Erbakan Hoca'yı çıldırtan soru
Abone olÇiller Erbakan'dan ne istedi? Erbakan, Orgeneral'e neden ve nasıl bağırdı? MİT'teki Erbakan'cı kimdi? Ayrıntılar..
Hakan Akpınar'ın kaleminden.. Darbe söylentileri had safhaya
ulaşmıştı. Çiller, Erbakan’ın başbakanlığı kendisine bıraktığı
taktirde ülkeyi erken seçime götürecek ve sıkıntıyı engelleyecekti.
Ama Erbakan ısrarla koltuğu bırakmıyordu. Çiller’in, DYP’li Devlet
Bakanı Salim Ensarioğlu ile İçişleri Bakanı Meral Akşener’in
ilettiği “Asker tedirgin” mesajlarına da itibar etmiyordu. Hatta
Çiller’e, DYP’li elçilerle aynen şu mesajı gönderdi: “Darbe olmaz.
Kahraman ordumuz bizden memnundur. Ben Sayın Genelkurmay
Başkanımızdan böyle bir yaklaşım görmedim.” Çiller, son çare
olarak, siyasi danışmanları Hüseyin Kocabıyık ve Şükrü Karaca’yı
Erbakan’a elçi olarak gönderdi. Karaca, Başbakanlık Merkez
Bina’daki görüşmede Erbakan’a, “Hocam, Tansu Hanım Başbakanlık’ı
kendisine bıraktığınız taktirde askerlerin huzursuzluğunun
azalacağını söylüyor. Sizin bu konudaki cevabınızı bekliyor” dedi.
Erbakan, soğuk ama bir o kadar da rahat bir ifadeyle, “Bizim
gündemimizde hükümetin hayırlı icraatları vardır” karşılığını
verdi. Karaca, hemen atıldı “Peki, Sayın Hocam, Genelkurmay
Karargâhı’ndaki brifinglere ne diyorsunuz?” Erbakan o anda ilginç
bir cevap daha verdi: “Ben, bu dediğiniz şeyleri sordum. Öyle bir
şey yok.” Karaca yeniden atıldı: “Hocam, kime sordunuz?” “MİT
Müsteşarımıza sordum. Bu konuyu kendisine ilettim. Bu tür
toplantılar yapılmadığını ve söylediğiniz şeylerin olmadığını
söyledi. Kesinlikle reddetti.” Karaca gülümsedi ve devam etti:
“Sayın Başbakanım, siz Demirel’in anılarını bilirsiniz. 12 Eylül
darbesinde MİT Müsteşarı’nın kendisine haber vermediğini
söylüyordu. Bu gibi durumlarda MİT Müsteşarı servis vermiyor
efendim.” MİT ajanına haber gönderiyor Bu kez Erbakan Hoca, sakin
bir şekilde elini ceketinin iç cebine attı ve cüzdanının arasından
bir kartvizit çıkardı: “Bu çocuk MİT’te çalışıyormuş. Olmazsa ona
da bir haber gönderelim.” Erbakan, kartvizitteki ismi
açıklamamıştı. Ancak bilinen tek şey, kartvizitin sahibinin RP
sempatizanı alt düzeyde bir MİT ajanına ait olduğuydu. Bu
konuşmadan sonuç alınamadı. Erbakan, bu konuşmadan bir ay sonra
istifaya razı oldu. Ama istifa Çiller’e de Erbakan’a da yaramadı.
Hemen ANASOL-D Hükümeti kuruldu. Çiller, kıyametleri koparıyor ve
28 Şubat Süreci’ne kendi cephesinden tepki gösteriyodu: “Bu bir
Çankaya darbesidir...” Bize icraatın içinden anlatma Refahyol
Hükümeti, 1996 yazı ile 1997 yazı arasındaki dönemde iktidardaydı.
28 Şubat Süreci’nin fitilinin ateşlendiği dönem ise daha çok 1997
yılının Ocak ayında başlar. Başbakan Necmettin Erbakan’ın Ocak ayı
içinde tarikat liderlerine Başbakanlık Konutu’nda iftar yemeği
vermesi bu sürecin zembereğini boşaltan olay olarak siyasi
tarihimize kazınır. Bundan sonraki olaylar; “Kudüs Gecesi” ve
ardından Sincan’dan geçen tankların başlattığı gerginlikle sürece
adını veren tarihi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı ile yeni
bir boyut kazandı. Toplantı öğleden sonra 15.30’da başladı. 28
Şubat’taki tarihi MGK toplantısında dönemin en radikal
subaylarından biri olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven
Erkaya, Başbakan Erbakan’ı azarlar gibi konuştu. Erbakan,
askerlerin irticayla ilgili sunuşlarından hemen sonra söz aldı ve
hükümetin hayırlı işler yaptığını savundu. “RP’ye oy vermeyen
patates dinindendir” sözlerini reddetti ve hükümet çalışmalarını
anlatmayı sürdürdü. O sırada Oramiral Erkaya patladı ve MGK
toplantılarının denge unsuru haline gelen Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’e döndü: “Sayın Cumhurbaşkanım; konumuz ‘İcraatın İçinden’
değil. Biz bu konuya cevap verilmesini istiyoruz” dedi. Demirel,
hemen atmosferi yumuşattı ve Erbakan’ın konuşmasını sürdürmesini
ancak bu konulara açıklık getirilmesini istedi. MİT erketede
yakalandı Genelkurmay Karargahı’nda art arda brifingler
veriliyordu. İçişleri Bakanı Meral Akşener de, yine bir akşam
Gaziosmanpaşa’daki İçişleri Konutu’nda dinleniyordu. Akşener’in
korumaları ileride bekleyen bir araçtan şüphelendiler. Park
halindeki otomobili gözetleyen polisler, otomobilin içinde iki kişi
olduğunu tespit ettiler ve hemen silahlarına davranarak
içeridekileri çıkardılar. Sivil giyimli iki kişi, kendilerinin MİT
mensubu olduklarını ve görevde olduklarını söyleyince korumalar
oldukları yerde kaldılar. Kimlik tespiti yapan polisler bu
kişilerin MİT mensubu olduğunu Akşener’in Koruma Müdürü’ne
bildirdiler. Koruma Müdürü de hemen durumu Konut’ta bulunan
Akşener’e iletti. Akşener, MİT’in kendilerini takip ettiğini
anlamıştı. Bu arada MİT mensupları, otomobillerini çalıştırarak,
Konutun önünden ayrıldılar. Akşener, olayı Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller’e aktardı. Ancak, Çiller ve Akşener’in olayı
iletmesine karşın MİT Müsteşarlığı, böyle bir şeyin söz konusu
olamayacağını vurgulayarak, olayı reddetmişti. Bu olayı, Akeşener
de doğruladı. Komutanlara Roleks saat 1996 yılının Ağustos ayıydı.
Yüksek Askeri Şûra toplantısı yapılmıştı. Askerler, RP iktidarından
çok rahatsızdılar ancak henüz kriz günleri gelip çatmamıştı. Ancak
askerlerin kaşları çatıktı. Hatta, Şûra nedeniyle Gazi Orduevi’nde
verilen resepsiyona katılan Başbakan Necmettin Erbakan, salonda
yalnız bırakılmıştı. Erbakan derhal duruma el koymaya karar verdi.
Ertesi hafta Yüksek Askeri Şûra üyelerini Başbakanlık Resmi
Konutu’nda ağırlamaya karar verdi. Başbakan Erbakan’ın masasında
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile Kuvvet
Komutanları’nın yanısıra DYP’li Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan
ve RP’li Devlet Bakanı Abdullah Gül oturuyordu. Yemek konutun
bahçesinde veriliyordu. Ağustos sıcağına karşın serin bir akşamdı.
Masada siyaset pek konuşulmadı. Erbakan, hükümetin başarılı
icraatlar yapacağını, Türkiye için en güzel olanı başarmaya
çalışacaklarını söylüyordu. Bazı komutanlar da yemek yerken kendi
aralarında sohbet ediyorlardı. Bir ara Başbakan, komutanlara
gülümseyerek, “Muhterem komutanlarımıza ben birer saat armağan
etmek istiyorum” dedi. Erbakan, bu armağanı YAŞ toplantısı
nedeniyle verdiğini açıklıyordu. Komutanlar şaşırmıştı. Erbakan,
yanıbaşındaki küçük çantadan saatleri tek tek çıkardı. Armağan
saatlerin arkasına “Başbakan Necmettin Erbakan” ismi kazınmıştı.
Saatlerden birini önce Genelkurmay Başkanı Karadayı’ya armağan
etti. Komutanlar, jest karşısında ne yapacaklarını bilemeden
teşekkür edip aldılar. Ancak, bir kişi unutulmuştu. Milli Savunma
Bakanı Tayan, Abdullah Gül’e takıldı ve “Komutanlara saat hediye
ediyorsunuz da Savunma Bakanı’nı niye unutuyorsunu?” Gül, ilerleyen
günlerde Tayan’a da bir saat gönderileceğini belirterek, gönlünü
aldı. Erbakan’ı çıldırtan soru Erbakan, 28 Şubat’tan sonraki bütün
MGK toplantılarında neredeyse sustu, ve askerle karşı karşıya
gelmemeye büyük özen gösterdi. Ancak bir toplantı var ki, orada ilk
kez Erbakan askerlere sesini yükseltti. 31 Mayıs’ta toplanan MGK
toplantısında Oramiral Güven Erkaya ile Erbakan arasında ciddi bir
tartışma yaşandı. Oramiral Erkaya, “Siz bütün konuşmalarınızda
dinden, ümmetten bahsediyorsunuz. Neden Türklük’ten
bahsetmiyorsunuz? Siz Türk değil misiniz?” diye çıkışınca Erbakan
patladı: “Ben Kozanoğulları’ndan geliyorum, Öz be öz Türk’üm... Her
RP’li de Türklüğü ile gurur duyar. Ben bu sözleri sizden RP’liler
ve kendi adıma duymamış kabul ediyorum. Bizim için Türk kimliği son
derece önemlidir.” Salonda buz gibi bir hava esti. Erbakan, ilk kez
öfkelenmişti... Olay büyümeden yine MGK toplantılarının denge
rolünü üstlenen Demirel araya girerek, konuyu kapattı. Erbakan, o
toplantıdan çıkarken Orgeneral Köksal ile el sıkıştı ancak başını
başka yöne çevirdi.