Erdoğan ziyareti öncesinde Eş Şebap neden saldırdı
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Somali ziyareti öncesi EŞ Şebap saldırısından çıkarılacak 'dersler' ... Murat Yetkin yazdı...
İNTERNETHABER.COM- Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın Somali ziyareti öncesi, Somali’nin başkenti
Mogadişu’da, ziyaret hazırlığı için giden Türk heyetinin kaldığı
otele intihar saldırısı gerçekleştiren El-Kaide'nin Somali
kolu Eş Şebap'ın saldırı eyleminin manidar zamanlaması git gide
daha da gergin bir atmosfere bürünen küresel güvenlik konusunda
büyük bir açık olduğu şüphesini doğurdu.
"HÜKÜMET SİYASETİNİ DÜZENLEMEZ İSE..."
Radikal yazarlarından Murat Yetkin, dün Somali'de gerçekleşen ve
Türk heyetini hedef alan bu saldırıyı kınamanın yetersiz olduğunu,
bu eylemden ders çıkarmak gerektiğini ve hükümetin siyasetini
değişen koşullara göre düzenlemez ise faturayı milletçe hepimiz
ödeyebileceğimizi' yazdı.
Yetkin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Etiyopya ziyaretinin
olağanüstü güvenlik önlemleri altında geçtiği esnada Somali'deki
saldırı haberinin geldiğinin altını çizerek, El-Kaide'nin 2003
yılının 15 ve 20 Kasım günlerinde İstanbul’daki ikiz saldırılarında
toplam 57 kişiyi öldürdüğünü 300 kadarını yaralı bıraktığını ve tüm
bunların AK Parti iktidarında olduğunu hatırlattı.
Yetkin'e göre, "Türkiye’nin Müslüman nüfuslu bir ülke olması,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dindar
ve Sünni kimlikleri, El-Kaidecilerin onları Obama, Putin, ya da
Merkel’den farklı görmesine yol açmıyor."
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
Saldırı hassas bir zaman diliminde yapıldı.
Aynı gün, yani 22 Ocak 2015’te Londra’da yapılan ve özellikle de
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve El-Kaide gibi cihad
iddiasındaki örgütlerle mücadeleyi öngören bir anti-terör
toplantısında Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temsil
ediyordu.
Ondan iki gün önce Avrupa Birliği bünyesinde, IŞİD ve El-Kaide
benzeri radikal İslamcı örgütlere karşı Arap ülkeleriyle
işbirliğini artırma kararı alıyordu.
Arap yarımadasının güney batı ucunda, Etiyopya, Cibuti ve Somali
ile Kızıldeniz ve Hint Okyanusu üzerinden komşu Yemen de kaynıyor
bu arada.
İran’ın desteğini alan Husi etnik tabana dayalı Ensarullah hareketi
iki, gün önce bir darbeyle başkent Sana’daki Başkanlık Sarayı ve
yönetim binalarını ele geçirdi; halen Yemen hükümetiyle güç
paylaşımı müzakereleri yürütüyor.
Yemen El-Kaide’nin çok etnik olduğu bir
ülke…
CHARLIE HEBDO SALDIRISI
Biliyorsunuz, 7 Ocak’ta Paris’te Charlie Hebdo dergisine yapılan
saldırıyı Yemen El-Kaidesi üstlenmişti.
Yemen El-Kaidesinin en önemli ismi Nasır el Vuhayşi, liderleri
Usame bin Ladin’in 2011’de ABD özel kuvvetleri tarafından
Pakistan’da öldürülmesinden sonra yerine geçen Eymen el
Zevahiri’nin iki numarası konumunda, istihbarat bilgilerine
göre.
Yine hafta başında İsrail, Suriye’nin Golan tepeleriyle Lübnan
arasındaki bir bölgeye düzenlediği özel harekâtla hem Hizbullah’ın
önce gelen iki askeri liderini, hem de İranlı bir generali
öldürdü.
Hizbullah ve İran, Suriye’deki Beşar Esad yönetimini
destekliyor.
El-Kaide’nin Suriye kolu El-Nusra ise Esad’ı devirmeye çalışıyor;
işin içinde mezhep çatışması da var.
Öte yandan IŞİD’in önceliği Esad’ı devirmek filan değil. Yine
Bağdat’ta İran (ve ABD) destekli Haydar el-Ebadi’ni hükümetini de
takmıyor. IŞİD’in derdi, Irak ve Suriye’den kopardığı topraklar
üzerinde katı Sünni şeriatıyla yönetilen bir idare kurmak ve
Türkiye’nin üçüncü güney komşusu haline gelmek.
Erdoğan-Davutoğlu yönetimi El-Kaide’yi de, IŞİD’İ de terörist örgüt
sayıp kara listesine almış durumda.
Lakin Erdoğan ve Davutoğlu IŞİD’le mücadeleye tam destek vermek
için, ABD-öncülüğündeki koalisyonun da Esad’ın devrilmesini
hedefine almasını istiyor; hükümet için IŞİD’le mücadele ile
Esad’ın devrilmesi eşit önemde, çünkü sorunların kaynağı olarak
Şam’ı görüyor.
ABD VE AB'NİN TEK ÖNCELİĞİ IŞİD VE EL KAİDE'YLE
MÜCADELE
Oysa ABD ve AB’nin, ayrıca Rusya, Çin, Suudi Arabistan, Mısır ve
başka herkesin şu anda tek önceliği IŞİD ve El-Kaide benzeri
örgütlerle mücadele.
ABD Başkanı Barack Obama’nın son konuşması şu anda dünyanın (Türk
hükümeti dışında) üzerinde birleştiği tek konunun IŞİD, El-Kaide
gibi cihat iddiasındaki terör örgütleriyle mücadele olduğunu açıkça
ortaya koyuyor.
Hükümetin Suriye’deki bu örgütlerle mücadele için Esad şartını öne
sürmesi, Batılı mücahitlerin, yaygın deyimle “yabancı savaşçıların”
Türkiye topraklarını kullanarak Suriye’ye girip çıkmasına, destek
bulmasına –en azından- seyirci kaldığı yolunda eleştirilerin
artmasına neden oluyor.
Bir yandan bu eleştiriler, bir yandan Charlie Habdo saldırısı gibi
Ankara’yı açık tavır almaya mecbur bırakan gelişmeler varken Somali
saldırısı geldi. Üstelik daha geçen Cuma El-Kaide sempatizanlarının
Fatih Camii avlusunda ellerinde Usame bin Ladin ve Kuaşi kardeşler
pankartıyla gösteri yapmalarına izin verilmesi buna engel
olamadı.
FATURAYI MİLLETÇE HEPİMİZ ÖDEYEBİLİRİZ
Erdoğan ziyareti öncesi yapılan El-Kaide saldırısı, giderek daha da
karmaşık ve tehlikeli hale gelen küresel güvenlik ve siyaset
ikliminin bir parçasıdır.
Kınamak yetmez, ders çıkarmak gerekir. Değişen koşullara göre
siyasetinizde düzenlemeler yapmakta gecikilirse faturayı milletçe
hepimiz ödeyebiliriz. Hükümetin Suriye ve terörizmle mücadele
siyasetini değişen koşullara göre güncellemesi zamanı gelmiş,
geçmek üzeredir.