Erdoğan protokolü imzalayacak.
Abone olKıbrıs Rum Kesimi'nin tanınması anlamına gelen Ek Protokol imzalanacak. Erdoğan bu sözü İngiltere'den verdi. Ancak deklarasyonun içeriği konusunda renk vermedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ek Protokol'ü imzalayacağız"
dedi. Terörün buradaki amacının, Batı ile İslam'ı karşı karşıya
getirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kimsenin dünyadaki
Müslümanlar'a zarar vermeye hakkı yok. Dinler arası savaş
yaklaşımını yanlış buluyorum" şeklinde konuştu. İngiltere Başbakanı
Tony Blair ise, "Ankara Protokolü'nün imzalanmasının, Kıbrıs'ın
tanınması anlamına gelmediğini Başbakan'a ilettim" dedi. Tony
Blair, İngiltere'deki terör saldırılarından dolayı başsağlığı
dileyen Başbakan Erdoğan'a teşekkürlerini ileterek, kendisinin de
Türkiye'deki saldırıları kınadığını belirtti. Blair, "Her ikimiz de
teröre aşinayız. Terörün doğasını biliyoruz. Ortak tehdidin
aşılması konusunda mutabık kaldık. Teröristlerin bizi ayırmasına
izin vermeyeceğiz. Bu konuda dayanışma içindeyiz" dedi. Gündemdeki
diğer bir konunun da Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği
olduğunu kaydeden Blair, "Umudumuz, tam üyelik müzakerelerinin
başarılı bir şekilde 3 Ekim'de başlaması. Ankara Protokolü'nün
imzalanmasının, Kıbrıs'ın tanınması anlamına gelmediğini Başbakan'a
ilettim. Bu, Haziran ayındaki Avrupa Konseyi Bildirgesi'nde
açıklığa kavuştu. Avrupa'da birçok belirsizlik var, bunu biliyoruz"
şeklinde konuştu. Tüm dünyadaki terör saldırıları konusunda görüş
bildiren Başbakan Erdoğan ise, 10 binlerce insanını teröre kurban
vermiş bir ülkenin başbakanı olarak konuştuğunu ve İngiltere'nin,
son olaylarda süreci başarıyla yürüttüğünü belirtti. Terörün
buradaki amacının Batı ile İslam'ı karşı karşıya getirmek olduğunun
altını çizen Erdoğan, İngiltere Başbakanı'nın bu yöndeki
görüşlerinin önemli olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Toplantıda bu
konuyu sürekli gündeme getirdik. Biz oyunu bozmak istiyoruz.
Medeniyetler arası ittifakı yıkmak isteyenler var. 20 Kasım'dan
sonra İngiltere ve Türkiye arasında istihbarat konusunda başarılı
çalışmalar yapıldı ve halen de yapılmaya devam ediliyor. Bu
çalışmaları uluslararası düzeye taşımamız gerekiyor. Hala bizleri
anlamakta zorlananlar var. Hiçbir günahı olmayan insanların terörü
kurban edilmesine imkan vermeyelim. Terör konusunu çözelim. Terörün
dini, vatanı, ırkı yoktur. Terör kelimesinin önüne İslam'ı koymanın
yanlış olduğunu vurgulamak istiyorum. İslam'ın terörü kabul etmesi
mümkün değildir" açıklamasında bulundu. TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ
SÜRECİ Görüşmede, Türkiye'nin AB sürecinin, terörün ardından ele
aldıkları bir diğer ağırlıklı konu olduğunu kaydeden Erdoğan,
"Değerli dostum Tony'nin 17 Aralık günü ve akşamı bize verdiği
desteğe teşekkür ediyorum. Masadan ayrıldığımızda odamızı ilk açan
Tony olmuştur ve 'Ne oldu Tayyip?' diye sormuştur. Yeni bir süreç
orada başladı. Tanıma konusunda 17 Aralık'ta ne dediysek, şu anda
da onu diyoruz. Dönem başkanı İngiltere ile dayanışma içindeyiz. 3
Ekim öncesi bir an önce bunun onaylanıp müzakerelere başlanması, 17
Aralık'ın gereğidir. Türkiye olarak buna hazırız. İngiltere'nin
dönem başkanlığında, Türkiye bu süreçte farklı bir performans
gösterecektir. Şu anda Dışişleri Bakanımız ve Başmüzakerecimiz,
İngiltere Dışişleri Bakanı ile görüşmelerini sürdürüyor" dedi. Tony
Blair ile ortak basın toplantısının ardından, basın mensuplarının
dünyada terör, AB süreci, Ek Protokol'ün imzalanması ve
İngiltere'nin yaklaşımları konusundaki sorularını yanıtlayan
Başbakan Erdoğan, "AB süreciyle, özellikle de 3 Ekim müzakere
süreci, bunun yanında Müzakere Çerçeve Belgesi ve ağırlıklı olarak
Uyum Protokolü'ne yönelik olarak hassasiyetlerimiz üzerinde bir
görüş alışverişinde bulunduk. Terör konusuna gelince, özellikle
1978'den bu yana teröre on binlerce insanını kurban vermiş bir ülke
Başbakanı olarak, bugüne kadar çektiğimiz sıkıntıları anlattık,
hatta 20 Kasım'da İstanbul'da yaşanan olayın ardından ortak süreçte
aldığımız önlemleri ve beraber yürüttüğümüz çalışmaları
uluslararası boyutlara nasıl yayarız, bundan sonra neler
yapmalıyız, onları konuştuk. İngiltere'deki terör sürecinde hiçbir
tahrike zemin oluşturmayacak ve fırsat vermeyecek yaklaşım içinde
olduklarını, beraber bu konuda birçok şey yapılması gerektiğini,
hatta bir konferans girişimleri olduğunu da kendileri söyledi"
dedi. "VAKTİ GELDİĞİNDE BİZİM DEKLARASYONUMUZ AÇIKLANACAKTIR"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili olarak, "Uyum
Protokolü'yle ilgili bir sıkıntımızın olmadığını, Müzakere
Çerçevesi Belgesi'nin 3 Ekim'in hemen arkasına konulmasının yanlış
olduğunu ilettik. Süreçle birlikte, Başbakan'la kriterler
çerçevesinde daha sık irtibat kurmayı görüştük. Zaten ilgili kurum
ve kuruluşların çalışmaları devam edecek. Şu anda Dışişleri
Bakanımız ve Başmüzakerecimizin görüşmeleri sürdürüyor. Biz ek
bildirimizi, yapıcı bir ek bildiri olarak düşünüyoruz. Nasıl bu
zamana kadar karu Erdoğan, "Toplantıda bu konuyu tarafı kışkırtacak
bir yaklaşım içinde bulunmadıysak, bundan sonra da böyle bir
yaklaşımda bulunmayacağız. Güney Kıbrıs'ı tanıma konusundaki
tutumumuz değişmedi, değişmez. 17 Aralık'ta söylenenlerin arkasında
durmak istiyoruz. 5 ülke başbakanına mektup göndererek, 'tanıma'
ile ilgili hassasiyetimizi hatırlattık. Sadece daimi temsilcimizin
bu protokolü imzalamasıyla bu iş bitmeyecek. Bu onay TBMM'den
geçecek. Onay sürecindeki yapıcı yaklaşımı bu konseyden de
bekliyoruz. Rumlar'ın, her türlü konuyu bugüne kadar nasıl istismar
ettilerse, bundan sonra da istismara açık olduklarını görüyoruz.
İşi hep yokuşa sürme gayretleri var. Türkiye'nin olumlu yaklaşımına
karşı tavırlarını doğru bulmuyoruz. Biz bunun iyileştirilmesini
istiyoruz, bekliyoruz. Müzakere Çerçeve Belgesi'ni destekleyenler
olduğunu gibi, desteklemeyenler de var. Yunanistan'ın burada Ege
sorununu gündeme getirmesi yanlış olur. Zaten görüşmeler yıllardır
devam ediyor. Aynı şekilde Güney Kıbrıs'ın tanıması ve limanlar
konusunun gündeme getirilmesinin de bu konularla ilgisi yok.
Ağırlaştırma girişimlerinin de kesinlikle bir tarafa konulması
gerekir ki, süreci kolaylaştırsın. Yapıcı yaklaşımımız yapıcı
olarak karşılık bulsun istiyoruz" şeklinde konuştu. Deklarasyonun
içeriği konusunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan,
Müzakere Belgesi'nin açık olarak ortada olduğunu, deklarasyon
konusunda bir açıklama yapmayacağını ve bunun bundan sonraki süreci
ciddi manada sulandıracağını belirterek, vakti geldiğinde
deklarasyonun açıklanacağını kaydetti. Erdoğan, deklarasyonun gerek
bugüne kadar olan süreci içeren konulara, gerekse bundan sonra
olacak bazı sorulara cevap vereceğini açıkladı. Başbakan,
deklarasyonu bahane ederek gürültü koparma yönündeki görüşlülere
ilgili olarak da, "O ihtimal var" dedi. 3 Ekim'e kadar İngiltere
tarafından izolasyonun kaldırılması konusunda bir beklentileri olup
olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, durumu Blair'e tekrar
hatırlattıklarını söyledi. "Görüşmeniz sırasında İngiltere ve
Blair'den Türkiye'nin üyeliği konusunda eski hararetli desteği
buldunuz mu?" şeklindeki bir soruya da Başbakan Erdoğan, "Doğrusu
sizlerin tespiti yerinde. Ben aynı heyecanı ve duyarlılığı
kendilerinde gördüm. '17 Aralık sürecinde nasıl Türkiye'yi
desteklediysek, bundan sonra da destekleyeceğiz' dediler. Dönem
Başkanlığı'nda bu süreci hızlandırmaya yönelik olumlu yaklaşımı
gördük" yanıtını verdi. Erdoğan ayrıca, Tony Blair'in deklarasyonla
ilgili olarak tasarladığı taslak metinde hemfikir olduğunu
söyleyerek, "Hemen hemen aynı" dedi. 11 EYLÜL SALDIRILARININ
ARDINDAN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör ve Türkiye'nin AB
sürecine ilişkin Avrupa ülkelerinin tutumu konusundaki sorular
karşısında sözlerini şöyle tamamladı: "Terörist ve misil konusu,
bazı devletlerin AB üyeliğine karşı olması gibi konuları
konuşacağımız bir zaman dilimi değildi. Burada önemle
vurgulayacağım konu, İngiltere'nin dönem başkanlığında 3 Ekim'de
müzakerelere başlamamız durumunda, 3 konuyu aşmak. İngiltere'deki
Türkler'in ve Müslümanlar'ın saldırılar konusundaki
tedirginliklerini de kısmen konuştuk. Her olayın ardından böyle bir
dönem olur. Aklı selimin hakim olması lazım. Erdoğan, "Toplantıda
bu konuyŞu andaki durumu tartışmaktan öte, arzu edilen duruma
yaklaşmak durumundayız. Aşırılıklardan kaçınılmalı, orta yolu
tutturmalıyız. Kimsenin dünyadaki Müslümanlar'a zarar vermeye hakkı
yok. Terör eylemlerine bulaşanların dünyadaki Müslümanlar'a zarar
verdiklerini düşünüyorum. Kimsenin buna hakkı yok. Hiçbir aklı
selim sahibi Müslüman bunu yapmaz. İslam barış dinidir. Bir kişinin
ölümünü insanlığın ölümü olarak gören bir dinin mensubuyuz. Bizim
dinimizde intiharın da yeri yoktur. Sizinle savaşan biri değil,
herhangi bir yerde duran insanı öldürmeye kimsenin hakkı yok.
Bunlar bizim dinimizde olmayan şeylerdir. Yerleşik Müslümanlar'ı
bunlar rahatsız etmiştir. Bu, Müslüman'a karşı bakışı değiştiren
bir konudur. Annan'ın öncülüğünde bir dizi toplantılar yapılacak.
İspanya Başbakanı görevlendirildi. İlk zirve İspanya'da olacak ve
18 ülkenin katılımı söz konusu. Son toplantının da İstanbul'da
yapılması planlanıyor. İngiltere'nin ise ayrı bir konferansı söz
konusu. 11 Eylül saldırısının Türkiye'nin AB'ye girişini
hızlandırması lazım. Dinler arası savaş yaklaşımını yanlış
buluyorum. Mısır'da da bir terör olayı oldu. Orası Müslüman bir
ülke. Bunları iyi düşünmek lazım. Bunlar teröristin başarı hanesine
yazılacak bir tarz. Ben bunu doğru bulmuyorum. Türkiye'nin AB'ye
katılması, medeniyetler arası ittifakın AB'de gerçekleşmesidir. 1.5
milyarlık İslam dünyasıyla AB'nin ittifakını sağlayacaktır. Bunun
ardındın teröre yönelik zemin kaymaya başlayacak. Bununla bitmez
tabii. Terörün yoksulluk gibi sebeplerinin ortadan kaldırılması
lazım. Terör bir adi suç değil. Terörün dini, milleti, vatanı, ırkı
yoktur. Nerede, ne zaman, kimi vuracağı belli olmayan bir fenomen.
Kimse 'benim teröristim' iyi havasına girmemeli."