Erdoğan kesin tarihi verdi! Bir dönem bitiyor
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19. Milli Eğitim Şurası'nda eğitim alanında yapılan reformlarla ilgili olarak önemli açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19. Milli Eğitim Şurası'nda
konuşan Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıl içinde eğitim alanında yapılan
reformları ve gelinen son noktayı anlattı. Erdoğan,
"12 yıl önce eğitim alanında çok ciddi bir ihmalle
karşı karşıyaydık. Çok ciddi reformlar gerçekleştirdik. Dershane
gibi eğitimin özüne , ruhuna tamamne ters bir mesele neşter attık
diye nelere maruz kaldığımızı gördünüz. Öğrenci, öğretmen, veli
lehine bir adım atmak istiyorsunuz karşınıza ihanet şebekesi
çıkıyor. 2015 eğitiminde dershane dönemi
bitiyor." dedi.
ERDOĞAN'IN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI
4 ANA GÜNDEM MADDESİ
HAZIR
Küresel ekonomiye yön veren nabız Türkiye’de atacak. 2015’deki G20 zirvesinde ülkeler burada bir araya gelecekler. Antalya, Türkiye dünya gündeminde geniş yer alacak. Bu büyük zirveye ev sahipliği yapacak Antalya’yı şimdiden tebrik ediyorum. İnşallah şu andan itibaren Milli Eğitimin nabzı da bu şurada atacak. Türkiye’de her aileyi yakından ilgilendiren konu başlıkları var. Hazırlıklar yapıldı. Oldukça önemli, isabetli kararlar alınacak. Şura için seçilen 4 ana gündem maddesini açıkladı bakanımız. Öğretim programlar ve ders çizelgeleri bunlardan biri. Güçlü nesilleri nasıl yetiştiririz diye çok konuştuk, çok tartıştık. Bu muhtevalar böyle kalmayacaktır, ileride güncellemeler yapılacaktır. Biri de öğretmen niteliklerinin artırılması konu başlığı var. İstediğiniz kadar müfredatı kaliteli yapın. Nitelikli öğretmeniniz yoksa hiçbir işe yaramaz.
KENDİMİZE HEDEF
BELİRLEDİK
Eğitim kalitesinin artırılması için çalışacağız. Bizleri de öğretmenler yetiştirdi. Özellikle okul güvenliği konusu var. Uyuşturucudan öğrencilerimizi uzak tutmak konusunda bu şurada rahatlatıcı kararlar alınacak. Türkiye’de şu an da 31 milyon öğrenci eğitim görüyor. Eğitim, öğretim diyorum ben buna. Bütün bu öğrencilerin rahat olacağı bir eğitim sistemini inşa edeceğiz. Buna bir değişim süreci diyebiliriz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarda çok ciddi seferberlik yaşandı. 2002 yılında bizim hükümetimizi devir almamıza kadar çok ciddi bir duraklama dönemi yaşandı. Tek bir örnek vereceğim; Toplam derslik sayısı 346 bindi. Biz 12 yılda 79 yılda yapılandan daha fazla derslik inşa ettik yine ihtiyaç karşılanmıyor. 76 öğrenciyle ders yaptığımızı biliyorum. Kendimize hedef belirledik. Azami 30 olacak. Geneli itibariyle 30 ve altındayız. Eğer duraklama dönemi dediğimiz dönemler derslik seferberliği başlatılmış olsaydı şu an kalabalık ders diye bir sıkıntımız olmayacaktı.
"DERSHANE KONUSUNA NEŞTER ATTIK
DİYE..."
Okullarımıza 12 yılda 1 milyon civarında bilgisayar gönderdik. 12
yıl önce hükümet görevini aldığımızda eğitim alanında ciddi ihmalle
karşı karşıyaydık. Dershane konusuna neşter attık diye nasıl
saldırıya uğradığımızı biliyorsunuz. Dershaneleri ben
öğretmenlerimize saygısızlık olarak gördüm. Öğretmenim bana dersi
anlatıyor. Ben diyorum ki akşamları da başkasından ders alacağım
senin dersin bana yetmiyor demekti bu.
"ANNE KOLUNDAKİ BİLEZİĞİ
SATIYOR..."
Biz o çarka girince oyun bozuldu. Eğitimin önündeki bütün engelleri
kaldırma mücadelesiniz veriyoruz. Anne kolundaki bileziğini
satıyor, çocuğunu dershaneye göndermek için. Siz bu zulmü ortadan
kaldırmak istediğinizde ihanet şebekeleri ortaya çıktı. Oralardan
ihanet şebekelerine adam devşiriyorlardı, para devşiriyorlardı.
Bir grup dershaneler uğruna ülkeyi savaş yerine yangın
yerine çevirmekten kaçınmayacaklarını gösterdiler. İftiralar,
ithamlara, darbe girişimlerine maruz kaldık. Biz buna
boyun eğmedik. Bundan böyle MEB hafta sonlarında isteyen
öğrencilere okullarda ücretsiz takviye kursları verecek dedik. Bu
reformları yaparken çok ciddi dirençlerle karşılaştık.
"KENDİ TOPLUMUNDAN UTANAN
NESİL..."
Eğitimi tam da olması gerektiği gibi özgürlükle buluşturduk.
Eğitimin insan formatlama aracı olarak kullanılmasına bizim
tahammülümüz olamaz. Öğrencileri at yarışındaki gibi birbiriyle
yarıştıran sistemi biz kabul etmeyiz. Eğitim - Öğretim bilgiye ve
hikmete ulaşabilmek için olmalıdır. Tüm reformlar buna yöneliktir.
Öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin büyük sorumluluğu var. Eğitim
sistemimiz öğrenciye en başta özgüven vermek zorundadır. Eğer
gençlerimiz eğitim gördükçe, diline, ecdadına yabancılaşıyorsa çok
ciddi problem var demektir. Okullar kendi dilinden, kendi
toplumundan utanan ve uzaklaştıran bireyler yetiştiriyorsa talim ve
terbiyede ciddi arıza var demektir.
"İBNİ SİNA KİMDİR
DESENİZ..."
Einstein kimdir deseniz? Her gencin diyecek bir sözü vardır. İbni
Sina kimdir deseniz? Çoğu bundan habersiz. Yabancı
popçuları ezbere sayan, Neşet Ertaş’ı hiç dinlemeyen utanan
öğrencilerimiz var. Atalarının kelimelerinde
mahcubiyet duyan gençlerimiz var. Başka kültürleri ait giyim
kuşamı, yaşantıya özenen gençlerimiz var. Bu gençleri de
sorgulayamayız. Beethoven'ı dinlesinler ama Itri'yi, Dede
Efendi’yide bilmeliler.
Öğrencilerimizde eziklik değil, özgüven aşılayan bir müfredatı
eğitim sistemine kazandırmamız gerekiyor. Bizim gençlerimizi
ırkçılık hastalığından koruyacak olan eğitim - öğretimdir.
Demokrasi ve milli iradeyi hayat tarzı haline dönüştürecek olan
öğretmenlerimizdir.
EGEMENLİK
MİLLETİNDİR
Kendisini akıllı zaten, kendinden başka olan yaşam tarzını
aşağılayan kişi insani bir tavır içerisinde değildir. Egemenlik
yargı ve askeri bürokrasinin değildir, Anayasa Mahkemesi’nin de
değildir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Egemenlik anayasa mahkemesinin de değildir. Egemenlik milletindir. Hiç kimse hiçbir kurumu milletin üzerinde görmemelidir. Kimse şahsi hırslarına yenik düşerek millete istikamet çizemez. 1960 Türkiye’sinde değiliz. Darbe ortamında hiç değiliz. Peyami Safa’nın güzel bir sözü var. Kitap yüklü merkeplere değildir, kitabın içindekini sindiren insanlara ihtiyacımız var.