Eminağaoğludan çirkin benzetme!
Abone olYARSAV eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu Adalet Bakanlığı'na 'terör örgütü' benzetmesi yaptı.
Antalya Barosu tarafından 'Hukuk ve İnsan Hakları Savunucu
Ödülü' verilen Yargıçlar ve Savcılar Vakfı eski Başkanı Ömer Faruk
Eminağoğlu, Adalet Bakanlığı'nı terör örgütüne benzetti.
Zaman'dan Kenan Baş ve Cihat Ünal'ın haberine göre ödülünü aldıktan
sonra bir konuşma yapan YARSAV eski Başkanı, haklarında dinleme
kararı çıkarılan cumhuriyet başsavcılarının varlığına işaret
ederek, "Terör örgütü ile suçlanan başsavcıların yöneticisi Adalet
Bakanlığı'ysa, terör örgütünü kuran ve yöneten bir Adalet
Bakanlığı'yla karşı karşıyayız." dedi.
Ömer Faruk Eminağaoğlu, konuşmasında hukuk sisteminin kavga içinde
olduğunu iddia etti. Yargı bağımsızlığının her geçen gün
olabildiğince baskı altına alındığını iddia eden YARSAV Eski
Başkanı, bir terör örgütü yapılanması olduğu iddia edilen
Ergenekon'un deşifresine yönelik dinlemelerle ilgili olarak, "Bugün
bir gazetede görüyorsunuz. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yine terör
soruşturmasından dinleniyor, İstanbul terör soruşturmasından,
Zonguldak terör soruşturmasından, Yalova terör soruşturmasından,
Konya, Adana ve Erzincan... Yargı, başsavcılar bu kadar terör
soruşturması altındaysa, bunların hiçbirisinde HSYK yoksa, haberdar
değilse, o zaman bu terör örgütü ile suçlanan başsavcıların
yöneticisi Adalet Bakanlığı'ysa, terör örgütünü kuran ve yöneten
bir Adalet Bakanlığı'yla karşı karşıyayız. Bu ortamda Türkiye
Cumhuriyeti'nde yargı bağımsızlığını savunmak ve yüceltmekle
görevli hissediyoruz kendimizi." diye konuştu. Eminağaoğlu, yargı
bağımsızlığını kendileri için değil, vatandaşların hak ve
özgürlüklerini güvence altına alabilmek için koruyacaklarını ifade
etti.
HSYK'YI YARGI BAĞIMSIZLIĞININ GÜVENCESİ OLARAK
GÖSTERDİ
Ömer Faruk Eminağaoğlu, bir terör örgütü yapılanması olarak iddia
edilen Ergenekon'la ilgili davanın tek bir mahkemede toplanmasını
eleştirdi. Bu durumun sıkıyönetim dönemlerini hatırlattığını
savunan Eminağaoğlu, "Sıkıyönetim yasasının 13. maddesini açın,
Türkiye'nin tek bir noktasından, bütün Türkiye'ye soruşturma
açmasına olanak sağlayan bir yasadır. Peki bugün sıkı yönetim
olmadığına göre, neden bu yasa çerçevesinde adeta bir soruşturma
yürümektedir. Neden genel usul kurallarına göre davranılmadan
sadece tek bir mahkemede dava toplanmaktadır. Oysa biz biliyoruz
ki, demokrasilerde olağanüstü mahkemeler kurulamaz. Olağanüstü
mahkemeler, olağanüstü rejimlerde olabilir." diye konuştu.
İktidarı sahip olamadıklarını yargı yoluyla elde etmeye çalışmakla
suçlayan Eminağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün yargı,
yasama organına karşı bağımsız mı diye bakarsak, birçok yerden
yasama organının baskılarını görebilmekteyiz. Yürütme organına
karşı yargı bağımsız mı diye bakarsak, yürütme organının yargı
üzerinde birçok yönden bağımsızlığını ortadan kaldırmaya yönelik
adımlar attığını görürüz. Yargı kendi içinde bağımsız mı diye
bakarsak, 12 Eylül'ün ortaya çıkardığı en antidemokratik
kurumlardan olan HSYK, bugün bu yapısına rağmen, yargı
bağımsızlığını koruyan tek kurum ve güvence durumuna gelmiştir. 12
Eylül, HSYK'ya kurumsal hafıza sağlamamıştır. Kurumsal hafızası
olmayan HSYK, bu ortamda yargıya güvence olmak için çalışmaktadır.
Ancak bu HSYK bile siyasi iktidar tarafından değiştirilmek ve daha
da yürütmeye yakın bir çizgiye sokulmak istenmektedir. Bu yapıdan
bile rahatsızlık duyulmaktadır."
ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER HUKUKA ZARAR VERİYOR İDDİASI
Ömer Faruk Eminağaoğlu, konuşmasında özel yetkili
mahkemelerin hukuka zarar verdiğini de öne sürdü. Özel yetkili
mahkemeleri, sıkıyönetim, devlet güvenlik ve askeri mahkemeler
benzeten Eminağaoğlu, "Bugün DGM'ler kaldırıldı. Geniş yetkili
mahkemeler kuruldu. Geniş yetkili mahkemeler kuran siyasi iradeden
bu mahkemeler soyutlanabilmiş değildir. Siyasi iktidar neden adli
kolluğu kollamaktadır? Çünkü geniş yetkili mahkemeler, türevlerinde
olduğu gibi her dönemde siyasi iktidarın istediği eksende
çalıştırmayı arzuladı mahkemelerdir ve bu mahkemeler bugün
Türkiye'de hukuk devletine en çok zararı veren, en çok tartışılan
mahkemeler durumundadır. Türkiye'nin bir hukuk devleti olarak bu
konuyu irdelemesi ve hukuku yüceltmek adına, bu mahkemelerin hukuk
çerçevesinde çalışabilmesini sağlayan koşulları bir an önce
yaratmak durumundadır." şeklinde konuştu.