Erdoğan'ın geleceği Yalçın Akdoğan'ın elinde
Abone olRadikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem, 'çözüm süreci'nin yeni patronu Yalçın Akdoğan'ın önündeki zorlu sınavı yazdı.
İNTERNETHABER.COM
Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem, AK Parti'nin geleceği ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaderinin 'çözüm süreci'nin yeni patronu
Yalçın Akdoğan'ın elinde olduğunu yazdı.
"Kürt açılımı, Sayın Atalay’ın elinde, başarıyla bugünlere
gelmiştir" diyen Tarhan Erdem, "Şimdi Yalçın Akdoğan dönemi
başlıyor. O’nun başarısı, bütün halkın ve devletin başarısı
olacaktır. Bu değişiklik, Cumhurbaşkanı'nın önündeki yılları
da belirleyecektir" sözleriyle Akdoğan'ın görevinin ne kadar kritik
olduğuna vurgu yaptı.
Tarhan Erdem'in 'Sürecin neresindeyiz?' başlıklı bugünkü yazısı
şöyle:
DAVUTOĞLU 310 KOLTUĞUN ALTINDA KALIRSA
GİDER
Davutoğlu’ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin ilk
beklentisi, seçim sonrasında “İkinci Davutoğlu Hükümeti”ni
kurabilmesi; ikinci beklentisi de yeni anayasayı değiştirebilecek
bir çoğunluk kazanmasıdır.
İlk beklentinin yerine gelmesi için, AK Parti 310’un üzerinde
milletvekili çıkarması gerekir.
Önümüzdeki seçimde, AK Parti'nin kazandığı koltuk sayısı 310’un
altında kalırsa, "İkinci Davutoğlu Hükümeti" değil, son günlerde
tanığı olduğumuz siyasetin dışında yeni bir AK Parti hükümeti
kurulur; 340’ın üzerinde milletvekili kazanırsa, Sayın Erdoğan
istese bile Davutoğlu’nu başbakanlıktan uzaklaştıramaz.
AK Parti’nin 300 ve 340 milletvekili çıkarması için alması gerekli
oy yüzdesi sınırı; muhalefetin alacağı oya ve bu oyun partilere
dağılımına bağlıdır; bugünden anlamlı sınırlar konulması zordur;
ancak seçim sonucunu belirleyebilecek etkenleri düşünebilir,
yorumlayabiliriz.
HER ŞEY ÇÖZÜM SÜRECİNE
BAĞLI
AK Parti’nin seçimlerde alacağı sonucu belirleyecek etkenlerin
başında “çözüm süreci” gelmektedir.
Erdoğan Hükümeti’nin Kürt meselesi politikası, 2009 yılı Temmuz ayı
başında ilk kez Beşir Atalay’ın basın toplantısında “açılım” adıyla
açıklanmıştı.
O günden sonra 28 Ağustosa kadar, bu politikadan Sayın Atalay
sorumluydu; bu görevi dün Yalçın Akdoğan devraldı.
ATALAY AÇILIMDA BAŞARILI
OLDU
Beşir Bey’in, görüşünü belirlemeden bütün unsurları inceleyen ve
onların etkilerini karşılaştıran, belirlediği görüşünü kolay
değiştirmeyen, aklını ve kararını ortalığa dökmek istemeyen
karaktere sahip bir kişi olduğunu sanıyorum.
Kürt meselesinin çözümü böyle bir karaktere muhtaçtı.
Tartışılmasına planlanmasına, tanıtılmasına asla, propaganda amacı
girmemeliydi… Söylenmesi gerekenleri değil, söylenmesi zorunlu
olanları konuşan; yapılması düşünülenleri ağzına almayan,
yapılanları son adımında açıklayan; hayallerini değil, ilgililerin
üzerinde anlaştığı hususları hedef olarak ortaya koyan bir siyaset
adamıdır Sayın Atalay.
Özetle bu özelliklere sahip olduğu için Kürt açılımı, Sayın
Atalay’ın elinde, başarıyla bugünlere gelmiştir.
ERDOĞAN'IN GELECEĞİNİ DE AKDOĞAN
BELİRLEYECEK
Şimdi Yalçın Akdoğan dönemi başlıyor. O’nun başarısı, bütün halkın
ve devletin başarısı olacaktır.
Bu değişiklik, Cumhurbaşkanı'nın önündeki yılları da
belirleyecektir; çünkü Kürt açılımı, Sayın Erdoğan ile tanımlanmış
bir politikaydı; her terör olayında, Habur geçişinde, Oslo
tutanaklarında, Hakan Fidan’ın tutuklanma girişiminde ve diğer her
meselede Başbakan Erdoğan öndeydi.
Sayın Erdoğan’ın eski başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın doğruları ve
yanlışları, başbakan veya bakanlara yüklenmeden doğrudan,
Cumhurbaşkanı'nın defterine yazılacaktır.
HALK RADİKAL ADIMDAN
ÇEKİNİYOR
Açılım süreci sorumluluğunun taşınması, Beşir Atalay döneminden
daha kolay değildir. Vadeleri belirlenmiş yol haritasının içeriğini
ilgililer bilerek taleplerini dile getirmektedirler, elde görevleri
ve sorumluları tam tanımlamayan Kanun’dan başka bir belge yoktur,
halk radikal değişimlere hazır olduğunu belli etmekten
çekinmektedir!
Bu koşullarda seçimlere gidilmektedir ve bu sürenin ilk yarısında
yol haritasında bazı adımlar atılması beklenmektedir.
SEÇİM SONUCUNU BU BELGE
BELİRLEYECEK
Yol haritasındakiler, gerçekte Türkiye’nin gerçek demokratik hukuk
devleti olması yolunu açacak, bir bölgeyle ve halk kesimiyle
sınırlı tutulamayacak ve tanımlanamayacak hususlardır.
Bunlara başlanmadan Kürt meselesi çözülmemiş, süreç tıkanmış
sayılacaktır. Ülkemiz Cumhurbaşkanı ile, iktidar partisiyle,
muhalefet partileriyle, kamuoyu ve basınıyla, diğer önderleriyle
yol haritasına göre yelken açmaya hazır mıdır?
Konular ve onların çıkaracağı sorunlar, “Yeni anayasaya” bırakılıp
seçim sonrasına ertelenebilir mi?
En azından ilkeler ve yapılacaklar ile bunların çerçevesi
üzerindeki anlaşma açıklığa ve güvenilirliğe kavuşturulmalıdır.
Sayın Akdoğan önümüzdeki günlerde sanıyorum bunları kapsayacak bir
strateji üzerinde çalışacaktır. Açıklansın veya açıklanmasın, bu
strateji seçimlerin sonucunu belirleyen belgelerin başlarına
yazılacaktır.