Erdoğan açık açık uyardı: Hesabını soracağım
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya'da partililere seslendi aciliyeti olanlar ve istisnalar dışında hiçbir ürün veya hizmetin yurt dışından alınmayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aciliyeti olanlar ve
istisnalar dışında hiçbir ürün veya hizmetin yurt dışından
alınmayacağını söyledi. "Ülke ne çektiyse hazırcılıktan çekti" diye
konuşan Erdoğan, eski hastalıklarından kurtulamayan kurumların
sorumlularından, bunun hesabını en kısa sürede sorulacağını ifade
etti.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Sakarya Belediye Başkan Adaylarını Tanıtım Toplantısı'nda konuştu. Türkiye'nin İHA'ları SİHA'ları nasıl yaptıysa kendi uçağını da üreteceğini söyleyen Erdoğan şöyle konuştu:
"Halbuki gerçekler gün gibi ortada. Mesela, bildiğiniz gibi hala kendi savaş uçağımızı üretmek için çırpınıyoruz. Yapacağız. Savaş uçağımızı da yapacağız, İHA'ları nasıl yaptıysak, SİHA'ları nasıl yaptıysak, Akıncı'yı nasıl yapıyorsak Allah'ın izniyle uçağımızı da yapacağız. İman ve azim öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır, süt. Böyle bir şey bu. Bir yandan F-35 uçaklarının yapımına ortak olduk diğer yandan kendi eğitim uçağımız Hürkuş'u geliştirdik, öteki yandan geleceğin savaş uçağı konseptini yakalamak için şu anda çalışmalar yürütüyoruz. Halbuki bu ülkede 1930'lu, 1940'lı yıllarda uçak üretiliyordu. Kayseri'de kurulan uçak fabrikası, yurt dışından da siparişler almaya başlamıştı. Fakat dönemin yöneticilerinin ferasetsizliği sebebiyle bu fabrikaya verilen siparişler iptal edilmekle kalmamış ihracat izinleri de o zamanın yönetimleri tarafından askıya alınmıştır. Aynı şekilde Etimesgut'ta tamamen askeri uçak üretimine yönelik bir tesis kurulmuştu. Bu tesise askeri uçak sipariş verilmesi için dönemin Hava Kuvvetleri Komutanına gidenler neyle karşı karşıya kaldı biliyor musunuz? Amerika bedava uçak veriyor denilerek geri çevrildiler. Silah üreten fabrikaları soba üretimine yönelten de aynı zihniyettir. Nuri Killigil'in silah fabrikasının bir sabotajla ortadan kaldırılıp kendisinin şehit edilmesi de tarihimizin bir başka karanlık sayfasıdır. Kıbrıs Barış Harekatı'nda yaşanan tecrübeler ışığında savunma sanayimizde birtakım hamleler başlatılmışsa da maalesef bir süre sonra burada da işler yürümez hale gelmeye başlar. Rahmetli Özal'ın gayretleriyle başlayan bazı kıpırdanmalar da arzu edilen neticelere ulaşamamıştır.
"BU ÜLKE NE ÇEKTİYSE HAZIRCILIKTAN ÇEKMİŞTİR"
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu gibi bir dizi kurum elbette
her şeyimizle dışarıya bağımlı olduğumuz dönemlerde önemli
hizmetler ifa etmiştir. Ancak devletin diğer alanlardaki sanayi
üretim tesislerinde karşılaştığı sıkıntılar, savunma sanayi
kuruluşlarında da karşımıza çıkıyor. Verimsizlik, hantallık,
kendini yenileyememe projeleri uzun sürelere yayma ve yüksek
maliyetle sonuçlandırma gibi pek çok handikap bizi bu alanda da
yeni arayışlara itmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimize bağlı vakıf,
vakıf şirketleri, nispeten özel sektör mantığıyla çalışıyor olmakla
birlikte onlardan dahi istediğimiz verimi alamıyoruz. Dolayısıyla
şayet savunma sanayinde hedeflerimize ulaşacaksak bunu özel
sektörün dinamizmi, sermayesi ve yenilikçi anlayışıyla, açık
ruhuyla gerçekleştirmeliyiz. Her fırsatta tüm bakanlıklarımıza,
kurumlarımıza ben doğrusu şu ikazı yapıyorum. Herhangi bir konuda,
bir ürünün ve hizmetin ülkemize tasarımı, geliştirilmesi, üretimi,
ifası mümkünse gerekirse daha çok para harcayıp, gerekirse daha çok
zaman harcayıp bu yönde hareket etmeliyiz. Gerçekten aciliyet
kesbeden istisnai hususlar hariç hiçbir ürün veya hizmet yurt
dışından hazır alınmayacaktır. Bizim için kıymetli olan sadece
teknolojinin kendisini değil onun tüm aşamalarını ülkemize
getirecek projelerdir. Bu ülke ne çektiyse hazırcılıktan çekmiştir.
Artık bu devri kapatıyoruz. Gerçi hala birtakım kurumlarımızın eski
hastalıklardan kurtulamadığını duyuyoruz, görüyoruz. Bunların
hesabını da en kısa sürede sorumlularından soracağımızdan kimsenin
şüphesi olmasın."