Erdoğan'ın kıblesine kim neden karşı?
Abone olCHP'li vekil Birgül Ayman Güler'in olay sözleri, 1923'te atılan temellerin yeniden dizayn edilmesine karşı bir tepkinin dışa vurumu oldu.
Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- CHP İzmir Milletvekili Birgül
Ayman Güler'in "Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş
değerde gördüremezsiniz" sözleri ortalığı karıştırdı.
Güler, aslında var olan tartışmayı en yalın ve bir o kadar sert bir şekilde ifade etti. Kuşkusuz yeni anayasada vatandaşlık tanımı, terör sorununa çözüm arayışları, kimlik krizini de beraberinde getirdi.
Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte "eskimiş
gömleğin" yerine yenisinin nasıl olması gerektiğini
tartışıyor. CHP'li Güler'in çıkışı da tam da bunun tezahürü
aslında. Bu süreçte klasik ulus tarifi
çatırdıyor.
CHP VE BDP HEM BİRBİRİNE, HEM DE
ERDOĞAN'A KARŞI
Başbakan Erdoğan'ın "Biz aynı
kıbleye dönen tek bir milletiz. Biz bin yıldır bu topraklarda
biriz, beraberiz, kardeşiz" sözleri kimi kesimlerin
tüylerini diken diken ediyor. Dini referans alan konuşmalar ve
toplumu "İslam kardeşliği" paydasında buluşturma
gayreti hem CHP'den hem de BDP'den farklı gerekçelerle tepki
görüyor.
YEN GÖMLEĞİN ADI NE
OLACAK?
Seküler tabana dayalı bu iki parti,
"laiklik" ilkesinde AK Parti'ye karşı birleşiyor,
ancak birbirlerine benzer görüşler nedeniyle de zıt görünüyor. Aynı
kutupların birbirini itmesi gibi CHP ve BDP de birbiriyle ters
düşüyor. Din olgusunun geri planda olduğu iki partide ulus kimliği
ön planda.
1923'te kurulan ulus devletin temellerinin
ana harcını oluşturan CHP, eski yapının bozulmasından rahatsız.
Güler'in bu çıkışı da bu "sancının dışa vurumu"
aynı zamanda. Türk kimliğinin yok olma endişesi sadece CHP'de
değil, muhafazakar kesimde cılız da olsa dillendirildiği bir
gerçek.
BDP VE PKK'DAN "SANCILI"
MESAJLAR
İşte bu tartışmalar altında BDP ve PKK
pozisyonundan bir milim geri adım atmıyor, ayrıştırıcı dilin dozu
düşse de yeni süreçte de devam ediyor. Terör örgütünün yönetici
Karayılan, tam da Güler'in karşı çıktığı noktadan konuya böyle
giriyor: "Kimse herhangi bir
şeyden vazgeçmiyor. Burada oluşan şey, iki halkın bir arada ortak
yaşama formülasyonunun geliştirilmesidir."
Bu sözler aynı zamanda 2. İmralı ziyareti öncesi Kandil'in Öcalan'a
"mesajı" olarak
okunuyor.
İKİ TARAFIN HASSASİYETLERİ ORTAK
NOKTADA NASIL BULUŞACAK?
Çözümün nasıl olacağına dair tarafların
merakını gideren açıklamalar sürecin mayınlı bir yola girdiğinin de
kanıtı aslında. Erdoğan ve Demirtaş'ın beyanatları bu işareti
veriyor. Erdoğan, 15 Ocak'taki grup toplantısında "Bu süreç şehitlerimizin
ruhunu, şehit ailelerimizin hissiyatını, milletimizin değerlerini
asla ve asla zedelemeyecek"
diyordu.
Demirtaş da dün akşam Diyarbakır'da kendi tabanına
böyle selam yolladı: "Bütün
o bedelleri ödemiş, o değerleri yaratmış aileleri rencide edecek
tek bir çözümün ne tarafı oluruz, ne de destekçisi
oluruz."
Türkiye'nin
enerjisini tüketen onbinlerce insanın canına mal olan sorun için
elini taşın altına sokan Erdoğan'ı zorlu günler bekliyor. Erdoğan,
CHP, MHP, BDP ve dışarıdan da PKK ile ayrı ayrı mücadele vermek
zorunda.