Erdoğan Türklere konuştu
Abone olBaşbakan Erdoğan, ABD'deki Türk toplumuna ilginç mesajlar verdi
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin gerek bölgesel gerek
ulusal, gerek küresel alanda göz ardı edilemeyecek çağdaş, medeni
değerlere bağlı, aynı zamanda büyük bir medeniyetin varisi olan bir
ülke olduğunu belirterek, bunun sonucu olarak Lübnan'a asker
gönderme kararı aldıklarını söyledi.
Televizyon başında Lübnan'da olanları seyrederek ağlamanın hiç bir
faydası olmadığını ifade eden Erdoğan, "Masada olursak etkin
olacağımıza inananak, BM'nin almış olduğu karar çerçevesinde bu işe
adamımızı attık. Soru işareti olabilecek 4 nokta vardı. Baktık ki
bunların hepsi yerine getirilmiş. Bütün bunları bölgemizde istikrar
ve barışın egemen olması için yapıyoruz" dedi. Erdoğan hükümete
geldiklerinden bu yana düşman üretmeye değil, dost kazanmaya
yönelik bir dış politika anlayışını benimsediklerini ve bunu
gerçekleştirdiklerini de vurguladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı George Bush ile görüşmek
üzere geldiği ABD'de resmi temaslarına bugün başladı. lk olarak New
York'ta Sheraton Oteli'nde Türk toplumu temsilcileri ile bir araya
gelen Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e burada
Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu tarafından plaket verildi.
Erdoğan, ABD'de yaşan Türk kökenlilere iki ülke arasındaki
ilişkilere katkılarından dolayı teşükkür ederek başladığı
konuşmasında, Lübnan'a asker gönderme konusundan, AKP hükümetinin
gerçekleştirdiği reformlara kadar pek çok konuya değindi.
DOST KAZANMAYA YÖNELİK DIŞ POLİTİKA
Erdoğan'ın konuşmasında AKP'nin dış politika anlayışını su sözlerle
anlattı:
"Ülkemiz stratejik, kültürel ve tarihi perspektifler açısından
bulunmaz nimetlere sahiptir, ancak rahat bir coğrafyada
bulunmadığımızı sizler de takdir ediyorsunuz. Ülkemizin refahı ve
hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarına dayalı çizgimizi
daha da kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. Yine bir yandan yeri
geldiğinde dış politikada gerekli açılımları gerçekleştirirken,
diğer yandan ulusal çıkarmamızı hiç bir taviz vermeden korunmaya
devam ediyoruz. Şu anda Türkiye son 4 yıldır dünyaya yapmış olduğu
açılımı, olayların gelişmelerin üzerine gidişi Türkiye'nin dıştaki
itibarını da artırmıştır. Ve bundan asla geri adım atmak söz konusu
değildir. Zira bize zaman zaman şuna da söylüyorlar: 'Niye bu kadar
dolaşıyorsunuz, Ankara'yı niye terk ediyorsunuz. Niye Ankara'da
durmuyorsunuz?' Biz gelirken şunu söyledik. Bu hükümet 'Ankara'ya
mahkum olan oraya kilitlenen bir hükümet olmayacaktır' dedik.
‘Dünyanın dört bir yanına sürekli olarak dolaşan, bütün ülkelerle
siyasi, ekonomik, kültürel, ticari her alanda bu tür bir araya
gelme, onlarla görüşme, masa üzerinde bütün çalışmaları yapan ve
düşman üretmeye değil, dost kazanmaya yönelik bir dış politika
anlayışını benimsemiş bir hükümet olarak geleceğe yürüyeceğiz'
dedik ve bunu gerçekleştirdik."
'KOMŞULARIMIZLA OLUMSUZ SAYILABİLECEK İLİŞKİ SÖZ KONUSU
DEĞİLDİR'
"Biz gelmeden önce sınır komşularımızın birçoğuyla Türkiye'nin
ciddi sayılabilecek bir alışverişi dahi yoktu. Bir dış ticaret
hacmi söz konusu değildi. Ama şu anda bizim komşularımızın
hiçbiriyle bu noktada olumsuz sayılabilecek ciddi anlamda, ne
siyasi ilişki, ne ekonomik ilişki ne kültürel anlamda ilişki söz
konusu değildir. Ufak tefek bir takım meseleleri bir tarafa koyacak
olursak, artık rahatlıkla masada oturup konuşabiliyoruz. Daha önce
masada oturup konuşma diye bir şey yoktu. Bizim şimdi İran'dan
alınız da Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, güneyde Suriye şu anda
Lübnan, İsrail, kuzeyde Kafkas ülkeleri ve Türk cumhuriyetlerinin
hepsiyle çok sıcak ilişkilerimiz var. Her geçen gün dış ticaret
hacmi genişleyen bir Türkiye var. Bire 3, bire 4, bire 5... Bu
ticaret hacimleri katlandı. Bu noktaya geldik. Yeterli mi? Yeterli
değil. Daha iyi olacak. Bu aynı zamanda bizim müteşebbüsümüzle
girişimci ruhunun artmasıyla daha iyi bir noktaya geliyor."
'SINIRLARIMIZ ETRAFINDAKİ OLAYLARA DUYARSIZ KALMAMIZ MÜMKÜN
DEĞİL'
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Lübnan'a asker göndermesi konusunda
işe şunları söyledi:
"Türkiye olarak gerek bölgesel, gerek ulusal, gerek küresel alanda
göz ardı edilemeyecek çağdaş, medeni değerlere bağlı, aynı zamanda
büyük bir medeniyetin varisi olan bir ülkeyiz. Tabi böyle bir ülke
aldığı emanete layık olarak geleceğe hazırlanmak durumundadır. Şu
anda bunu yapmanın gayretiyle son olarak Türkiye'nin Lübnan'a asker
gönderme kararı TBMM'den çıktı. Şu anda çalışmalar devam ediyor.
Türkiye olarak bizler şu ana kadar 28 ülkeye asker göndermiş bir
ülkeyiz ve devam ediyoruz. 10 bini aşkın askerimiz gitti.
Afgansitan'da, Bosna Hersek'te hala askerimiz var. Kongo'da
askerimiz var. Lübnan yanı başımızda ve ısrarla talepleri var.
BM'nin almış olduğu karar verçevesinde bu işe adamımızı attık. Soru
işareti olabilecek 4 nokta vardı. Baktik ki bunların hepsi yerine
getirilmiş vaziyette, masada olursak etkin olacağımıza inanarak.
Televizyon başında Lübnan'da olanları seyrederken ağlamanın hiçbir
yarar getirmeyeceğini ve biz neler yapabiliriz...? Dışişleri Bakanı
Gül heyetiyle birlikte Lübnan, Suriye'ye, Filistin ve İsrail'e
gitti. 4 ülkeye yaptığı yaptığı ziyaretin ardından baktık ki
hepsinde Türkiye'ye karşı talep var. Bütün bu talep karşısında biz
orada olmalıydık. Grubumuz bu konuda kararlılığını ortaya koydu ve
böylece parlamento asker gönderme kararını vermiş oldu.
'HAMASET ŞİİRLERİ NETİCE GETİRMİYOR'
"Bundan sonra yapılacak olanlar yine stratejimiz karşılıklı olarak
UNIFIL ile görüşmek suretiyle herşey yürüyor. İnşallah en ideal, en
hayırlı olanı yapmış olacağız. Bu tür atmış olduğumuz adımlarda 5
tane kaygımız var. Bu kadar ülkelere asker gönderdik 5 tane
kaybımız var. Hani bazen böyle abartarak, 'Yavrularımızı ölüme
gönderiyor, şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar...' Bu noktada da
tabi ister istemez yanlış da anlaşılabiliyor. Her şey çerçevesi
içinde gayet tedbirleri alınarak yapılıyor. Askerimizin tecrübesi
ve mahareti yerindedir. İnaniyorum ki Lübnan'da da gerek askerimiz,
gerek göndereceğimiz sivil ekipler sivil ekipler, hem Lübnan
halkıyla bütünleşen ve oranın bir an önce kendini toparlamasına
yardımcı olan insani bir görevimizi yerine getirmiş olacağız. Tabi
bütün bunları bölgemizde istikrar ve barışın egemen olması için
yapıyoruz. Yoksa otur ağla, oturduğun yerden bol bol hamaset
şiirleri oku. Bunlar netice getirmiyor. Olayın içinde olursanız
netice alırsınız. Olmazsanız söz söyme hakkınız bile olmayacaktır.
O dönemde arzuladığımız neticeyi alamadık, ama gecikmeli de olsa
bir netice ortaya çıkmış oldu. İlgili-ilgisiz bütün ülkelerle
irtibatımız oldu. Bunlar daha önceki dönemlerde olan şeyler
değildi. Komşularımızın da bu noktada bizlere olan güveni de ciddi
manada artmış bulunuyor. Tabii ki sınırlarımız etrafında meydana
gelen bu olaylara duyarsız kalmamız mümkün değildi. Bunun gereğini
böylece yerine getirmiş oluyoruz. "
'ABD'DEKİ TÜRKLERE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR'
ABD ile Türkiye arasındaki dostluk ve işbirliği ortamının devam
ettiğini de kaydeden Başbakan Erdoğan, bu işbirliğine somut ve daha
geniş bir içerik kazandırılmasında özellikle ABD'deki Türk
toplumunun katkılarının değerli bir anlam ve önem taşıdığın
kaydetti. Başbakan konuşmasında ABD'deki Türklere özetle şu
mesajları verdi:
"Türk-ABD toplumu olarak özellikle sizler, Türkiye ve ABD arasında
bir dostluk köprüsü oluşturuyorsunuz. Ülkelerimizin birbirini daha
iyi anlamalarına, ülkelerimizin konumunun güçlendirilmesini ve
arasındaki bağların pekiştirilmesine önemli katkılar sağlıyorsunuz.
Biz de hükümet olarak vatandaşlarımızın layık olduğu müreffeh
gelecek için idari, siyasi, ekonomik reformlara şiddetle ve ısrarla
devam ediyoruz. Bir yandan ekonomik reform ve istikrar proframını
sürdürüyor, bir yandan da yeni iş sahalarının yapılması,
yatırımların yapılması için çaba sarfediyoruz. Özellikle son 4 sene
içinde, Türkiye'nin eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette
ulaşımda nereden neredeye geldiğini görmek çok açık ortadadır.”
'TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU TANITIMDIR'
“ABD'nin ekonomik programımıza olan desteğini de takdirle
karşılıyoruz. Ekonomik işbirliğinin daha da pekiştirilmesi,
geliştirilmesini arzu ediyoruz. Sizler bunun çok önemli bir ayağı
olacaksınız. Amerika'daki Türklere çok önemli roller, görevler
düşüyor. Bizim en büyük eksiğimiz bu olmuştur (Türkiye'nin
tanıtımı). Olumsuz kareleri dünyaya göstererek ülkemizi maalesef
farklı bir şekilde tanıtma gayretleri olmuştur. Ama bunlar
Türkiye'nin, Türklerin gerçek yüzü değildir. İşte bunu sizler
başarıyla götürebilirsiniz. Bu yanlışların düzeltilmesinde çok ama
çok önemli yardımda bulunabilirsiniz. Türkiye-ABD arasındaki
iliştkilerin gelişmesinde özellikle yapacağınız katkılar iki ülke
arasındaki sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişmesine katkıda
bulunacaktır. Her yıl yapılan Türk günü etkinliği bu noktada önemli
bir fırsattır. Bizler de bu etkinliği destekledik, bundan sonra da
desteklemeye devam edeceğiz."