Erdoğan'dan suç duyurusu o isim için harekete geçti
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman ZDF televizyon kanalında hakaret içerikli mizah programı hazırlayan Jan Böhmermann hakkında suç duyurusunda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, müvekkili
Erdoğan adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 15 sayfalık suç
duyurusu dilekçesi verdi.
Dilekçede, Böhmermann'ın Alman ZDF kanalında 31 Mart 2016'da
yayınlanan bir programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiğine,
Almanya'da açılan soruşturma sonucunda verilen takipsizlik kararına
ve takipsizlik kararının itirazına verilen ret kararına yer
verildi.
Alman adli mercilerinin isnat edilen suçla ilgili kamu davası
açmamasının, "Berlin'de hakimler var" deyişinin Almanya'da bir
karşılığı olmadığına vurgu yapılan dilekçede, "Hukuk
kurallarının, mağdurun kimliğine göre uygulanmasına dair ortaçağ
alışkanlığının tekrar hortladığının açık bir göstergesidir. İnsan
onuru, hukukun koruması gereken en önemli değerdir. Bu sebeple,
insan onurunun ihlali de ceza kanunları ile cezalandırılmaktadır.
Bir başka ülkenin vatandaşı veya devlet başkanının onuruna karşı
saldırı teşkil eden fiiller hakkında etkili soruşturma yapılması ve
bu fiillerin cezalandırılması da bir zorunluluktur."
değerlendirmesi yapıldı.
Dilekçede, "Alman adli mercileri, suçun mağdurunun Sayın
Cumhurbaşkanımız olması hasebiyle, hem Alman anayasasını hem Alman
Ceza Kanunu'nu hem de emsal yargı uygulamalarını açıkça ihlal
etmiştir. Mağdurun kimliğine göre hukuk kurallarının farklı tatbik
edilmesi, ortaçağ Avrupası'nın hukuk anlayışının yansıması olarak
değerlendirilmelidir." görüşü ifade edildi.
Yabancı devlet başkanlarına karşı işlenen suçlar ve Alman Ceza
Kanunu hükümlerine yer verilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Devlet başkanlarının uluslararası hukuk bakımından dokunulmazlığı
bulunmaktadır. Viyana Sözleşmesi'nde diplomatik dokunulmazlıklar
tanımlanmış ve devlet başkanının da bu dokunulmazlıklardan
yararlanacağı belirtilmiştir. Diplomatik İlişkiler Hakkındaki
Viyana Sözleşmesi ana kural olarak diplomatik temsilcilerin sahip
olduğu hak ve yükümlülükler ile dokunulmazlık ve ayrıcalıklarını
düzenlemektedir. Bunun yanında aynı sözleşme, ikincil kural olarak,
sözleşmenin koruduğu uygulamalarda, taraflar arasında ayırımcılığı
da yasaklamaktadır.
Diplomasi ajanları da dahil olmak üzere Uluslararası Korunan
Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılmasına
Dair Sözleşme, TBMM tarafından kabul edilmiş, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmedir. Sözleşmenin 1. maddesinde
uluslararası korumaya sahip kişiler tanımlanmaktadır ve devlet
başkanı da bu kapsamda kabul edilmektedir. Sözleşmenin 2.
maddesinde uluslararası korumaya sahip kişilere yapılacak
saldırıların önlenmesi yükümlülüğü getirilmektedir."
"TÜRKİYE'DE SORUŞTURMA YAPILABİLİR"
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 343'ncü maddesindeki "karşılıklılık
şartı"nın, Almanya'da da Türk diplomasi ajanları ve uluslararası
alanda korunan kişilere yönelik saldırıların cezalandırılmasını
zorunlu kıldığı hatırlatılan dilekçede, "Almanya'da, Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına yönelik hakaret teşkil eden fiilin
cezalandırılmaması karşısında Alman diplomasi ajanları ve
uluslararası alanda korunan kişilere yönelik Türkiye'de hakaret
edildiğinde karşılıklılık şartı gerçekleşmediği için muhakeme
şartının bulunmadığı kabul edilmelidir." ifadeleri yer aldı.
Böhmermann hakkında Türkiye'de soruşturma ve kovuşturma
yapılmasının hukuken mümkün olduğu bildirilen dilekçede,
"Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan soruşturma ve kovuşturma
açılması için failin Türkiye'de bulunmasına gerek olmadığı, Adalet
Bakanlığının da talebine gerek kalmadan fail hakkında herhangi bir
koşula bağlı olmaksızın doğrudan soruşturma açılmasının hukuken
mümkün olduğu belirtildi.
Şüpheli Böhmermann'ın açıklamalarının TCK'nın 299'ncu maddesinde
düzenlenen "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunun unsurlarını içerdiği
kaydedilen dilekçede, emsal mahiyetteki Yargıtay içtihatları
gözetildiğinde, atılı suçun yasal unsurlarının gerçekleştiği
belirtildi.
Dilekçede, Böhmermann'ın açıklamalarının ifade özgürlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesinin de mümkün olamayacağına işaret
edilerek, hakkında kamu davası açılması talebinde bulunuldu.