Erdoğan’dan gönüllüler koalisyonu önerisi
Abone olBaşbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin iki ülkenin süreci tıkaması neticesinde Suriye konusunda karar alamadığına vurgu ...
Başbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin iki
ülkenin süreci tıkaması neticesinde Suriye konusunda karar
alamadığına vurgu yaparak, "Dolayısıyla 100 binin öldürüldüğü bir
Suriye’de artık burada ortak hareket etmenin kararına vardık. Yani
bugün bir gönüllüler koalisyonu olabilir. Ama burada artık bir adım
atmanın zamanı gelmiştir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ağustos ayı ‘Millete Hizmet Yolunda’
konuşmasında Suriye ve Mısır’daki olayları değerlendirerek
‘kardeşlik’ vurgusu yaptı. Ağustos ayının son haftasının Türkiye’de
Zafer Haftası olarak kutlandığını anımsatan Başbakan Erdoğan, 26
Ağustos 1922’de, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşanın ordulara
Büyük Taarruz emrini verdiğini ve 5 gün sonra 30 Ağustos’ta ordunun
kesin bir zafer kazandığını söyledi. 30 Ağustos zaferiyle
Türkiye’nin adeta bir uçurumun kenarından döndüğünü, işgalden
kurtulduğunu, kendisine yeni ufuklar, büyük hedefler çizerek
geleceğe doğru emin adımlarla ilerlemeye başladığının altını çizen
Başbakan Erdoğan, “91. yıldönümünde, milletimizin 30 Ağustos
Zaferi’ni bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Kurtuluş
Savaşımızın tüm şehitlerini rahmetle, minnetle yad ediyor; başta
Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm gazilerimize Allah’tan rahmet
niyaz ediyorum” dedi.
“ALPARSLAN KAZANDIĞI BÜYÜK ZAFERLE TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ”
Ağustos ayının son haftasında, 26 Ağustos tarihinde, milletçe bir
başka önemli yıldönümünü idrak edildiğini kaydeden Başbakan
Erdoğan, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın, 942 yıl önce, 1071
yılında, Malazgirt Ovası’nda kazandığı büyük zaferle tarihin
akışını değiştirdiğini, bölgede yeni bir dönemin başlamasını
sağladığını dile getirdi. Bugünlerde, bölgede yaşanan elim
hadiselere ışık tutmak amacıyla, Malazgirt Zaferinin üzerinde biraz
olsun durmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, Büyük Selçuklu
Devleti’nin Sultanı Alparslan döneminde, yaklaşık 950 yıl önce,
içinde bulunulan coğrafyada maalesef bugünkü gibi bir manzaranın
arz ettiğini belirtti. Sultan Alparslan’ın, Sultan Melikşah’ın,
Selahaddin Eyyubi’nin, Nurettin Zengi’nin, Sultan Kılıçarslan’ın
ordularının sadece Türklerden oluşan ordular olmadığını vurgulayan
Başbakan Erdoğan, “Bu ordularda, evet, Türkler vardı, Türk
komutanlar vardı. Ama bu ordularda, en az Türkler kadar, kardeşleri
olan Kürtler vardı, Araplar vardı, bölgenin diğer tüm halkları
vardı. Bölgede akan kandan, bölgedeki kaostan, husumetten, acıdan
bizar hale gelmiş her halk, Selçuklu Sancağı altında toplanmak
suretiyle, nizamı ve huzuru tesis etmek için mücadele veriyordu. Bu
coğrafyanın, dağınık, zayıf, birbirine karşı husumet içindeki
halkları, bir araya geldikçe güçleniyor, refah ve huzurlarını
artırıyor, kardeşçe yaşıyor ve tarihin en büyük medeniyetlerini
inşa ediyorlardı. Şunu biliniz ki, dünya tarihinin en büyük
medeniyetlerinden olan Endülüs Medeniyeti ve Osmanlı Medeniyeti,
işte bu kaynaşmanın, dayanışmanın, birliğin, en önemlisi de
kardeşliğin eseridir” diye konuştu.
Bu bölgenin ne zaman kucaklaştıysa, ne zaman birbirine kardeşçe
muamele ettiyse, o zaman büyüdüğün ve büyük medeniyetler inşa
ettiğini sözlerine ekleyen Erdoğan, bu bölgenin ne zaman ki
birbirine düşmüş, birbirine düşmanlık etmiş, kardeşinin kanını
akıtmışsa, o zaman kaybettiğini, zayıfladığını, çok büyük acılar
yaşadığını, çok ağır bedeller ödediğini söyledi.
“BÖLGEMİZDE YAŞADIĞIMIZ ACILAR TARİHİN TEKRAR ETMESİNDEN BAŞKA
BİRŞEY DEĞİL”
İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un şiiri ile konuşmasına
devam eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“İstiklal Marşımızın şairi, büyük mütefekkir Mehmet Akif, bir
şiirinde şu çok anlamlı ifadeleri kullanıyor… Diyor ki Akif:
‘Geçmişten adam hisse kaparmış; ne masal şey… Beş bin senelik
kıssa, yarım hisse mi verdi? Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” Evet… Bugün, bölgemizde
yaşadığımız büyük acılar, tarihin tekrar etmesinden başka hiçbir
şey değildir. İşte, son aylarda Mısır’da yaşananları gördünüz…
Mısır’da, 6 binden fazla kardeşimiz 2 ay içinde şehit edildiler.
Onları, dışardan gelen düşmanlar, işgalciler, Vandallar, barbarlar
değil, ne acıdır ki, kendilerinden olan, kendi ülkelerinin
vatandaşları, hatta kardeşleri katlettiler. Suriye’de aynı şekilde,
2,5 yıl içinde 100 binden fazla insan hayatını kaybetti… Suriyeli
kardeşlerimizi de dışardan gelenler değil, ne yazık ki kendi
içlerinden çıkan zalimler katletti. Bugün Irak’ta kardeşin kardeşi
katlettiğine şahit oluyoruz. Lübnan’da kardeşin kardeşi
katlettiğine şahit oluyoruz. Filistin’de kardeşler arasındaki
anlaşmazlığın mücadeleyi zayıflattığını görüyoruz. Kuzey Afrika’da,
Asya’da, Arap Yarımadasında, mazlumların düşman çizmeleri altında
değil, kardeşlerinin kırbacı altında inlediklerini üzülerek
müşahede ediyoruz.”
“TÜRKİYE KARDEŞ KAVGASININ İÇİNDE DEĞİLDİR”
“Şunu çok büyük gururla ve bahtiyarlıkla ifade etmeliyim ki, bundan
bin yıl önce Selçuklu Devleti’nin yaptığı gibi, bundan 100 yıl
öncesine kadar Osmanlı Cihan Devleti’nin yaptığı gibi, bugün de
Türkiye Cumhuriyeti, bu çatışmaların, bu kanlı mücadelenin, bu
kardeş kavgasının içinde değildir” diyen Erdoğan, Türkiye
Cumhuriyeti olarak sadece bu bölgenin birliği ve dirliği için
mücadele verdiklerini, bu coğrafyadaki kardeşlere sadece nizam,
huzur, istikrar, barış telkin ettiklerini kaydetti. Başbakan
Erdoğan, “İşte böyle bir tasavvurla 26 Ağustos ta Malazgirt’te
Selçuklunun torunları Sultan Alparslan ve Malazgirt Zaferi’ni çok
büyük bir coşkuyla kutladılar. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın
tertip ettiği bu büyük kutlama merasimine 81 vilayetimizden 15.000
e yakın gencimiz, Gençlik ve Spor Bakanımız, Kalkınma Bakanımız ve
milletvekillerimiz katıldılar. Gençliğimiz Şühedanın izinde, Sultan
Alparslan’ın izinde bir kez daha zaferine sahip çıktı. Birliğine,
beraberliğine sahip çıktı. Aynı gençlik Dumlupınar’da benzeri bir
merasimle 30 Ağustos zaferimize de coşkuyla sahip çıktı” dedi.
“ECDADIMIZIN ETTİĞİ DUALARIN AYNISINI BUGÜN MİLLETÇE BİZLER DE
EDİYORUZ”
Türkiye olarak bu bölgede, bu coğrafyada, her halka, her etnik
kökene, her inanca ve her mezhebe eşit mesafede olduklarının altını
çizen Başbakan Erdoğan, “Türk bizim kardeşimizdir. Kürt bizim
kardeşimizdir, Arap bizim kardeşimizdir; Sünni de, Şii de bizim
kardeşimizdir” dedi.
Mısır’da, seçilmiş bir iktidara karşı askeri darbe yapılmasına
karşı çıkarken, dengeleri, konjonktürü, çıkarları gözeterek değil;
tarihi, ecdadı ve ilkeleri gözeterek karşı çıktıklarını ifade eden
Başbakan Erdoğan, Suriye’de, zalim bir iktidarın halkına ölüm
kusmasına karşı çıkarken, ilkeler, idealler, değerler adına buna
karşı çıktıklarını vurguladı. Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle
devam etti:
“Sultan Alparslan, Şam’a, Mısır’a yöneldiğinde, altını çizerek
ifade ediyorum, iktidarı için, otoritesi için, dünyevi hırsları
için değil; kardeşlik için, birlik için, helalleşme ve kucaklaşma
için bu seferlere çıkmıştı. Şarkın En Sevgili Sultanı Selahaddin,
Kudüs ve Mısır için canını ortaya koyarken, bunu güç için, kudret
için değil, kendi değerleri için, kardeşlik için yapmıştı. Selçuklu
Sultanı Nurettin Mahmut Zengi’nin şu duasını burada özellikle
hatırlatmak istiyorum…Mahmut Zengi, Yaradan’a aynen şöyle
yakarmıştı: ‘Ya Rabbi, zaferi Mahmut’a değil, İslam’a nasip et…
Mahmut kölen zafere layık değildir…’ Malazgirt Ovası’nda, 26
Ağustos Cuma günü, Cuma Namazının hemen ardından, Sultan Alparslan
şöyle dua etmişti: ‘Ya Rabbi! Sen’i kendime vekil yapıyor, azametin
karşısında yüzümü yere sürüyor ve Sen’in uğrunda mücadele
veriyorum. Ey Allah’ım! Niyetim halistir, bana yardım et,
sözlerimde hilaf varsa, beni kahret…’ Evet… İşte bu büyük
dedelerimizin, ecdadımızın ettiği bu samimi duaların aynısını bugün
milletçe bizler de ediyoruz. Sadece kendimiz için değil, bütün
kardeşlerimiz, bütün bölge için barış istiyoruz, huzur istiyoruz,
refah istiyoruz. Ben için değil, hatta Biz için değil, Hepimiz için
barış ve kardeşlik mücadelesi veriyor; herkesin dostça, kardeşçe
yaşayacağı bir bölgenin inşası için ter döküyoruz. Tıpkı
ecdadımızın yaptığı gibi, hem de bin yıl önce ve bin yıl boyunca
yaptığı gibi, Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii ayrımı yapmaksızın, bir
olmayı, iri olmayı, diri olmayı istiyor, bunun için samimi gayret
gösteriyoruz.”
“ONURLU, ŞEREFLİ İNSANLAR ZALİM’E ZALİM, CANİ’YE CANİ, KATİLE TAKİL
DEMEKTEN ASLA ÇEKİNMEZLER”
Başbakan Erdoğan, bundan 942 yıl önce Sultan Alparslan’a, “Senin
Halep’le, Şam’la, Kudüs’le, Kahire’yle ne işin var” denilseydi,
Malazgirt Zaferi’nin olamayacağını, Kayı Boyu Söğüt’e
gelemeyeceğini, Ortadoğu’nun kendisini toparlayamayacağını ve
tarihin tozlu sayfalarında kaybolur gideceğini söyledi. Bundan 800
yıl önce Sultan Selahaddin’e, “Senin ne işin var Kudüs’le,
sarayında otur, rahatına bak” denilseydi, bu coğrafyanın tarihinin
çok daha farklı olacağını belirten Başbakan Erdoğan, “Ecdadımız,
tarihimizin yüce şahsiyetleri, bizlere en çok da onuru, şerefi,
insani ve vicdani değerleri miras bırakmışlardır. Onurlu, şerefli,
kalbi ve vicdanı olan insanlar, Hakk’a Hak, zalime zalim, caniye
cani, katile katil demekten asla çekinmezler. Bizler, nasıl onurlu
ve şerefli bir tarihi miras devraldıysak, çocuklarımıza,
torunlarımıza da aynı şekilde öyle onurlu, şerefli bir tarih miras
bırakmak istiyoruz. İşte onun için, dünyanın neresinde olursa
olsun, Hakk’ı, adaleti savunuyor; dünyanın her ülkesi, her halkı
için doğruları yürekli şekilde dile getiriyoruz. Şunu bilmenizi
isterim ki, Türkiye’nin hadiseler karşısında dik duruşu, yürekli,
cesur, samimi ve ilkeli duruşu, dünyanın her yerinde takdirle ve
gıptayla karşılanmıştır. Başta dünyanın mazlum ve mağdur halkları
olmak üzere, insanların kalbinde Türkiye kendisine müstesna bir yer
edinmiş, ilkelerinden taviz vermeyen tutumuyla milyarların takdir
hislerine mazhar olmuştur” şeklinde konuştu.
“BUGÜN BİR GÖNÜLLÜLER KOALİSYONU OLABİLİR”
Bu zorlu süreçte Türkiye’nin, düşman değil, yeni dostlar, samimi
dostlar edindiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin dik
duruşuyla, darbelere darbe, katliamlara katliam diyen cesur
duruşuyla, dünyaya hem demokrasi dersi, hem de insanlık dersi
verdiğini dile getirdi. Şu anda Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi iki ülkenin süreci tıkaması neticesinde karar alınamadığına
vurgu yapan Başbakan Erdoğan, “Demek ki Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi şu anda iş yapamaz durumda. Dolayısıyla 100 binin
öldürüldüğü bir Suriye’de artık burada ortak hareket etmenin
kararına vardık. Yani bugün bir gönüllüler koalisyonu olabilir. Ama
burada artık bir adım atmanın zamanı gelmiştir. Çünkü burada
ölümlerin durma zamanı gelmiştir. İnsani değerlere sahip çıkan
insan hakları evrensel beyannamesine sahip çıkanların el ele vermek
suretiyle artık burada bir adım atmanın zamanı gelmiştir. 11 yıl
boyunca olduğu gibi bundan sonra da ilkeli, kararlı, disiplinli
duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Hem ülke içinde, hem bölgemizde,
barıştıran, kucaklaştıran, helalleştiren bir ülke olarak geleceğe
ilerleyeceğiz. Her zaman ifade ediyorum: Türkiye, demokrasi ve
kardeşlik gibi 2 önemli temel ilke üzerinde yükselmeye devam
edecektir. Demokrasimiz güçlendikçe, Türkiye güçlenecek.
Kardeşliğimiz güç kazandıkça, Türkiye güç kazanacak. Bakınız bu
yıl, Ekim ayının 29’unda, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 90. yılını
milletçe idrak edeceğiz. 100. yıla şurada sadece 10 yıl kaldı.
İnşallah, 2023 yılında, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını
çok farklı şekilde, çok farklı şartlarda kutlayacağız. 2023
hedeflerini tutturmuş, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri olmuş,
müreffeh, barış ve kardeşlik içinde bir Türkiye inşa edecek,
ardından da bir başka hedefe, 2053 hedefine doğru yol alacağız.
İstanbul’un fethinin 600’üncü yıldönümünü kutlayacağımız 2053 yılı
Türkiye’nin hedef tarihlerinden biridir. Ardından, çocuklarımızın,
torunlarımızın görebileceği, Malazgirt Zaferimizin 1000. yıldönümü
olan 2071’e de milletçe emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz.
Güçlü bir ekonomiyle, çok büyük projelerle, ama en önemlisi de
demokrasi ve kardeşlikle, inşallah bu hedeflerimizin hepsini
tutturacağız. Kendimize inanırsak, ülkemize ve potansiyellerine
inanırsak, en önemlisi de, birbirimize inanır, güvenir,
birbirimizle muhabbetimizi artırırsak, hiç şüpheniz olmasın, tüm bu
hedeflere ulaşır, hatta bu hedefleri aşarız. Bu noktada şunu da
tekrar hatırlatmak istiyorum: 942 yıl önce kazandığımız Malazgirt
Zaferimiz, kardeşliğin ve dayanışmanın eseridir. 91 yıl önce 30
Ağustos’ta yazdığımız büyük destan, kardeşliğin ve dayanışmanın
eseridir. İnşallah, kardeşlik ve dayanışma içinde, hep birlikte
nice destanlar yazacak, nice başarılara imza atacağız. Bu zaferler
haftasında, bir kez daha tüm şehitlerimizi, tüm gazilerimizi
rahmetle, minnetle yad ediyor, mekanları inşallah cennet olsun
diyorum” şeklinde konuştu.
“SANAL VE YAPAY GÜNDEMLERE TAKILMADAN HİZMETE DEVAM ETTİK”
Ağustos ayı içinde de, yatırımlara, hizmetlere, reformlara hiç
durmadan, hiç duraklamadan, hiç ara vermeden devam ettiklerini
ifade eden Başbakan Erdoğan, sanal gündemlere takılmadan, yapay
gündemlere aldanmadan, Türkiye’nin gerçek gündemiyle
ilgilendiklerinin altını çizdi. Türkiye’yi belirledikleri hedeflere
ulaştırmak için çok yoğun şekilde çalışmaya devam ettiklerini
kaydeden Başbakan Erdoğan, Ağustos ayı içinde de birçok hizmeti,
birçok eseri Türkiye’ye, şehirlere kazandırdıklarına vurgu yaptı.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu ayın hemen başında, 3 Ağustos tarihinde, İstanbul
Küçükçekmece’de muhteşem bir eseri, tüm Türkiye’ye hitap edecek,
tüm Türkiye’nin gurur kaynağı olacak çok büyük bir yatırımı, 35 bin
kişi kapasiteli bir gösteri merkezini resmi olarak İstanbullularla,
Türkiye ile buluşturduk. Evet, Ağustos ayı içindeki ikinci hizmet
durağımız yine İstanbul’daydı… İstanbul’da yine tüm Türkiye’nin
geleceğini, hatta Avrupa’nın, Asya’nın ve Afrika’nın geleceğini de
yakından ilgilendiren bir eser üzerinde yoğunlaştık. Türkiye’nin
150 yıllık rüyası olan Marmaray Projesi’nin işletmeye açılması
arifesinde test sürüşlerini gerçekleştirdik. Marmaray, İstanbul’un
binlerce yıllık geçmişinde, bu geçmişin dünya tarihine altın
harflerle yazılan 470 yıllık Osmanlı döneminde, ardından 90 yıllık
Cumhuriyet tarihimizde, 157 yıllık demiryolu tarihimizde eşi
benzeri bulunmayan bir projedir. Yüzeyin 60 metre derinliğinde,
dünyanın en derin batırma tüp tüneliyle iki kıtayı birleştiren
Marmaray projesiyle, bir raylı ulaşım sistemi kurmanın ötesinde,
adeta bir sanat eseri inşa edildi. Doğu Asya’dan Batı Avrupa’ya,
Pekin’den Londra’ya kesintisiz ulaşım sağlayacak bu proje, Modern
İpek Demiryolu’nun da altın halkasını oluşturuyor.”
“TÜRKİYE ASYA-AVRUPA KORİDORUNDA EN AVANTAJLI ÜLKE HALİNE
GELECEK”
Bakü-Tiflis-Kars hattının yanında, tamamlanan ve yapımı devam eden
Yüksek Hızlı Tren hatlarıyla, Türkiye’nin Asya-Avrupa koridorunda
en avantajlı ülke haline getireceklerini belirten Başbakan Erdoğan,
“Test sürüşleri ve diğer ince işlerin tamamlanmasının ardından,
inşallah fevkalade bir durum olmazsa 29 Ekim 2013 tarihinde,
Cumhuriyetimizin 90. kuruluş yıl dönümünde, Ayrılıkçeşme-Kazlıçeşme
arasında Marmaray’ı halkımızın hizmetine sunacağız.İnşallah, o gün
geldiğinde, coşkulu bir kutlamayla, coşkulu bir merasimle bu
heyacanı, bu gururu hep birlikte yaşayacağız. Ve yine inşallah
fevkalade bir durum olmazsa Eskişehir-İstanbul etabını da Yüksek
Hızlı Tren de bitirmenin şuanda gayreti içindeyiz” diye
konuştu.
Ağustos ayının 17’sinin, herkesin hafızasında ayrı bir öneme sahip
olduğunu aktaran Başbakan Erdoğan, 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te
büyük bir deprem yaşandığını, Türkiye’nin ve milletin çok acı bir
tecrübe edindiğini hatırlattı. Türkiye’nin deprem kuşakları
üzerinde bulunan bir ülke olduğuna vurgu yapan Erdoğan, konuşmasına
şöyle devam etti:
“Bizim, millet olarak, devlet olarak bu şuurla hareket etmemiz ve
deprem sonrasına ilişkin tedbirlerden evvel, deprem olmadan önce
alınacak tedbirlere yoğunlaşmamız gerekiyor. Bizler de hükümet
olarak bu şuurla hareket ediyor, “deprem değil çürük bina öldürür”
anlayışıyla hazırlıklarımızı yürütüyor, bu yöndeki tedbirlerimizi
arttırıyoruz. Bu kapsamda, Türkiye genelinde Kentsel Dönüşüm
Projelerini başlattık ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Sağlıksız,
çürük, en küçük sarsıntıda yıkılması muhtemel binaları tek tek
tespit ediyor, bunları sahipleriyle, sakinleriyle anlaşarak
yıkıyor, yerlerine sağlıklı, sağlam, depreme dayanıklı binalar inşa
ediyoruz. Kentsel Dönüşüm Seferberliğimizin ilk adımını 5 Ekim 2012
tarihinde attık 35 ilimizde afetlere dayanıksız 3 bin 169 bina, 6
bin 404 bağımsız bölüm ve 34 hizmet binasının yıkımını
gerçekleştirdik. Ardından, bu yıl 6 Nisan’da İstanbul’da yaptığımız
törenle, Türkiye genelinde 33 bin 529 bağımsız bölümün dönüşümünü
başlattık. Bu ay içinde, 17 Ağustos depreminin 14. sene-i
devriyesinde Bursa’da 3. Büyük Kentsel Dönüşüm Projemizi başlattık.
Bursa’yla birlikte, 46 ilimizde, toplam 87 bin 628 konutun
dönüşümünü başlattık. Bu seferberlik inşallah dalga dalga
yayılacak. Türkiye genelinde, sağlıksız, çürük, afetlere dayanıksız
tek bir ev, tek bir bina dahi kalmayıncaya kadar istiyoruz ki bu
dönüşüm projeleri devam etsin. Halkımız bize bu konuda yardımcı
olsun. Güçlü Türkiye’nin bir yansıması olarak, güçlü şehirleri,
sağlıklı çevreleri, sağlam konutları inşa ediyoruz, inşa etmeye de
devam edeceğiz. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Hiç kimsenin
hakkının yenmesine de göz yummayacağız. Ranta, yağmaya asla izin
vermeyeceğiz, rıza göstermeyeceğiz. Tek bir derdimiz var: O da
halkımızı daha sağlam konutlara, daha güzel bir çevreye, daha
yaşanabilir şehirlere kavuşturmaktır. Sizin desteğinizle, sizin
yardımlarınızla, sizin hayır dualarınızla bunu başaracak, hem
şehirlerimizin çehresini değiştirecek, hem de insanımızın yaşam
kalitesini yükselteceğiz. Evet, bir diğer açılış programımız ise
Rize’deydi… 24 Ağustos’ta yaptığımız merasimle, Rize’de tam 19
farklı eseri resmi olarak hizmete aldık. Rize Merkez’de,
Çamlıhemşin’de, Çayeli’nde, Güneysu’da, Hemşin’de, İyidere’de
yapımı tamamlanan okul, pansiyon, eğitim tesisi ve yurtları resmi
olarak açtık. Gerçekleştirdiğimiz bu toplu açılış töreniyle Rize’ye
60 milyon lira tutarında hizmeti, eseri kazandırmış olduk. 30
Ağustos zaferini kutladığımız gün içinde, 30 Ağustos zaferini sevk
ve idare eden Başkentimiz Ankara’da çok önemli ulaşım projelerinin
açılışını yaptık. Ankara Büyükşehir Belediyemiz tarafından inşa
edilen, 2 viyadük, 19 kilometrelik yan yol, tam 17 tane alt ve üst
geçit, Ankaralıların katıldığı coşkulu bir törenle resmi olarak
hizmete girdi. Bu vesileyle, buradan bir kez daha Ağustos ayı
içinde ülkemize kazandırdığımız tüm yatırımların, tüm hizmetlerin,
tüm eserlerin hayırlı olmasını diliyorum.”
“MISIR VE SURİYE İÇİN TELEFON DİPLOMASİSİNE AĞUSTOS AYINDA DA DEVAM
ETTİK”
Dış politika çalışmalarını da değerlendiren Başbakan Erdoğan,
“İçeride kalkınmak, ilerlemek, daha bayındır hale gelmek için yoğun
bir mücadele verirken, diğer yandan dış politikada Türkiye’nin çok
daha itibarlı bir konuma yükselmesi için de var gücümüzle çaba
harcıyoruz. Bu kapsamda, yurt dışı temaslarımıza da ağırlık
veriyoruz. Ağustos ayının 15’inde, bu amaçla, kardeş ülke
Türkmenistan’a bir çalışma ziyareti gerçekleştirdik. Ziyaret
programımız çerçevesinde Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın
Berdimuhammedov ile verimli görüşmeler yaptık. Yaptığımız
görüşmelerde, ülkelerimiz arasındaki mevcut ekonomik, ticari ve
kültürel ilişkileri gözden geçirdik. Ve bir Türk firmasının aldığı
gerçekten çok büyük yatırımın, büyük bir liman projesinin temelini
attık. Ayrıca, önümüzdeki döneme ilişkin olarak başta ekonomi,
ulaştırma, ticaret ve turizm alanları olmak üzere
gerçekleştirilebilecek işbirliği imkânları hakkında görüş
alışverişinde bulunduk. Bu ziyaretin yanı sıra, Türkiye’de, birçok
devlet adamını da ağırlama imkanı bulduk. Başta Slovakya
Cumhurbaşkanı İvan Gasparoviç ve Güney Kore Başbakanı Sayın Chung
ile bir araya geldik ve kendilerine ev sahipliği yaptık. Mısır ve
Suriye’deki gelişmeleri değerlendirme amacıyla yürüttüğümüz telefon
diplomasisine, Ağustos ayında da yoğun biçimde devam ettik. Fransa,
Almanya, Yunanistan, Rusya, İngiltere, Malezya, Katar, İtalya,
Pakistan, Hollanda, Danimarka, Endonezya lideriyle Ayrıca Birleşmiş
Milletler Genel sekreteri ile telefon görüşmeleri yaparak, gerek
Mısır’da, gerek Suriye’de durumun ciddiyetini ve derhal bir
şeylerin yapılması gerektiğini muhataplarımıza ilettik. Bu
çerçevedeki uluslararası temaslarımız, önümüzdeki süreçte de devam
edecek” dedi.
“BÜYÜK DEVLET REFLEKSİYLE HAREKET EDİYORUZ”
Bölgede ne kadar büyük acılar yaşanırsa yaşansın, Türkiye olarak
büyük devlet refleksiyle hareket ettiklerini belirten Başbakan
Erdoğan, Türkiye’nin de katkılarıyla, bölgede sorunlar çözüme
kavuştuğunda, Türkiye’nin ilerlemesinin, kalkınmasının daha da ivme
kazanacağını, Türkiye’nin çok daha hızlı ve istikrarlı şekilde
hedefleriyle buluşacağını söyledi.
(İHA)