Erdoğan’dan önemli açıklamalar
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ’10. Çalışma Meclisi’ toplantısında önemli açıklamalar yaptı.<br/>Çalışm...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ’10. Çalışma Meclisi’ toplantısında önemli açıklamalar
yaptı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ’10. Çalışma Meclisi’
toplantısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
TESK Başkanı Bendevi Palandöken, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul
Kutadgobilik, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Genel
Başkanı Mahmut Arslan, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Fatih Acar katılımıyla Bilkent
Otel’de gerçekleştirildi.
Erdoğan, Bingöl M Tipi Cezaevi’nden kaçan tutuklular ve Ankara’daki
polisevine yapılan roketatarlı saldırıya ilişkin, "Cezaevinde bile
olan hadiseleri görüyorsunuz; kaçtılar, gerçi emniyetimiz yaptığı
operasyonla bir tanesi hariç hepsini yakaladı. Aynı şekilde geçen
gün yapılan saldırının failleri de yine aynı şekilde yakaladılar.
Bu mücadele yılmadan usanmadan devam ediyor. Artık bunlara kol
kanat germek bu iktidarda mümkün değil" dedi.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Erdoğan, demokratikleşme paketine ilişkin, "Partimizi kurarken
verdiğimiz sözleri, şartlar, imkanlar oluştuğu için bir reform
paketi halinde hayata geçireceğiz. Kimsenin dayatmasıyla değil;
sözünü verdiğimiz, engeller ortadan kalktığı için bu reformları
yapacağız. Yapacağımız açıklama birçok kesimi de şaşırtabilir. Bu
paket, 11 yıllık sürecin devamıdır ama asla bir son olmayacak. Bu
matematik bir olay değil, sosyal ve siyasi yaklaşımdır. Şartlar
daha da iyiye gittikçe biz de reformlarımızı hayata geçirmeye,
Türkiye’yi büyütmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.
Demokratik haklarla çalışma hayatının sorularını da daha ilk günden
teslim etmek en büyük arzumuzdur" diye konuştu.
AHİ TEŞKİLATINI ÖRNEK GÖSTERDİ
Erdoğan, çalışma meclisinin tüm taraflarına tüm katılımcılara gerek
mayıs ayındaki hazırlık toplantılarına gerekse meclis
toplantılarına verecekleri katkılar için teşekkür ettiğini
belirterek, programının yoğunluğu dolayısıyla konuşmasını yaptıktan
sonra toplantıdan ayrılacağını bildirdi. Çalışma meclisinin
gündemdeki bütün konuları etraflıca değerlendirdiğini anlatan
Erdoğan, "Çalışma hayatındaki barışı, huzuru, istikrarı,
Türkiye’nin hem bugünü hem geleceği için hayati bir unsur olarak
gördük" dedi.
Dünyadaki tartışmaların çok yakından takip edilmesi ve bundan
dersler çıkarılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Özellikle de
bizim ahi teşkilatımızda olduğu gibi işçi-işveren, patron-emekçi
ayrımını bir tarafa koyacağız. Ne işverensiz, ne de işçisiz böyle
bir hayat mümkün değil. Yol arkadaşları, bir terazinin iki yarı
tepesinde bulunan iki ayrı taraf değildir. İki insanın her anlamda
birbirine benzemez, yetenekler, imkanlar, fırsatlar insanları
birbirinden farklı kılabilir. Aynı köyden aynı aileden yola çıkıp
bir işçi bir patron olabilir. Önemli olan emeğini ortaya koyanın
alnının teri kuramadan emeğinin hakkını alabilmesidir. Önemli olan
kişinin sermayesini ortaya koyabilmesi ve oradan hakkını
alabilmesidir" diye konuştu.
"EMEK-SERMAYE GİBİ BAŞLIKLARIN YANLIŞ TANIMLANDIĞINA
İNANIYORUM"
Emek ve sermaye gibi başlıkların yanlış tanımlandığına işaret eden
Erdoğan, emek, sermaye, üretim ve tüketimin insanın birer türevi
olduğunu dile getirdi. Erdoğan, "İnsan varsa bunlar vardır. İnsan
yoksa bunların hiçbiri yoktur. Öyleyse hedef, insanı insan olduğu
için güçlü kılmamızdır. Adil bir devlete düşen o anlayışı o bakış
açısını savunmak, toplumun bütün kesimleriyle birlikte, esnafa,
tüccara, çiftçiye eşit mesafede durmaktır. Adil bir hükümet
toplumun tüm kesimlerinde olduğu gibi çalışma hayatında da
uzlaşmayı sağlayacak mekanizmayı oluşturmak durumundadır. Hükümet
olarak 11 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz" ifadelerini
kullandı.
"Acaba biz işçi-memur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız" diyen
Erdoğan, "Türkiye’nin de bunun halletmesi gerektiğine inanıyorum.
Gelin oturalım hep birlikte ’çalışanlar’ başlığı altında
toparlayalım. Eğer bunu bu başlık altında toparlarsak; bu iki
yanlış, iki bakış ortadan kalkmış olacak. İşçi-memur böyle bir
ayrım olmamış olur. Sadece çalışanlar hepsini toplamış olur. Ben
şahsen gençliğimden itibaren İstanbul Belediyesi’nde işçi olarak
çalıştım. Daha sonra özel sektörde de çalıştım. Daha sonra işveren
de oldum" dedi.
İşçisinin ve memurunun hakkını teslim edilmeyen bir ülkenin gelecek
hedeflerine ulaşamayacağına dikkat çeken Erdoğan, "2023 hedeflerini
hep beraber inşa edeceğiz. Toplumsal her meselemizde ortak aklı öne
çıkaracak, ortak hedefler doğrultusunda ortak çözümler üreteceğiz.
Bu ülkede çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Eğer yumruklar
sıkılı olursa el sıkamayız, eğer ellerde taş olursa, molotof
olursa, silah, sopa olursa diyalog kuramayız. Sorunları çözmek için
birbirimizi anlayacağımız hoşgörü ortamını oluşturmak durumundayız"
şeklinde konuştu.
İşçinin de, memurun da sorunlarını çözmek için diyalog ve uzlaşmaya
gerek olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bizim sorunlarımızı dışarıdan
gelen birileri değil, bizzat biz kendimiz hep birlikte çözebiliriz.
Eğer dışarıdan birileri gelirse inanın sadece karıştırmak için
gelir. Bunu zaten yaşadık, gördük ve görüyoruz. Kendi meselemizi
kendimiz çözeceğiz. Oturarak konuşacağız, ortak akılla ve zeminle
ortak bir noktada buluşacağız" diye konuştu.
KIDEM TAZMİNATI KONUSU
"Onların bildiklerini benim işçi, memur kardeşlerim de biliyor"
diyen Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Şiddet hiçbir soruda çözüm yöntemi olamaz. Silah, taş, molotof,
roketatar hiçbir sorunda çözüm yolu olamaz. Şiddet bir sorun çözme
yöntemi olmadığı için. Örgütlenme, grev hakkı var. Şiddeti öven,
şiddetten medet uman siyasi parti en başta kendisini inkar eder.
Şiddetin her türlüsünü dışlayacak her alanda sorunlarımızı
şiddetsiz bir ortamda diyalogla çözmenin mücadelesi içinde
olmalıyız."
Çalışma hayatının her meselesini ele aldıklarını bildiren Erdoğan,
"Müzakere bir tarafın diğerine dayatma yapmasıyla olmaz, diyalogla
olur. Bir adım atarsın, karşındaki de bir adım atar. Sonuçta ortak
bir nokta bulunur. Müzakere ve diyalog noktasını bugüne kadar
başarıyla çalıştık" şeklinde konuştu.
Kıdem tazminatına ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Bir
kişi bir gün bile çalışsa, o onun hesabına girmeli. Bundan sonra 11
ay, mevsimlik yok. Kıdem sürekli çalışıyor. Alt işverenlikte
bakanlığımız çalışmalarını yapıyor. Türkiye’nin huzuru iç barışı
hiç kuşkusuz çalışma hayatının barış ve istikrarına bağlıdır.
Diyalog kanallarını açık tutacak" dedi.
BAKAN ÇELİK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik ise, çalışma hayatına
ilişkin iki gün boyunca çok önemli konuların tartışılacağı
toplantımızın başarılı geçmesi temennisinde bulunduğunu belirterek,
"Hükümet ve bakanlık olarak, sosyal diyaloğu esas olan ve emek ile
sermayeyi bütün olarak gören anlayışımız sayesinde son derece
önemli reformlara imza attık" dedi. Çalışma hayatında yapılan
faaliyetler hakkında bilgi veren Çelik, çözüme kavuşan sorunların
çalışma hayatında olduğunu dile getirdi. Taşeron işçilerin karşı
karşıya bulunduğu ciddi sorunların olduğunu anlatan Çelik, bu
konunun sürüncemede bırakılacak bir konu olmadığını ifade etti.
Kıdem tazminatı sorununa bir çözüm üretilmesi gerektiğine dikkat
çeken Çelik, bu konunun mutlaka bir çözüme kavuşturulması
gerektiğine işaret etti. İstihdam büroları ile ilgili istismarı
önleyici bir açılım getirilmesi gerektiğini belirten Çelik, sosyal
güvenceden yoksun olan kesimler hakkında bilgi verdi. Çelik,
"İşçinin istismarını mutlaka engelleyeceğiz ama bu arada doğum
yapan bir kardeşimizin 3-5 aylık istihdam esnekliğini sağlayacak
bir düzenleme talebini de mutlaka masada konuşmamız gerekiyor"
dedi.
Sendikal mevzuatın yürürlüğe girmesiyle çalışma hayatının
kurtarıldığını bildiren Çelik, bu yasanın son derece önemli
kazanımlar getirdiğini ama eksikliklerinin de olduğunu dile
getirdi.
(İHA)