Bir çuval pirincin içindeki
beyaz taştır asıl tehlikeli olan.
Günümüzde bu beyaz taşlardan
içimizde o kadar çok var ki onları tanımadan mücadele etmek, sahaya
yenik olarak çıkmaya sebep olmakta.
Nesilleri tahrip eden, zalim,
saldırgan, günahı süslü gösteren, hak yiyen, yaratıldıklarının ve
bir gün öleceklerinin unutkanlığı ile askerlik yapıyorlar
içimizde.
Allah'ı unutmuş, inancının
rükûsunu liderine gösteren, kendi menfaatleri adına yetimi, öksüzü
dahi ezmekten kaçınmayan askerler…
Gizli hesaplar nedeniyle, bayrak ve
millet sevdalısı, ümmet ve din sevdalısı gibi görünüp zemin
oluştuğunda! hiç düşünmeden haramı bile helale çeviren
askerler…
Müşriklere karşı güler yüzlü, tatlı
dilli, hoş tavırlı olup Müslüman kardeşine karşı sırf kendisini ve
ideolojisini kabul etmiyor diye mahreme, değere, peygambere bile
savaş açmaktan beri durmayanlar.!
Dinin farzlarını yerine getirip
haramlardan kaçınmayarak vatan, millet, ümmet diyerek Allah'tan
uzaklaşan sözde Müslümanlar.!
Grup başlarına iman edip kendinden
olmayanları rahatça tekfir edebilen zavallı ılımlı
Müslümanlar.!
Kendi içlerinde birbirlerine güzeli
öğütleyip, eleştirildiklerinde çirkin olmanın zirvesine
çıkanlar.
Davranış ve usulleri İslam
hâkimiyetine ve emirlerine zıt hareket ederken, İslam'ın sadece
kendilerinin olduğunu iddia edenler.
Dahası! “Allah indinde Hak Din İslam'dır” ayetini okumalarına rağmen,
kendi olgu ve akımlarını hak dinin yerine koyanlar.
Menkıbe ve kıssaları
İslam'ın kültürü haline sokup Kur 'ansız bir hayat
yaşayanlar.
Kimimizi kapitalizme, kimimizi
sosyalizme angaje edenler kimlerse; kavmiyetçilik, bölgecilik,
cemaatçilik, particilik çığırtkanlığı ve dayatmasıyla muvazzaf
askerlerini sokanlar aynı güruhtur.
Diyebiliriz ki Emperyalistlerin
kurmak istediği hâkimiyet bizim içimizdekilerin kimliklerini
değiştirerek ve görevler vererek, jeopolitik konum açısından
bakıldığında 180 yıldır coğrafyanın en etkili topraklarını ele
geçirmeye çalışıyorlar.
Müslüman, az Müslüman,
kültürel Müslüman, ılımlı Müslüman, cemaatçi Müslüman, partici
Müslüman modelleri oluşturarak Müslümanlar arasına duvarlar
ördüler.
Özellikle iktisâdi alandaki
Müslümanların kuşatılmışlıkları ilerlememize, dirilişimize engel
olacaktır.
Nasıl dini yaşayacağımızı,
nasıl ticaret yapacağımızı, nasıl siyaset yapacağımızı, nasıl
cemaat olacağımızı belirleyen güç, Muğire kumandasını oynatması
yeterli oluyor.
Müslümanın nefesini, can damarını,
evini, mahremini hatta kalbinin sesini bile duyabilmek için en üst
düzeyde kontrol mekanizmalarını gerçekleştirmek üzere hareket
halindeler.
Neredeyse münafık olmak üzere olan
çıkarcı müslümanlar ile beraberler.
Yaratan Rabbine küfredilmiş olsa
tevbe et O (c.c.) affeder diyen bilgisiz fikir sahipleri şeyhlerine
ya da liderlerine laf söylendiğinde linç etmeye
kalkarlar.
Bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi olan gençlik türetiyorlar!
Başarılı ve planlı bir şekilde
Müslümanların gerekli olan dayanışmayı gerçekleştirmeleri
şart.
Birlikte dirilişimizi
gerçekleştirebilmek için akımlar olarak, siyasî olarak, ticarî
olarak bir olmalıyız.
Aynı Allah'a iman edip kulu,
aynı peygambere ümmet olabilmeliyiz.
Dini davetçileri takip edip manen
teyakkuzda olabilmeliyiz.
Kültürel ve eğitim-öğretim
plânımızı Kur'an yasalı, Peygamber ölçülü
yaşamalıyız.
Sadece “Onlar dünya hayatının görülen kısmını
bilirler” –Rum/7- ayetinin işaret ettiği
şekil üzere olan Müslüman kardeşlerimizi ve kendi dini yaşantımızı
zayıf halden güçlü hale geçirmeliyiz.
O (c.c.) bize şah damarımızdan bile
daha yakın unutmayalım…