ERDOĞAN: BİRİLERİ ÇIKIP, ‘BÖLÜNÜYORUZ’ DİYE BİZİ KORKUTAMAZ
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ecdadımız hiçbir zaman hiçbir şeyden korkmadı; biz de korkmadık, korkmuyoruz. Birileri çıkıp, parçalanıyoruz...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ecdadımız hiçbir zaman hiçbir
şeyden korkmadı; biz de korkmadık, korkmuyoruz. Birileri çıkıp,
parçalanıyoruz diye bizi korkutamaz. Birileri çıkıp, bölünüyoruz
diye bizi korkutamaz.” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Millete Hizmet Yolunda”
konuşmasıyla gündeme dair önemli açıklamalar yaptı. “Nisan ayı
içinde yaptıklarımızdan daha ziyade sizlerle bir başka konu
üzerinde hasbihal etmek arzusundayım” diyen Erdoğan, 76 milyonun
tamamını ilgilendiren, çocukları ve Cumhuriyetin geleceğini
yakından alakadar eden bir meseleye değinmek istediğini belirtti.
Başbakan Erdoğan, “Nisan ayı milletimiz için, ülkemiz için, hatta
tüm insanlık için çok önemli, çok anlamlı 2 yıldönümü ihtiva
ediyor” diyerek, bunlardan bir tanesinin 20 Nisan tarihi yani
Hazreti Peygamber’in doğumunun miladi yıldönümü olduğunu
hatırlattı. Nisan ayındaki bir diğer önemli tarihin ise 23 Nisan
tarihi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Yani, Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin açılış yıldönümü ve bu yıldönümünde idrak
ettiğimiz Milli Hakimiyet ve Çocuk Bayramı” hatırlatmasında
bulundu. Kutlu Doğum Haftası’nın kutlandığını belirten ve Hazreti
Muhammed’den hadis de paylaşan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“Allah’a hamdolsun bu yıl da Hazreti Peygamberin doğum yıldönümüne
vasıl olduk ve milletçe büyük bir huşu içinde, edep ve hürmet
içinde Peygamberimizi salat ve selamlarla yad ettik. Ankara ve
İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin 81 vilayetinde Hazreti
Peygamber (S.A.V) çeşitli merasimlerle yad edildi, hem hayatı, hem
hadisleri tekrar tekrar hatırlandı ve hatırlatıldı. Burada Millete
Hizmet Yolunda Programı vesilesiyle birazdan sizlerle paylaşacağım
konuyla da alakalı olarak, Peygamber Efendimizin şu hadis-i
şerifini hatırlatmakta fayda görüyorum. Şöyle buyuruyor Efendimiz;
‘Müminler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve
birbirlerini korumakta, bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu
hasta olduğu zaman diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve
ateşli hastalığa tutulurlar’. Evet sevgili vatandaşlarım. İşte, 23
Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi, adeta bu hadis-i
şerifin bir tecellisi olarak, bir tezahürü olarak, somut bir
yansıması olarak, kardeşlik üzerine tesis edilmiştir. 23 Nisan
1920’de Ankara’da o güzel açılışın cereyan ettiği atmosfer, mutlaka
hatırlanması, mutlaka üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir
atmosferdir.”
“BİZİM CUMHURİYETİMİZ KARDEŞLİK ÜZERİNE İNŞA EDİLMİŞTİR”
Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde TBMM’nin açılışı
sırasındaki manzarayı anlatarak, önemli detaylar paylaştı. TBMM’nin
açılışından 2 gün önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün o dönemki
bütün komutanlara, bütün valilere, bütün belediye başkanlıklarına
bir telgraf gönderdiğini belirten Erdoğan, “Gazi telgrafında
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, 23 Nisan Cuma günü cuma namazını
müteakip açılacağını ifade ediyor” dedi. Aynı telgrafta Gazi
Mustafa Kemal’in Meclis’in açılması vesilesiyle 2 gün boyunca tüm
illerde Kur’an-ı Kerim’in hatmedilmesini, 23 Nisan Cuma günü hatim
dualarının yapılmasını, mevlitler okutulmasını, minarelerden de
salavatı şerifeler getirilerek Meclis’in açılışının kutlanmasını
emrettiğini ifade eden Erdoğan, “23 Nisan 1920’de ise Ankara’da
Hacı Bayram Veli Camii’nde cuma namazı kılınıyor, Kur’an-ı Kerim
okunuyor, sonra sancak ve Peygamberimizin sakal-ı şerifi alınıyor,
Ankara’da Ulus semtinde bulunan ilk Meclis binasına gidiliyor.
Ankara’daki mutluluğu, heyecanı, coşkuyu tarif edebilmek gerçekten
mümkün değil. Ankara, her anlamda en renkli günlerinden birini
yaşıyor. Diyarbakır mebusları orada, Trabzon mebusları orada,
Edirne, İzmir, Afyonkarahisar, Antalya, Sivas, Erzurum mebusları
orada. Yerel kıyafetleriyle, yerel lehçeleriyle, farklı dilleriyle,
Türkiye’nin her yerinden, her vilayetinden mebuslar, yaşanan
heyecana ortak oluyor, renk katıyorlar” şeklinde konuştu.
Bu coşku ve heyecanın sadece Misak-ı Milli sınırları içinde
kalmadığına işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada şu hususu özellikle vurgulamak isterim. Ankara’dan yayılan
heyecan, sadece Misak-ı Milli sınırlarının içinde kalmıyor.
Ankara’da Meclis’in açılması, ta Hindistan’daki, Pakistan’daki,
Afganistan’daki kardeşlerimizi sevindiriyor. Balkanlar’daki,
Ortadoğu’daki, ta Açe Sumatra’daki, hatta ta Arjantin’deki
kardeşlerimiz, Ankara’da Meclis’in açılmasından büyük bir sevinç
duyuyor, dualarını gönderiyor, hatta parmaklarındaki yüzükleri,
kollarındaki bilezikleri çıkarıp, Meclis için, Kurtuluş Savaşımız
için seferber ediyorlar. Ankara’da gerçek bir kardeşlik iklimi
oluşuyor. Ankara’da gerçek bir dayanışma tablosu çiziliyor. 23
Nisan 1920’de Ankara’da bütün farklı renkler, bütün farklı etnik
gruplar, bütün farklı diller, mezhepler, ortak bir gaye için
toplanıyor; hepsinin yüreği ortak bir hedef için çarpıyor. Hiç
kimse kimseyi dışlamıyor. Kimse kimseyi horlamıyor. Kimse kimseyi
aşağılamıyor. Hiçbir mebus diğerine tepeden bakmıyor,
böbürlenmiyor, kibirlenmiyor. Hepsi, tüm mebuslar bir arada, ‘Biz
Türkiyeyiz’ diyor, o ruhla, o heyecanla, o şuurla Kurtuluş
Savaşımızın hazırlıklarına başlıyorlar. İşte o birliktelik, o
kenetlenme hali, o kardeşlik ruhu, o dayanışma iklimi, Sakarya’da
bize zaferi getiriyor, istiklalimiz böylece kurtarılmış oluyor.
Sevgili vatandaşlarım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının
93’üncü yıldönümünde, şu hususları tekrar tekrar hatırlatmakta
fayda görüyorum. Bizim Meclisimiz, bizim Cumhuriyetimiz, kardeşlik
üzerine inşa edilmiştir. Bizim millet anlayışımız, kardeşlik
hukukuyla şekillenmiştir. 780 bin kilometrekarenin içinde yaşayan
herkes, birbirinin öz be öz kardeşidir. Bu kardeşlik kavramından
hiç kimse rahatsız olmasın. Kardeşler, zaman zaman birbirine
darılır, birbirine gücenir, birbirinden incinir. Ancak, arada ne
olursa olsun kardeşlik kesilip atılacak, yok sayılacak,
reddedilecek bir ilişki değildir. Kimi zaman kardeşlerin arasına
nifak da girebilir; kimi zaman kardeşlerin arasına husumet de
girebilir, kimi zaman dışarıdan birileri gelip aile huzurunu,
kardeşlik hukukunu hedef alabilir. Ancak bizim geleneklerimizde,
bizim medeniyetimizde, arada her ne yaşanmış olursa olsun kardeşler
gelir aynı çatının altında buluşur, kucaklaşır ve helalleşir.
Aralarında küslük olan, güceniklik olan, aralarına husumet girmiş
olan kardeşler, o güzel bayram sabahlarında, anne babaların,
evlatların önünde samimiyetle kucaklaşır, geçmişi unutur, kötü
günleri unutur, geleceğe bakarlar.”
“BİRİLERİ GÜZEL YURDUMUZU AÇIKHAVA HAPİSHANESİNE ÇEVİRMEK
İSTEDİ”
Başbakan Erdoğan, 23 Nisan 1920’den sonra, 29 Ekim 1923’ten sonra
belli dönemlerde devlet ve hükümetlerin kuruluş ruhundan, kardeşlik
hukukundan uzaklaşmak suretiyle millete çok büyük acılar
yaşattığını belirterek, “Yaşanan acılar farklı olabilir. Yaşatılan
zulümlerin derecesi farklı olabilir. Zalimler farklı, mazlumlar
farklı olabilir. Ancak, hepimizin acıları aynıydı, hepimizin
yaraları aynıydı, bize acı yaşatan, bizim yüreğimizde yaralar açan
zihniyet hep aynıydı” diye konuştu.
“Biz, 29 Ekim 1923’te, büyük bir sevinçle, büyük bir coşkuyla, çok
büyük umutlarla Cumhuriyetimizi kurarken, sonraları birileri, bizim
bu güzel yurdumuzu, güzel ülkemiz Türkiye’yi çok büyük bir açıkhava
hapishanesine çevirmek istediler” diyen Başbakan Erdoğan,
“Hangimizin babası, hangimizin dedesi acı yaşamadı ki?” diye sordu.
Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
“Kur’an-ı Kerim’in okunmasını, öğretilmesini, öğrenilmesini
yasakladılar bu ülkede. Minarelerden ezanın aslına uygun olarak
okunmasını yasakladılar bu ülkede. Sağdan, soldan, her kesimden
yazarların, mütefekkirlerin kitaplarını yasakladılar. Yazarları,
düşünürleri, gönül insanlarını hapislere mahkûm ettiler. Düşünceyi
açıklamayı yasakladılar. İnancını yaşamayı yasakladılar. İnancına
göre giyinmeyi, yaşamayı yasakladılar. Çok daha ileri gittiler.
Masum insanları, hukukun temel ilkelerine aykırı olarak güya
yargıladılar ve idam ettiler. Bir şehri, bir bölgeyi topyekûn
ölümle, toplu kıyımla cezalandırdılar. Bu ülkenin seçimle gelmiş,
milletin teveccühüyle gelmiş, 10 yıl boyunca da milletin sevgilisi
haline yükselmiş Başbakanını, onun iki bakanını idam ettiler.
Gençleri birbirine kırdırmak istediler. Sadece belli sermaye
gruplarını, sadece belli okul mezunlarını, sadece belli inanç
gruplarını değil; şarkıları, türküleri, şiirleri dahi
yasakladılar.”
“SİZİN İSTEMEDİĞİNİZ BİR ADIMI ASLA ATMAYIZ”
Başbakan Erdoğan, “Millete Hizmet Yolunda” konuşmasında,
milletinden korkan bir devletin güçlü bir devlet olamayacağını
vurguladı. “Milletini her daim korkutan bir devlet, onurlu devlet
olamaz” diyen Erdoğan, “Milleti kendisine düşmanmış gibi gören,
sanal tehditler üreten, sanal korkular üreten bir devlet, adil
olamaz, sosyal olamaz, laik olamaz, hukuk devleti hiç olamaz”
dedi.
Başbakan Erdoğan, “Bizi yıllarca korkularla sindirmek istediler”
diyerek, milletin anarşiyle korkutulup demokrasinin askıya
alındığını, irticayla korkutulup inançların aşağılandığını
kaydetti. “Bölünmeyle korkutup, özgürlüklerimizi sınırlandırdılar”
diyen Başbakan Erdoğan, “Dış tehditlerle korkutup, ekonomiyi
küçülttüler. İç tehditlerle korkutup, sosyal hayatı tahrip ettiler”
şeklinde konuştu.
AK Parti’nin son 10 yıl içinde hangi kronik meseleye el attıysa
milletin karşısına korkuların çıkarıldığını kaydeden Erdoğan,
“Hangi reformu yapmak istediysek, Türkiye bölünür dediler,
parçalanır dediler, yok olup gider dediler. Biz özgürlükleri
genişletmek, demokrasinin standartlarını daha ileri seviyelere
taşımak istedikçe, birileri önümüze korkularla, bahanelerle geldi”
dedi. Hiçbir korkuya inanmadıklarını, hiçbir tehdide boyun
eğmediklerini, provokasyona ‘eyvallah’ demediklerini anlatan
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları dile getirdi:
“Biz, sizden aldığımız yetkiyle, sizden aldığımız güçle, sizin
gösterdiğiniz istikametten hiçbir başka istikamete bakmayız. Biz,
sizin çizdiğiniz rotanın dışında asla yürümeyiz ve yürümeyeceğiz.
Biz, sizin istemediğiniz bir adımı, size rağmen bir adımı asla ve
asla atmayız. 10 yılı aşkın bir süredir, sizden aldığımız yetkiyle,
sizin çizdiğiniz rotada, sizin gösterdiğiniz istikamette yürümeye
devam ediyoruz. Siz bizimle olduğunuz müddetçe, siz bizim arkamızda
olduğunuz müddetçe, hayır dualarınızı bize azık ettiğiniz müddetçe,
milletin yolunda, millete hizmet yolunda, sarsılmadan, yıkılmadan,
yılmadan ve yorulmadan yürümeye devam edeceğiz.”
“BİRİLERİ ÇIKIP ‘BÖLÜNÜYORUZ’ DİYE BİZİ KORKUTAMAZ”
Başbakan Erdoğan, “Biz, 76 milyon, hepimiz büyük bir milletin
fertleriyiz” diyerek, “Biz, şanlı bir tarihin mirasçıları, dünyaya
yön vermiş bir medeniyetin evlatlarıyız. Biz bir kabile devleti
asla değiliz” dedi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz, Selçuklu çınarının, Osmanlı Cihan Devleti çınarının devamı
olan, o büyük çınarların beslendiği kaynaktan gıdasını alan
Cumhuriyet çınarının sahipleriyiz. Biz, bu hayata, bu topraklara,
pamuk ipliğiyle değil; asırlık bir çınar toprağa nasıl sımsıkı
tutunursa, bu toprağa öyle sımsıkı tutunmuş bir milletiz. Eğer
bizim ecdadımız, yenileceğiz korkusuyla mücadeleden kaçsaydı, bugün
gururla sahip çıktığımız zaferlerimiz, gururla tutunduğumuz
vatanımız, gurur duyduğumuz ay yıldızlı bayrağımız olmazdı.
Ecdadımız hiçbir zaman hiçbir şeyden korkmadı; biz de korkmadık,
korkmuyoruz ve korkmayacağız. Birileri çıkıp, parçalanıyoruz diye
bizi korkutamaz. Birileri çıkıp, bölünüyoruz diye bizi korkutamaz.
Birileri çıkıp, dağılıyoruz diye bizi ürkütemez. Biz, korkakları
kendi haline bırakır, kendi korkaklıkları içinde bırakır,
cesaretle, kararlılıkla, ay yıldızlı bayrağı daha yüksek burçlara
dikmenin mücadelesini veririz.”
(İHA)