Korku filmlerine konu olan, o ürkütücü perili ev hikayeleri, dilden dile dolaşır. İnanan inanmayan herkesin ilgisini çeken bu ürkütücü hikayeler işte bu evlerde geçiyor... Moss Sahil Restoranı- Kaliforniya, ABD Kaliforniya'nın Moss Sahilindeki bu tarihi restoran hem lezzetli yemekleri hem de harika manzarası ile tanınıyor. Ama onun ünlü olduğu bir konu daha var: Hayaletlerin sıkça uğradığı bir yer olması... Eskiden "Frank'in yeri" diye bilinen bu restoran 1927 yılında açılmış. O dönemde ülkenin tanınmış yüzleri, Hollywood yıldızları, politikacılar hatta gangsterler bile buraya sıkça uğruyormuş. Bir dönem içki imalathanesi olan bu eski restoranın bir dönem de genelev olarak kullanıldığı söyleniyor. Rivayete göre, o dönemde bu tarihi mekan çok sayıda cinayete de sahne olmuş. Restoranın müdavimleri, oraya uğrayan hayaletlere isim bile takmış. En çok görülen hayaletlerden biri "Mavili Kadın" hayaleti. Mavili Kadın'ın, Mary Ellen isimli, mavi giymeyi seven genç bir kadın olduğu söyleniyor. Ellen'ın trajik bir hikayesi var: Hikayeye göre, Ellen, John Contina isimli piyano sanatçısına aşık olmuş ve evlilik dışı ilişki yaşamış. İki aşık, sık sık, ay ışığı eşliğinde sahilde yürürken görülüyormuş. Aşıkların ilişkisi, talihsiz Ellen'ın bir trafik kazasında ölmesi ile son bulmuş. Fırtınalı bir Kasım akşamında, Ellen'a araba çarpıp ölünce, dedikodular da birbirini kovalamış. O dedikodulardan birine göre, Ellen'ın aşığı John, onu Anna Philbrick isimli bir evli bir kadınla aldatıyormuş. İşte bu yüzden Ellen aslında, kendini bir otomobilin altına atarak, yaşamına son vermek istemiş. Ellen'ın sevgilisi John'un da ölümü bir o kadar trajik olmuş. Söylentiye göre, John'un ilişki yaşadığı Anna isimli evli kadının kocası onu öldürmüş. John'un da başı kesilmiş cesedi bir süre sonra işte bu perili restoranın olduğu kıyıya vurmuş. O gün bugündür, iki aşığın trajik ölümünün sırrı çözülememiş. Restoranda yaşanan gerçeküstü olaylar: Bir sürü insanın "Mavili Kadın" hayaletini görmesi dışında gelişen paranormal aktiviteler de var. Sürekli çalan telefonlar, kasa kasa şarabın ortadan kaybolması, kendiliğinden kapanan kapılar, ortalığa fırlayan nesneler, bu olaylara örnek. Winchester'daki Perili Ev- Kaliforniya, ABD Çok az perili ev hikayesi, bu kadar güzel ve görkemli bir evde geçer. 1844'de Winchester'daki bir Silah Fabrikasının varisi olan Sarah Winchester'ın inşa ettirdiği bu malikane, 6 odalı bir ev olarak inşa edildi. Şimdi ise 160 odası olan bu malikane tam 38 yıl boyunca inşaat halinde kalmış. İnşaatın sürmesinin nedeni ise, malikanenin sahibi Sarah Winchester'ın, eşinin ürettiği silahlarla ölen insanların ruhlarının peşini bırakmayacağına inanması. Sarah Winchester bir gün falcıya gider. Falcı, Sarah’ya hayatı boyunca hayaletlerin peşini bırakmayacağını, batıya gidip orda bir ev inşa etmesini ve evin inşaatının ölene kadar devam etmesi gerektiğini söyler. Hikayeye göre, inşaatın devam etmesi, oradaki ruhları rahatsız edecek ve kaçmalarını sağlayacaktır. 1884’te başlayan inşaat Sarah’nın ölüm tarihi olan 1922'ye kadar devam eder. Bu uzun süren inşaatın maliyeti ise yaklaşık 5.5 milyon dolardır. Ruhların peşini bırakmayacağına inanan Sarah, her gece malikanenin farklı bir odasında uyur. Winchester Malikanesi, şu anda bölgeye gelen turistlerin ilgisini çok çeken bir yer. "Perili ev" konseptine uygun olarak tadilatı yapılan malikanede uğursuz olduğuna inanılan 13 rakamı hakim. Malikanenin pencerelerinde 13 parça cam var. Katlarda 13'er daire var. Tüm merdivenlerde de 13 basamak var. Malikanede yaşanan gerçeküstü olaylar: Sarah Winchester, hiç kuşkusuz, döneminin en zengin ve en etkili kadın figürlerinden biri. Yaşadığı malikanede, geceleri ruhların gezdiğini, gizemli sesler duyduğunu, içinde kimse olmayan odaların kapılarının çarpıldığını, ayak sesleri duyduğunu iddia ediyor. Tüm bunları ise kocasının ürettiği silahlarla öldürülen binlerce kişinin ruhunun kendini rahatsız etmesine bağlıyor. Kreischer Malikanesi- New York, ABD 1800'lü yıllarda, büyük bir tuğla fabrikasının sahibi olan Kreischer ailesine ait olan bu malikanenin de perili olduğu söyleniyor. Malikane iki bina olarak inşa edilmiş. İki binadan biri Kreischner ailesinin oğlu ve eşi için yapılmış. Ancak bir gece, bu binada, gizemi çözülemeyen bir yangın çıkmış. Yangında Kreschner'lerin oğlu ve gelini ölmüş. Bina, yangından sonra yeniden inşa edilmiş ve restorana dönüştürülmüş. Söylentilere göre, ölen çiftin ruhları, o zamandan bu yana restorana sık sık uğramış. 1900'lü yıllarda restoranda çalışan bir aşçı da kendini asarak intihar etmiş. Yaşanan gerçeküstü olaylar: Restoranı ve malikaneyi ziyaret eden birçok insan, hayalet gördüğünü söylemiş. Kapıların kendiliğinden kapandığını, nesnelerin havada uçuştuğunu belirtmiş ve bunun gibi birçok açıklanamayan olayı bildirmişler. Malikanenin şu anki sahiplerinin bile hayalet olaylarına tanık olduğu söyleniyor. Lemp Malikanesi- Missouri, ABD 1860'lı yıllarda inşa edilen Lemp Malikanesi, dünyanın en büyük bira fabrikasına sahip olan bir aileye aitti. Tabii o lanet gerçekleşene kadar... 1920'li yıllarda yayılan efsaneye göre, Lemp ailesini etkisi altına alan lanet, aileden birinin gizemli şekilde ölmesine, birinin kalp krizi sonucu ölmesine, ailenin diğer dört üyesinin de intihar etmesine neden oldu. Bu görkemli malikanenin tam yanında eski Lemp Birahanesi var. Birahane ya da bira fabrikası, doğal bir mağaranın üstüne kurulmuştu. Üretilen biralar ise, mağaranın doğal ısısında saklanıyordu. Ancak bir dönem, Mississipi Nehri'ne kaçak köleleri saklamak için de kullanılıyordu. Yaşanan gerçeküstü olaylar: Lemp Ailesinin 6 üyesinin ölümünden ve içki yasağı gelmesinden sonra, malikane, iyice bakımsız hale geldi. Yıllar sonra, malikaneyi tamir etmek için bir ekip kuruldu ancak ekibin başı sıradışı olaylarla derde girdi. Tamir ekibindekiler, sürekli izlendikleri hissine kapıldılar ve rahatsız oldular. Tamiratta kullandıkları aletler, birdenbire ortadan kaybolmaya başladı, nesneler kendiliğinden hareket etmeye başladı ve inşaat ekibindekiler bir bir işi bıraktılar. Daha sonra restorana dönüştürülen malikanenin barında nesnelerin kendiliğinden hareket ettiği görüldü. Gizemli sesler duyanlar, piyanonun kendi kendine ses çıkarmaya başladığını görenler oldu. Bazıları, hayaletlerin birdenbire görünüp sonra ortadan kaybolduğunu söyledi. Life Dergisi, bu malikaneyi Amerika'nın en ürkütücü yerlerinden biri olarak gösterdi. Böylelikle, buranın "perili ev" konumu tescillenmiş oldu. Bullock Oteli- Güney Dakota, ABD Amerika tarihinin en başarılı ve en ünlü kanun adamlarından biri kuşkusuz Şerif Seth Bullock'tu. Bullock'un tek bir bakışının bile en azılı suçluları yolundan çevirdiği söylenir. İşte tüm hikaye o ünlü şerif Bullock ve ortağı Sol Star'ın, 1876'da hırdavat dükkanlarını Montana'dan Güney Dakota'daki Deadwood'a taşımalarıyla başladı. Bugünkü Bullock otelinin bulunduğu yer, o gün bugündür Amerika'nın en kanlı bölgesi olarak biliniyor. İşte bu vahşi Batı kasabasına yeni şerifin gelmesi ile birlikte asayiş arayışına girildi. Kasabada, geniş bir temizlik yapıldı; ortalık cehenneme döndüyse de sonunda asayiş sağlandı. İşte tüm bu karmaşa arasında çıkan yangınlardan birinde Bullock'a ait olan hırdavat dükkanı da hasar gördü. 1894'te çıkan diğer bir yangında ise tamamen kül oldu. Şerif Bullock ve ortağı da küle dönen hırdavat dükkanlarının yerine otel yapmaya karar verdi. 1919'da Bullock, kanserden öldü ve Beyaz Kayalıklara gömüldü. Ama söylentilere göre, Bullock'un ruhu hala o lüks otel civarında geziniyor. Yaşanan gerçeküstü olaylar: Bu kanlı kasabada asayişi sağlamak adına silahla ve bıçakla yaralanarak birçok kişi öldürüldü. Hala bu otele gelen konuklar, paranormal deneyimler yaşadıklarını söylüyor. Otel koridorlarında ne idiğü belirsiz sesler duyduklarını ve hayaletler gördüklerini söyleyenler çok. Yüzden fazla yıldır perili olduğu söylenen bu otelin sırrı hala çözülemedi. Doğu Yakası Cezaevi, Philadelphia 1829'da açılan bu ıslahevinin amacı mahkumları yalnızlığa terk edip onları çalıştırarak, kötü davranışları düzeltmekti. Seri katillerden, tecavüzcülere, gangsterlerden gaspçılara kadar en ağır suçlulara ev sahipliği yapan bu cezaevi yaklaşık 140 yıl boyunca açık kaldı. İşte o hapishanede gerçekleşen intiharlar ve cinayetler, Amerika'nın en eski hapisanesini aynı zamanda en ürkütücü yerlerden biri yaptı. Yaşanan gerçeküstü olaylar: Hem cinayetten hem intihardan ölenler ve hapishanenin eski geçmişi, burayı perili yerlerden biri yapmaya yetiyor. Zira, buradaki ölümlerin neredeyse hepsi zalim işkenceler içeriyor... Elektrikli sandalye, Çin işkenceleri gibi metotlar uygulanmış. Hatta ölen suçlulardan bazılarının canlı canlı gömüldüğü bile söyleniyor. Binada restorasyon esnasında bir sürü gerçeküstü olay yaşanmış. 140 yıllık kilidi sökmeye çalışan usta, bilinmeyen bir gücün kilidi tuttuğunu hissetmiş. Hücre duvarlarında korkunç yüzlerin belirdiği, tuhaf şekillerin etrafta gezdiği de söyleniyor. Alkatraz Adası- Kaliforniya, ABD Bundan yıllarca öncesinde Amerika yerlileri, kötü ruhların bu adayı işgal ettiğini düşünürmüş; işte bu yüzden de en ağır işkenceleri ve cezaları buradaki hapishanede uygularlarmış. Alkatraz Adası'na ilk mahkumlar 1850'li yıllarda gelmiş. Burası bir dönem de askeri üs olarak kullanılmış. Al Capone ve onun gibi acımasız suçluların mekanı olmuş burası. 1963'te kapatılan hapishanede ruh ve hayalet görenlerin sayısı çok. Alkatraz'la ilgili en ünlü hikayelerden birinde, kaçmaya çalışan suçluların, vurularak öldürüldüğü rivayet ediliyor. Ömrünün son yıllarını burada geçiren azılı suçlu Al Capone'nin hayaletini gördüklerini söyleyenler de hayli fazla. Alkatraz'daki paranormal aktivitelerin yoğunluğu, 1850'li yıllarda burada tutulan hükümlülerin işkenceyle ya da intihar sonucu ölmesine bağlanıyor. Borden Evi- Massachusetts, ABD 1892 yılında bu evde yaşayan Lizzi Borden'ın hem üvey annesi hem de babası öldürüldü. Lizzie, babasının cesedini bulduğunda evde sadece kendisi ve hizmetçi vardı. Polise haber verdikten sonra ise, annesini yatakodasında ölü buldu. Lizzie, bu iki cinayet için de yargılandı ama suçlu bulunmadı. İki cinayette de balta izi bulundu. Yapılan incelemelerde Lizzie'nin üvey annesinin babasından birkaç saat önce öldüğü anlaşıldı. Baba Andrew Borden, ardında vasiyet bırakmadan öldüğü için, 500 bin dolar değerindeki malikanesi, Lizzie'ye ve diğer kızlarına kalacaktı. Efsaneye göre, o dönemde birçok insan iki cinayeti de Lizzie'nin işlediğini iddia etti. Lizzie, 1927'de Massachusetts'te öldü. Daha sonra bu malikane, pansiyon ve müzeye dönüştürüldü. Yaşanan gerçeküstü olaylar: Lizzie Borden pansiyonunda kalanlar, geceleri bir kadının ağlama seslerini duyduklarını söylüyorlar. Bazıları, ayakkabıların hareket ettiğini, televizyon ve ışıkların kendiliğinden açıldığını iddia ediyorlar. Alabama Üniversitesi- Alabama, ABD Şiddet, yıkım, ölüm, silahlar, savaş, isyan... İşte bunların hepsi bir zamanlar Alabama Üniversitesi'nin bulunduğu yerde olmuş. 1831'de kapılarını açan Alabama Üniversitesi'nde hayaletler, ruhlar ve diğer doğaüstü olaylar görülmüş. 29 yıl boyunca, eğitim için kullanılan bina, daha sonra Soğuk Savaş döneminde askeri okula çevrilmiş. İşte o dönemde de kötü ruhların mekanı olmuş. 1865'te bir askerin burada işkence ile öldürüldüğü söyleniyor. İşte bu dört duvar arasındaki hayalet hikayeleri de Soğuk Savaş kurbanlarının acı sonları ile bağdaştırılıyor. Binlerce kişi, hayaletlerle karşılaştığını söylüyor; hatta siyahlar giymiş bir adamın kütüphanede dolaşıp kitaplara bakanlara dokunduğu söyleniyor. Waterly Tepesi Sanatoryumu 1910'da sadece verem hastalarının tedavi gördüğü küçük iki katlı bir hastane olarak açıldı. İnce hastalığın hızlıca yayılmasıyla, kısa sürede kalabalıklaştı. 1900'lü yılların ortalarına kadar "verem"e çare bulunamadığı için, bu hastanede 40 bine yakın kişi öldü. Bunların bazıları hastalıktan bazıları da tedavi denemeleri yüzünden öldü. Waterly Sanatoryumu, hayalet görme vakalarının en sık yaşandığı yerlerin başında geliyor. Havada uçan cisimlerden tutun da insanları ele geçiren kötü ruhlara kadar birçok doğaüstü olay olduğu iddia ediliyor.