Erdoğan'ın Çankaya şansı kaldı mı?
Abone olErdoğan'ın hedefi Çankaya'mı? Peki seçilebilir mi? Murat Yetkin bu soruların cevabını aradı.
Radikal si yazarı , "Gezi,
yolsuzluk tartışması ve Gülen'le kavga
yıpratsa da Erdoğan hafife alınamaz." diye başladı.
HSYK yasasının Cumhurbaşkanı'nın önünde olması ve
herkesin bir gözü ve kulağının Çankaya Köşkü'nde olmasının
nedenlerini sıralayan Murat Yetkin, olayın siyasi boyutunun
Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun altını çizdi.
Türk siyasetinde her dönem bütün yolların Çankaya'ya çıktığını
yazan Murat Yetkin Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığından
vazgeçmeyeceğini söyledi ve olası Çankaya senaryolarını
sıraladı...
İşte o yazı...
HERKESİN GÖZÜ KULAĞI
CUMHURBAŞKANI'NDA
İster internet yasası ister HSYK içeride ve dışarıda herkesin
gözünün kulağının neden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ne
yapacağında olduğunu biliyorsunuz değil mi?
İsin bir demokratik hakların kısıtlanması, yargının biraz daha
siyasetin kontrolüne girmesi, adaletten uzaklaşacağı kaygısı boyutu
var.
12'İNCİ CUMHURBAŞKANI KİM
OLACAK?
Bir de siyasi boyutu bulunuyor: Türkiye'nin 12'nci cumhurbaşkanı
kim olacak?
Altı ay kadar kalan seçim için su anda iki görünür aday var: Ya
Başbakan Tayyip Erdoğan Çankaya'ya çıkacak ya Cumhurbaşkanı Gül beş
sene daha orada kalacak.
Aslında Türk siyasetinde bütün yollar her zaman Çankaya'ya
çıkmıştır; cumhurbaşkanlığı seçimi hep tartışmalı olmuştur. Bu defa
daha da farklı. Bu ağustosta, ilk defa Meclis değil, halk seçecek
Türkiye Cumhurbaşkanını.
2011 SEÇİMLERİNDEN SONRA ERDOĞAN'IN HEDEFİ
ÇANKAYA'YDI
Zaten o yüzden daha 12 Haziran 2011 seçiminde AK Parti'nın yüzde 50
oy aldığının ilanıyla birlikte Erdoğan'ın hedefinin artık yüzde 50
artı bir oy gereken Çankaya olduğu konuşulmaya başlamıştı.
Ama Erdoğan Çankaya'nın yetkilerini az buluyordu, hatta mesela ABD
Başkam Barack Obama'nın yetkilerini de az buluyordu. Modern
demokrasilerin temel: olan yargı, yasama, yürütme erklerinin
ayrılığını, yürütmeye ayak bağ: görüyor, bunu açıkça söyluyordu.
'Partili cumhurbaşkanı' formülüyle Çankaya'ya çıktığı zaman AK
Parti'y: başkasına, hatta yerine geçecek AK Partili başbakana -ki
bu durumda Gül konuşuluyordu- dahi bırakmak istemediğini ifade
ediyordu.
AK PARTİ'NİN İÇ İTTİFAKLARI
SARSILIYORDU
Türkiye'yi tek kişi elinden yönetilecek bir parti devletine
götürecek bu senaryo alkış da topluyordu. Ama bunları söylediği
zaman ortada ne Müslüman Kardeşler ideolojisıyle birlikte gümbür
gümbür çöken Arap Baharı vardı, ne Türkiye'deki siyasi rüzgârlar AK
Parti'nin iç ittifaklarını sarsmaya başlamıştı ne de Türk
ekononomısi ABD Merkez Bankası'ndan esen kur rüzgârlarıyla
sarsılıyordu.
BEN GİDERSEM ESKİ GÜNLER
GELİR
İşte Gezi protestoları tam bu sırada beklenmeyen bir misafir gibi
Türk siyasetine girdi.
Erdoğan, Gezi protestolarındaki tutumuyla liberal ve demokrat
desteğinin çoğunu kaybetti ama kendi tabanını Kenan Evren'vari bir
"Ben gidersem eski günler gelir" söylemiyle
kemikleştirmeyi bildi.
Ardından dershanelerin kapatılması tartışmasıyla Fethullah Gülen
ile yaşanan ihtilaf su yüzüne çıkmıştı ama çoğu insan
"Kardeşler bugün bozuşur, yarın barışır" gözüyle
bakıyordu.
ERDOĞAN İLK KEZ TABANINI TEHDİT ALTINDA
GÖRMEYE BAŞLADI
Asıl sorunun "Gülenin kaç oyu var" sorusu olmadığı 17 Aralık 2013
yolsuzluk soruşturmasıyla anlaşıldı.
Erdoğan'ın geçen pazar AK Partili kadınları 'Ev ziyaretine gelen
ablalar' konusunda uyarmasından durumun ciddiyeti belli oluyor;
Erdoğan ilk kez tabanını tehdit altında görmeye başladı. Haksız da
değil; 30 Mart yerel seçimlerine bir bucuk ay kaldı.
EN ÖNEMLİSİ CUMHURBAŞKANLIĞI
SEÇİMİ
AK Parti Genel Merkezi şimdiden "Yüzde 40'ın altına düşersek
Cumhurbaşkanlığı senaryosu değişir" söylemini sızdırmaya başladı.
Bunun asıl amacı yüzde 40 oyu (2009 yerel seçimiyle
karşılaştırarak) büyük zafer olarak sunmak ve 2011'dcki yüzde 50
ile karşılaştırılmasının önüne geçmek.
Oysa Genel Merkez biliyor ki AK Parti 30 Mart'ta yüzde 40-45
bantında kalsa dah: Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı hedef; Gezi,
yolsuzluk tartışması ve Gülen ile kavga gibi, hatta daha ağır bir
yara almış olur.
Bu durumda ilk akla gelen Erdoğan'ın bütün üst perde söylemine
karşın 'Üç dönem' kuralından dönüp başbakanlığı garantiye almaya
çalışması Malum yüzde 40-45 ile Cumhurbaşkanı olunmaz ama tek
başına hükümet yine olunur.
ERDOĞAN KOLAY PES EDER
Mİ?
Ama Erdoğan bu kadar kolay pes eder mi? Mesela, siyasi kuliste
konuşulduğu üzere BDP/HDP ile bir ittifak zorlayıp referanduma
gitme şansını dener mi? Bu deneme AK Parti tabanını daha da böler
mı?
Ya da Erdoğan, tıpkı Brüksel'de AB yönetimine "Siz bu İslamcıların
nasıl sinsi örgütlendiğini bilmezsiniz" türünden izahatı gibi,
şapkasından son anda kimsenin ummadığı bir tavşan çıkarma
ustalığın: gösterir mi7 Ve böyle bir durumda Gül'ün şu anda yüksek
görünen yeniden seçilme sans: da etkilenir mi? Özetle evet,
Erdoğan'ın kâğıt üzerinde hâlâ Çankaya şansı var ama zorladıkça
risk artıyor. Üstelik önüne gönderdiğ: her tartşmalı yasada Gül'ün
seçilmesini de tehlikeye atabilecek sınıra yaklaşıyor.