo açıklamaları bu tepkinin tezahürü:
“Başbakan çok sert konuşuyor, CHP’yi toplumun
hassasiyetleri üzerinden mahkum etmeye çalışıyor. Oysa ikiyüzlü ve
çift kimlikli bir siyaset izliyor. Bir taraftan terör örgütü PKK
ile doğrudan görüşme başlatıyor, diğer taraftan CHP’ye yükleniyor.
Meşru zeminde sorunun meşru taraflarıyla görüşeceğine, gayri meşru
zeminde terör örgütüyle pazarlık yapıyor. Bizim açıklamamız bu
ikiyüzlülüğü topluma gösterdi.”
Haluk Koç da ‘PKK ile devletin konuşabileceğini, silah bıraktırmak
için böyle bir adımı anlayacağını’ söylüyor. Ama “PKK’yı
muhatap alarak çözüm için konuşmak olmaz” diyor. Ama
“Bırakın PKK’yı BDP’yi bile muhatap almayan Ak Parti’nin
muhatabının PKK olduğunu topluma nasıl göstereceksiniz?” diye
soruyorum. “Oslo görüşmeleri yeterli kanıttır. Meşru zeminde meşru
aktörle görüşmek gerek. Gayri meşru zeminde terör örgütüyle
konuşmak gayri meşrudur” diye yanıtlıyor.
“MYK’da bu tavır değişikliği konuşuldu mu?” diye sorduğumda, Kemal
Kılıçdaroğlu’nun inisiyatifiyle bu açıklamaların yapıldığını, genel
bir siyasi tavır değişikliği olmadığını söylüyor.
ERDOĞAN NELER DEMİŞTİ?
"CHP İLE BDP AYNIDIR"
CHP Tunceli Milletvkili Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasını danışıklı dövüş olarak niteleyen Erdoğan, şunları söylemişti:
Erdoğan Buna benzer senaryolar bundan önce oynanmıştır.
Bundan önce de terör örgütü tarafından kaçırıldığı söylenen
milletvekili arkadaşımız da 'teröristler kaçırmıştır' diyememiştir.
Arkadaşlar, çocuklar ifadelerini kullanmışlardır.
Ve bunlar ortaya birşey koyuyor ortada nasıl bir senaryo var. Bunların üzerinde milletçe düşünmemiz gerekiyor. Biz boşuna BDP ile CHP aynıdır demiyoruz. Bunlar aynıdır."
"ALLAH CHP SEÇMENİNE YARDIM ETSİN"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun G. Afrika'da
yapılan 161 üyeli Sosyalist Enternasyonel toplantısında Kürt
sorununu Filistin sorununa benzeten bildiriye imza atmasını bu
sözlerle eleştirmişti:
"Şu anda PKK terör örgütünün mücadelesini özgürlük
mücadelesi olarak gösteren bildiriyi imzalayan Kılıçdaroğlu sana
yazıklar olsun. Bakın bundan çark edebilir. İmza yaş kuru
diyebilir. Çark konusunda sınırları aştı dünya çapında bir fenomen
haline geldi. Türkiye'deki bir terör örgütünün mücadelesini
Filistin'deki mücadeleyle özdeşleştirmek talihsizliktir. Allah CHP
seçmenine yardım etsin."
OSLO ÇIKIŞINI İKİ YAZAR NASIL ELEŞTİRDİ? "İYİ Kİ PKK İLE GÖRÜŞÜLMÜŞ" DİYEN YAZAR KİM? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
CHP'nin açıkladığı Oslo belgeleri medyada beklendiği gibi ses getirmedi. Hatta eleştirel yazılar dikkat çekti. Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Posta yazarı Mehmet Ali Birand ve Radikal Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can ana muhalefeti topa tuttu.
Ahmet Kekeç (Star): Nerede yaşıyor bu arkadaş?
Haluk Koç’a göre, teröre teslim oluşumuzun altında, Oslo görüşmeleri yatıyor.
Devlet taviz verdiği için işler bugün bu noktadaymış, estek köstek...
Bunları, üstelik, yeni bir şeymiş gibi sunuyor...
İşin ilginç tarafı şu:
Haluk Koç’un “yeni ele geçirdim, işte ihanetin belgeleri” diskuruyla sunduğu kayıtlar, kimsenin ilgisini çekmedi.
Zaten deşifre edilmiş ve hakkında çok şey söylenmiş olduğu için, basın da pek itibar etmedi.
Mezkur kayıtlar, muhtemeldir ki, siyasi iktidarı zor durumda bırakmak amacıyla sızdırılmıştı ama bundan kazançlı çıkan yine siyasi iktidar oldu.
Haluk Koç bunları duymamış olabilir mi?
Hadi duymadı diyelim...
Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun terör örgütüyle müzakerelere “yeşil ışık” yakan açıklamalarını da mı duymadı?
Nerede yaşıyor bu arkadaş ve hangi partide siyaset yaptığını sanıyor?
Yazının tamamı için
Eüyüp Can (Radikal): Tam bir facia
Haluk Koç’un izahı en az çıkışı kadar sorunlu.
Özetle şunu diyor…
Bir, “Başbakan çok sert konuşuyor…”
Eee…
Haluk Koç da Yeni CHP’nin bu konudaki politikalarıyla taban tabana
zıt çıkışı yapmak zorunda kalıyor…
İki, “Devlet PKK ile elbette konuşabilir ama PKK’yı muhatap alarak
çözüm konuşamaz.”
Konuş ama muhatap alma!
Nasıl olacak?
* * *
Başbakan’ın CHP’yi PKK ile aynı düzlemde gösteren açıklamaları ne
kadar haksız ve yanlışsa Haluk Koç’un Oslo çıkışı da bu konuda
sembolik de olsa adımlar atan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si için o
kadar yanlış.
İki yanlış kaç doğruyu götürür bilmiyorum ama maalesef iki
yanlıştan bir doğru çıkmıyor.
Oslo üzerinden siyaset sadece Yeni CHP’yi değil, hükümeti ve tüm
Türkiye’yi faciaya sürüklüyor.
Bu kadar mı körüz?
Yazının tamamı için
Mehmet Ali Birand (Posta): PKK ile iyi ki görüşülmüş, iyiki protokol yapılmış
Dünyanın her yerine, terörle mücadele eden her Devlet, gizli
veya açık şekilde karşı tarafla görüşür. Amaç kanı durdurmaktır.
Silahları susturmak, cenazeleri engellemek için her türlü adım
atılır.
Protokol maddelerini okuyunca, ateşin kesilmesi için bir tek adım
kaldığını görebilirsiniz. Gerisi ilerde getirilecekti. Bugün o
cenazeleri görmeyecektik. O evlere ateş düşmeyecekti.
İktidar, yapması gerekeni yapmıştır. Bu görüşmeler yerindedir.
Protokol doğru adımdır. Bunun utanılacak hiçbir yanı yoktur.
Asıl hiç görüşülmese, çözüm yolları aranmasa, o zaman hepimizin
ayaklanması ve İktidarı yerden yere vurmamız gerekirdi.
Göreceksiniz, yine birgün gelecek ve yine masaya oturulacak. Ne
yazık ki, olan o gencecik insanlara olacak. Ancak şunu da
unutmayalım, biz bu işi bu kafayla çözemeyiz. Muhalefetin desteği
olmadan, yapıcı yaklaşım sergilemeden hiçbir iktidar PKK terörünün
önünü alamaz. Siyaset malzemesi yapıldıkça, ne Kürt sorunu ne de
PKK terörü çözümlenebilir.