15 Temmuz sonrası anladık ki sesimizi bırakın Amerika ve
Avrupa’ya; ümmet coğrafyasına bile duyurmakta sorun yaşıyoruz!
Yurtdışında olan birçok arkadaşımızın paylaştığına göre Senagal,
Pakistan, Bangladeş vb. ülkelerin vatandaşları Erdoğan'ın milleti
katlettiğinden ve 100 kişinin telef olmasına sebebiyet verdiğinden
falan bahsediyorlarmış…
Şunu biliyoruz ki tüm dünyada medya, göstermek değil
göstermemek üzerine dizayn edilmiştir.
Tarafsız medya zırvalarına falan hiç girmiyorum, Türkiye de
dahil olmak üzere böyle bir örnek ile ben karşılaşmadım henüz.
Açıkçası böyle bir şeyin anlamı da yok zannımca.
Ama ne var?
Ne verirsen ver kaliteli şekilde vermek…
Medyanın aygıtlarını son gelinen noktada en verimli şekilde
kullanmak.
Çoğu zaman Müslüman coğrafyasında meydana gelen bir olayı bile
CNN’den, BBC’den, Al Jazeera’den takip etmek durumunda
kalıyoruz.
Neden?
Çünkü bu kurumları yakalayabilmiş medya kanallarımız yok da
ondan.
Elbette bizim de dünyaya yayın yapma misyonunu üstlenmiş
kurumlarımız var ancak eski, hantal ve muhtemelen bürokratik
yapıları yüzünden ismini saydığımız kanallarla aynı klasmanda
değiller ne yazık ki.
Gerçi yiğidi öldür hakkını yeme.
Hantal yapılarına rağmen umut verici çalışmalar da yapıyorlar
ama en nihayetinde biz 15 Temmuz’u dünyaya
anlatamadık, kendi tezlerimizi dünyaya duyuramıyoruz,
İngilizce ve Arapça bilen kişiler tarafından kanallarımız takip
edilmiyor.
Dünya çapında tanınmış entelektüelleri, sunucuları, habercileri,
alanında uzman editörleri yanımıza çekemez, onları istihdam edemez,
işbirliği içinde çalışamazsak ve onlar çapında eleman
yetiştiremezsek birinci klasmanda yer almamız, sözümüzü dünyaya
etkili şekilde duyurmamız bir hayli zor gözüküyor.
“Biz duyursak da onlar kulaklarını tıkarlar”
diyebilirsiniz ama biz, ilk etapta elimizden geleni yapalım da en
kötü ihtimalle sorumluluğumuzu yerine getirmiş olalım.
Sadece bu da değil mesele.
Dijital ağları doğru ve etkili şekilde kullanmalıyız.
İletişim planı olmayan bir siyasetin sürdürülebilmesi artık pek
mümkün görünmüyor.
Her yanımızdan bilgi akışının olduğu bu yeni zamanda çağın ve
mecraların gerekliliklerine ayak uydurup çalışmak gerekiyor.
Son gelinen noktada mecraları ve araçları doğru şekilde
kullanmamız gerekiyor.
Medya ağlarında üretilen içerik eskinin robotik, mesafeli ve
ağır yapısını geride bırakıp muhatabıyla doğrudan ve samimi
iletişim kurabilen ve ani reflekslerle hızlı hareket imkânları
sunan bir yapıda olmalıdır.
Dünyada bunun birkaç başarılı örneği var.
İçerik üretmek çok önemli…
Tv.’de yayınlanan bir içeriği Tv. kanalımızın Youtube
hesabından yayınlayınca bir iş yapmış olmuyoruz.
Önemli olan mecranın kendi dinamiklerini hesaba katarak içerik
üretilebilmektedir.
Dijital mecralar için üretim yapabilecek, iletişim
becerilerini bu yönde geliştirmiş kafalara ihtiyacımız
var.
Öncelikle eski ve hantal kurumlarımızı yenileyerek işe başlamak
gerekiyor.
Ama onlar dışında STK’lara ve kişisel olarak her
yurttaşa büyük sorumluluklar düşüyor.
Bir şekilde derdimizi yılmadan anlatmamız gerekiyor yoksa
bağırıp çağırmamız sesimizi kısmaktan başka bir şeye sebep
olmuyor.