Erdoğan İsrailli parlamenterle atıştı
Abone olBaşbakan Erdoğan İsrail'in Filistin politikasını eleştirdi. Yanına gelen İsrailli parlamenter ile Gazze diyaloğuna girdi.
Gazze'deki drama dikkat çeken Erdoğan, yanına gelerek
“İsrail'de de çocuklar ölüyor” diyen İsrail Dışişleri Bakanı
Yardımcısı'na “Onlar ne kadar öldürüyor, siz ne kadar
öldürüyorsunuz. Kullandığınız fosforlu bombalar. Orantısız güç
noktasında Filistin'le mukayese edilebilir mi?” diyerek
çıkıştı.
Başbakan Erdoğan, Akdeniz Parlamenterler Asamblesi 4. Genel
Kurulu'nun açılışında bir konuşma yaparak Gazze'deki insanlık
dramına dikkat çekti. Gazze'ye halen gıda ve ilaçların çok zor bir
şekilde girdiğini, inşaat malzemesinin ise giremediğini ve
insanların çadırlarda yaşadığını hatırlatan hatırlatan Erdoğan
şöyle konuştu:
GAZZE'SİZ BARIŞ OLMAZ
“Gazze'deki drama sessiz kalarak, duyarsız kalarak, yaşanmakta olan
trajediye gözlerimizi kapatarak, kulaklarımızı tıkayarak, Akdeniz'i
bir barış gölü haline getiremeyiz. 1500 insanın ölümü, çocuk,
kadın, 5 bin yaralı insan ki bunlar benim ülkeme de geldi. Ben bu
yaralıları gördüm. Bunları kitle imha silahları ile vurmaya yönelik
adımlara karşı sessiz kalınamaz. Bu insani bir sorundur ve
tavrımızı ortaya koymalıyız.”
BU GERÇEĞİ SÖYLEMEK ZORUNDAYIM
Erdoğan, konuşmasının ardından yanına gelen İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Majallie Whbee ile kısa süre sohbet etti. Erdoğan çıkışta bir gazetecinin “İsrailli parlamenter ile ne konuştunuz?” sorusu üzerine şunları anlattı:
“Onlar da çocuk öldürüyor, dedi. Benim de söylediğim şu; Onlar da öldürüyor, ne kadar öldürüyor, siz ne kadar öldürüyorsunuz. Bunlar savunmasız insanlar. Kullandığınız fosforlu bombalar. orantısız güç noktasında kalkıp da Filistin'le mukayese edilebilir mi? Filistin'in savunma noktasında gücü nedir, İsrail'in savunma imkanı nedir? Bugün İsrail'in dünyada farklı yeri var. Nükleer silahı olan bir ülke durumunda. Başka bir şey söylemeye gerek var mı? Bunu gizleyeyim mi? Aramızdaki münasebet sebebiyle söylemeyeyim mi? Ben rüşvet-i kelamdan pek hoşlanmam. Gerçek neyse bu gerçeği söylemek zorundayım.”